Kücükken traduction Français
3,537 traduction parallèle
Sana küçükken bir kahraman olacağını söylemiştim! Bir Alexornis asla yalan söylemez!
Je te l'ai dit quand tu étais petit que tu allais être un héros, et un alexornis ne ment jamais.
Küçükken çok sevgi görmemiş.
- Sa mère lui a pas fait assez de câlins.
Küçükken süs balığın var mıydı?
Tu as eu un poisson rouge?
Küçükken abim hep derdi ki "her adamın bir prensibi olmalıdır."
Tu sais, quand j'étais jeune, mon frère me disait : "Chaque homme doit avoir un principe."
Küçükken ailemi kaybettim, sonra korkunç yetimhane. Hepsi bu kadar.
Un enfant qui perd ses parents, un orphelinat horrible, et ainsi de suite.
Küçükken çok korkardım.
Elle me foutait la trouille, petit.
Küçükken başına gelenleri kaçarak durdurdun, biliyorum.
Je sais que jusqu'à présent, tu as toujours préféré fuir.
Ben de küçükken piyano dersleri alırdım. Bayan Sieglestein'dan.
En fait...
Ben küçükken komşumuz Renny bize gelirdi ve ben çok kızardım çünkü annem ne zaman kurabiye yapsa, bu Renny isimli çocuk hepsini yerdi.
Quand j'étais petit, mon ami Renny venait parfois à la maison et j'entrais dans une colère noire parce que ma mère préparait toujours des cookies... Je connaissais un enfant appelé Renny et qu'il les mangeait tous.
Küçükken, annem beni omzuna alırdı.
Quand j'étais jeune, ma mère me mettait sur ses épaules.
Küçükken bu konulardan korundum.
J'ai été protégée de cela étant enfant.
Küçükken benim dadımdı.
C'était ma gouvernante quand j'étais petite.
Ben küçükken diyelimki o çok kötü şeyler yaptı.
Disons seulement que quand j'étais enfant, elle a fait des choses affreuses.
Küçükken onu hiç gördünüz mü?
L'avez-vous rencontrée quand vous étiez enfant?
Küçükken ona bakmıştınız dimi?
Quand il était jeune, vous occupiez-vous de lui?
Bir yabancı kız vardı. o ben küçükken benim dadımdı.
Il y avait une étrangère C'était ma gouvernante quand j'étais jeune
Küçükken oyun oynardım, annem bana kızardı ve beni Hecuba Hapisanesine göndermekle tehtid ederdi.
Quand j'étais petite et que je faisais mes comédies, ma mère me taquinait et me menaçait de m'envoyer à la prison Hebuca.
Eskiden, küçükken konuşurduk ama geçen sene Carroll'ın Arazisi protestosuna katıldı ama ben katılmadım.
On le faisait, quand on était petites, mais... l'an dernier elle s'est engagée contre Carroll's Field. Pas moi.
Küçükken beden eğitiminde hep en son ben seçilirdim.
Petite fille, j'étais toujours la dernière qu'on choisissait aux activités physiques.
Bu hikayeyi ilk kez küçükken dinlemiştim.
On me l'a racontée quand j'étais gamin.
Küçükken çok tatlı oluyorlar.
Ils sont si mignons, petits.
Babalarımız küçükken burya yüzmeye gelirmiş.
Nos pères se baignaient ici, à l'époque.
Eskiden bu tepeden aşağı atlıyolarmış, Sanırım küçükken biraz kaçıklarmış.
Ils se la jouent clean, mais ils étaient déjantés.
Baban küçükken hep bu 3 adım taktiğini kullanırdı.
Ton père servait le même baratin en trois étapes, dans le temps.
Küçükken hafta sonları dedem amatör telsiz kullandırtırdı.
Je faisais de la radio amateur avec mon père.
Onu sevmediğimden değil ama bazen öğrenme güçlüğü mü var, küçükken hastalık mı geçirdi diye merak etmeden duramıyorum.
Je me demande s'il a des difficultés ou une tare. Non pas que je ne l'aime pas, il est plutôt sympa.
Hatırlasana, küçükken izledikleri her çizgi filmin sonunda Pinokyo, Donald Duck ve yeğenleri olsun fark etmez evleniyorlar derlerdi.
Quand elles étaient petites... à la fin de chaque dessin animé, elles disaient : "Ils se marient!" Même si c'était Pinocchio et son père ou Donald et ses neveux.
Çok küçükken bir şeyler görüyor ve hissediyordum.
Je vois et je sens des choses depuis toute petite.
Küçükken manastıra gönderildiğim için tek kurtulan ben oldum.
J'ai été sauvé parce qu'ils m'ont placé dans un monastère quand je n'étais qu'un enfant.
Bu tip düşüncelerin başını daha küçükken ezerim.
Je mets tout de suite fin à ce genre d'idées.
Küçükken annem vermişti ona.
Notre mère lui a donné quand elle était toute petite.
Ben küçükken buraya gelirdik.
On venait ici quand j'étais petite.
Küçükken ve birlikte oyun oynarken bile.
Depuis l'enfance quand nous jouions ensemble.
Küçükken herkes korkar.
Tous les enfants ont peur.
Ben küçükken amcama bir avukatın ne kadar tuttuğunu sordum.
Quand j'étais petit, j'ai demandé à mon oncle combien coûte un avocat.
Göbek adım Rebecca ve küçükken, annem bana böyle derdi.
Mon deuxième prénom est "Rebecca," et quand j'étais petite, c'est comme sa que ma mère m'appelais.
Küçükken herkes bütün dikkatin üzerinde olmasını hak eder.
Tout le monde mérite qu'on s'occupe de lui quand on est petit.
Elsa'yla ben küçükken çok yakındık.
Elsa et moi étions très proches avant.
Ebeveynim ben küçükken öldü, büyük bir miras bıraktılar, onu dünyayı gezmek için kullandım, hiç üniversiteye gitmedim.
Mes parents sont morts quand j'étais très jeune. Ils m'ont légué une grosse fortune. J'ai fait le tour du monde, je n'ai pas fait d'études.
Daniel küçükken, tescilli bir bebek bakıcısı oldum.
Quand Daniel était petit, j'étais nourrice agréée.
Küçükken hep buraya gelirdim... Olaylar beni üzdüğü zaman.
J'avais l'habitude de venir ici, petite, quand j'étais contrariée.
Küçükken burada kemikler bulduk.
On trouve des os ici depuis que je suis gamine.
Küçükken onlarla oynardık.
On y allait quand on était petites.
Küçükken ailem seyahat yapmama hep taş koydu. Ta ki mezun ben oluncaya kadar. Zamanımın çoğunu yollarda geçirdim.
Mes parents m'ont fait voyager quand j'étais vraiment, vraiment jeune, et jusqu'au jour où j'ai eu mon diplôme, j'ai passé tous mes moments libres sur la route.
Sen küçükken kiraladığımızın aynısı.
Tu as toujours aimé sauter
Küçükken ondan ormanı korumasını istemişim.
Je lui ai demandé de protéger la forêt.
Ben küçükken fakirdim.
J'ai grandi étant pauvre tu sais?
Ben küçükken de çekilişle böyle bir kamp kazansaydın ya, Frank?
Pourquoi tu ne pouvais pas gagner une loterie pour un camp - quand j'étais petite Frank?
Burada yaşadıkları zaman, küçükken kötü bir kaza geçirdi.
Elle a eu un grave accident quand elle vivait ici en étant petite.
Küçükken arkadaştınız.
Vous étiez amies quand vous étiez petites.
Küçükken ben de ufak partiler verirdim.
J'avais l'habitude d'avoir des petites fêtes, quand j'étais jeune.
küçükken 45
küçük 429
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük kardeşim 59
küçük çocuk 37
küçük ayak 20
küçük prenses 23
küçük 429
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük kardeşim 59
küçük çocuk 37
küçük ayak 20
küçük prenses 23
küçük bir hediye 18
küçük hanım 234
küçük bir kız 38
küçük bir 20
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bey 45
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük şeyler 22
küçük hanım 234
küçük bir kız 38
küçük bir 20
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bey 45
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük şeyler 22