English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ K ] / Küçük kız

Küçük kız traduction Français

9,331 traduction parallèle
Küçük kızım Ella'nın doğduğu saat.
C'est quand ma petite fille Ella est née.
Küçük kızının doğumunu kutlamak istemiş.
Il voulait fêter la naissance de sa petite fille.
- Dur tahmin edeyim : Küçük kızın gazeteye çıkıp seni küçük düşürdü.
Ta seconde fille t'a humilié dans la presse nationale.
- Küçük kızı niye ağlattın?
- Pourquoi la gamine pleure?
Küçük kızım.
Ma petite fille...
Emin can, küçük kız.
Bien sûr, petite fille.
Hey, bu benim küçük kız, Megan.
Ma fille Megan.
Küçük kız kardeşimiz, yukarıda tahta kurduyla konuşuyor.
Notre petite sœur parle aux vers à bois.
Merak etme küçük kız.
T'inquiète pas, ma jolie fillette.
Küçük kızıma senin kim olduğun hakkında ne diyeceğimi ve 20 dakika sonra işe gitmem gerektiğini düşünüyorum.
Je me demande comment expliquer à ma fille qui tu es. Et je dois retourner au travail dans 20 minutes.
Hop diye ortaya çıkıp, aniden falan, küçük kızımı düzeltip sonra da sen ve ben, müzik yükselirken el ele tutuşup ağlarız mı sandın?
Tu croyais que tu viendrais chez moi, sorti de nulle part, que tu guérirais ma fille et qu'on se tiendrait la main en pleurant au son d'une musique grandiose?
Ve küçük kızın için de üzgünüm.
Pardon... et pour ta petite fille.
Bu adamlar evden ayrılırsa onlarca küçük kızın hayatı tehlikeye girecek zira.
Des douzaines de vies d'autres enfants adorables seront en jeu si ces hommes-là s'en vont.
Üç küçük kızım.
Et trois filles.
O dün geri döndü ve küçük kızının hamile olduğunu öğrendi.
Il est revenu hier et il découvre que sa fille est enceinte.
Şu andan itibaren sizi kurtçuklar, sizi küçük kız kurtçuklar her nasıl dişi bir kurtçuk ise işte.
À partir de maintenant, bande d'asticots, de petites astiquettes... Je sais pas comment on dit au féminin.
Sadece ben ve küçük kızım.
Moi et ma petite fille.
Küçük kızın yürümesini sağlayacak tek şey oydu.
C'était la seule façon de sauver sa petite fille.
Küçük kız.
La petite fille...
Arkadaşım dışarıda... Küçük kızını kaybetti.
Elle vient juste de perdre sa petite fille il y a 3 mois...
Claude geri döndü. Küçük kız kardeşin mi?
Votre sœur cadette?
Bu garantiyi alacağım çünkü açık inceye doğru seninle küçük bir yolculuğa çıkacağız.
Et j'aurais cette garantie parce que, tu vois, toi et moi on va se faire une petite virée ensemble jusqu'au passage ouvert.
Yani bir derdin mi var, küçük bir kız gibi sızlanıyor musun, veya yaşadığı yerde yiyecek olmadığını idrak edemeyen bir Somalili gibi?
As-tu un vrai problème du genre "ouin, ouin", comme une fillette ou comme les Somaliens qui ne pigent pas qu'il n'y a rien à manger là où ils vivent?
Tıpkı küçük bir kız olduğum o günlerdeki gibi.
Comme si je redevenais une jeune fille.
Her kadının kalbinde küçük bir kız yaşar. - Bunu demek istiyorsun, değil mi?
"Dans chaque cœur de femme, vit une jeune fille.", c'est ce que vous dites.
Kadınlar, iç dünyaları değil de dış görünüşleri alımlı olsun isterler ama işin aslı, bir kadının en güzel ve harikulade olduğu zaman hayallerle dolu olduğu küçük bir kız olduğu zamandır.
Les femmes veulent changer en quelque chose de différent d'elle-même à l'extérieur, mais le plus adorable et beau moment est lorsqu'elles sont des petites filles qui suivent leurs rêvent.
Her kadının kalbinde küçük bir kız yaşar.
Dans chaque cœur de femme vit une petite fille
Jang In Kimya. Her kadının kalbinde küçük bir kız yaşar.
Jang In Chemicals "Dans chaque coeur de femme vit une petite fille"
Tüm bunların, hepsi küçük bir kızın odasına çıkıyor.
Tout ça, c'est la chambre d'une petite fille.
Ben koca adam gibiyim, o da küçük bir kız çünkü ben savaşta mücadele ettim, o daha savaş ne demek bilmiyor bile.
Je suis comme un vieillard, et elle, une petite fille, parce que j'ai combattu à la guerre, et elle ignore ce que c'est.
Kız küçük şeylerle uğraşmaktan bıkmış. Şişkolar fos çıktı!
Ces gros sacs se la racontent.
Küçük bir kasabada kaybolan bir kız çok dikkat çekecektir.
Une jeune fille perdue dans la ville va soulever de nombreuses questions.
Artık işe dönme vakti geldi bence, küçük başarısızım benim.
Il est temps de vous remettre au travail, mon petit raté.
Bu konu görüşülecekler listesine geldi ve bu güzel kızın hayatını kurtarmak yerine her gün onun yatağının yanına oturdum ve o küçük gözlerindeki ışığın kaybolmasını izledim.
Les pouvoirs en place ont leurs priorités. Au lieu de sauver la vie de cette belle petite fille, je suis restée à son chevet tous les jours et j'ai regardé la vie quitter ces petits yeux.
Ben... ben 12 yaşımdayken küçük bir kız vardı.
Quand j'avais... quand j'avais 12 ans, il y avait cette petite fille.
Küçük çocuk, dostum, el kadar kız.
Petit enfant, c'est juste une petite fille.
İşte Kızıl Deniz'i ikiye ayırdığında Musa'nın sahip olduğu ve küçük bir taşla Golyat'ı mağlûp ettiğinde küçük Davut'un da sahip olduğu iman buydu!
BEN EAGLE LE MAGICIEN TOUT OU RIEN C'est la foi qu'avait Moïse quand il a ouvert la mer Rouge. C'est la foi qu'avait le petit David quand il a vaincu Goliath avec un caillou.
- Kız mıydı? Küçük bir kız mı?
- C'était une petite fille?
Kız mıydı? Küçük bir kız mı? Kız mıydı?
C'était une fille, une petite fille?
Kız mıydı? Küçük bir kız mı?
C'était une petite fille?
Şirin ve küçük bir kız olması umarım kararınızı etkilemiyordur.
- J'espère que le fait que ce soit une adorable petite fille n'altère pas votre jugement.
O sadece senin babası olduğuna inanan küçük bir kız.
Je lui donne de l'argent. Cette petite fille croit que tu es son père.
Kalbime doğrulttuğun küçük kırmızı bir nokta var.
Il y a un point rouge sur mon cœur.
Küçük bir oğlan çocuğuyken bile son kız olmayı hayal etmişimdir hep.
Depuis que je suis petit garçon, je rêve d'être la dernière fille.
Ve sabahın altısında küçük ayak sesleri duydum. Muhtemelen afacan kızıma aitti!
Et à 6 heures du matin, j'ai entendu des bruits de pas, probablement ceux de ma friponne de fille.
5 veya 6 yaşlarında küçük bir kız gördüm.
Je vois cette petite fine. Elle a cinq ou six ans.
Kız... Küçük bir kız.
J'ai une bonne nouvelle à t'annoncer!
Sana bir mesaj veriyor mu acaba... hikayede orta yaşlı bir adam küçük bir kızı dikizlemektedir.
Tu sais, les pervers adorent le livre "Lolita". Tu l'as lu?
- Görüyorum. Ve böylece sınıflar arası evlilik olmuş oluyor. Küçük bir kızım da var.
Écoutez Manu, je ne suis pas contre le mariage d'amour.
Sıradan küçük bir kız olarak başladı, diş telleri, atkuyruğu... Ama 13 yaşına geldiğinde bir suç imparatorluğu kurmuştu! ULUSLARARASI KÖTÜLER KONFERANSI
C'était une fillette banale, appareil dentaire, couettes, mais à 13 ans, elle avait bâti un empire du crime.
- Küçük bir kızım var.
Non, mais j'ai une fille.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]