Kenara kay traduction Français
199 traduction parallèle
Kenara kayın bakalım.
Bougez-vous.
Kenara kayın.
Mettez-vous de côté.
Hangi ayağı önce atacağınız mühim değil. Sonra da kenara kayıyorsunuz. Tören sona erdiğinde damat gelini koridordan aşağı götürüyor.
Après le "Qui donne cette femme?"... rejoignez Mme Banks.
Hey kenara kay.
- Pousse-toi.
Kenara kay tatlım. Burada ne kadar kalacaksınız?
Vous restez longtemps ici?
Kenara kay, nırak göreyim.
Poussez-vous, laissez-moi voir.
Şimdi kapa çeneni ve kenara kay.
Tais-toi et pousse-toi.
Shok, git otur. Kenara kay.
Shok, tu vas sur le banc.
Kenara kay lanet olasi.
Donnez-moi le volant!
Kenara kay. Önümüzü kapatıyorsun.
Pousse-toi, tu me bouches la vue.
Kenara kay.
Poussez-vous.
Kenara kay, ben geliyorum.
Bouge de là. Je m'installe.
Kenara kay.
Dégage.
Kenara kay!
Pousse-toi!
Kenara kay Milton.
Pousse-toi, Milton.
- Bu harika olurdu. - Kenara kay.
- Pousse-toi.
Kenara kay.
- Pousse-toi.
Kenara kay Butch.
Butch, bouge de là.
Kenara kay.
Décale-toi.
Kenara kay, kardeş.
Laisse-moi la place, mon pote.
- Kenara kay Vern.
- Fais place.
Kenara kay!
Bouge!
Tamam, tamam, kenara kay.
Ça passe. Allez.
"Biraz kenara kay, Bay Harrison."
Mettez-vous là, M. Harisson.
Will? Kenara kay.
Pousse-toi.
İyi misin? Kenara kay. Ödevini göreyim.
Montre-moi tes devoirs.
- Haydi, biraz kenara kay.
- Pousse-toi.
Kenara kay Dave.
Pousse-toi.
Kenara, kenara kay.
Pousse-toi.
Kenara kay dedim ya!
Je t'ai dit de te pousser.
Kenara kay, ben süreceğim.
Pousse-toi, je vais conduire.
Kenara kay.
Pousse-toi.
Kenara kay.
Voilà, merci.
Kay kenara.
Pousse-toi.
Ancak rüya gibi bu duruma merakımızı bir kenara bırakıp kayıtsız kalmayacağız.
Mais nous n'observerons pas cette idylle avec une indiférence détachée
- Peki, kay kenara.
- D'accord. Tasse-toi.
- Bir karınca yuvası, kay kenara.
- Mais attends... Mais enlève donc ta jambe...
Kenara doğru kay.
Mets-toi au bord.
Kayıt çubukları cilalı ağaç çubuklardan yapılıyordu. Değeri belirlemek için bir kenara çentikler açılıyordu.
Le Talley était une monnaie qui est fabriquée à l'aide de longues perches de bois poli.
Kayıpları bir kenara bırakır yola devam edersin.
On abandonne les mourants et on avance.
Herşeyi bir kenara bırakıp, kayıplara karışmam gerekir!
Je devrais tout laisser tomber et me casser d'ici!
Kay kenara biraz.
Pousse toi un peu.
Kayın kenara! Ne? Kelso!
Bougez-vous.
- Kay kenara.
- Pousse-toi.
Kayıtları inceleyip ve olasılık dışı olanları bir kenara koyduktan sonra bir varsayıma vardı ;
Après avoir consulté les registres et mis de côté ce qui lui paraissait improbable,
- Kay kenara.
D'accord.
Kay kenara.
Dégage!
- Kenara kay.
- Fonce.
Kenara kay sen.
Fais-moi une place.
Kenara kay.
Bouge.
- Kay kenara adamım.
- Pousse-toi.
kaya 48
kaybettim 177
kayıp 73
kaybettin 183
kaybettik 72
kayıt 59
kaybetmek 19
kaybol 495
kayboldum 90
kayboldu 136
kaybettim 177
kayıp 73
kaybettin 183
kaybettik 72
kayıt 59
kaybetmek 19
kaybol 495
kayboldum 90
kayboldu 136
kaybetti 30
kaynak 30
kaybeden 20
kaybol buradan 28
kayboluyor 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybedersem 24
kaybettiniz 25
kaybolduk 72
kaynak 30
kaybeden 20
kaybol buradan 28
kayboluyor 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybedersem 24
kaybettiniz 25
kaybolduk 72