Mc traduction Français
58,017 traduction parallèle
Başkan yardımcımıza da.
Et notre vice-président.
Hep kadınların suçlu bulunması cinsiyet ayrımcılığından.
C'est sexiste d'accuser les femmes.
Çok yardımcı oluyorsunuz.
Vous m'aidez bien.
Yardımcı olabilir miyim?
Je peux vous aider?
Yardımcı olabileceğim başka bir konu olursa söyleyin lütfen, Bay David Davidson.
Je me tiens à votre service, M. David Davidson.
Burayı tek başıma boyamak epey büyük bir iş ve onun bana yardımcı olacağını düşünüyorum.
Ce sera difficile, de peindre le motel tout seul. À mon avis, elle pourrait m'aider.
Madeline'in kocası Ed, web tasarımcısı. Sana bu konuda yardım eder eminim.
Le mari de Madeline t'aiderait à en créer un.
Marv Herman. Kentner'daki tuhafiyecinin sahibi. Muhasebe işlerinden anlayan bir yardımcıya ihtiyacı varmış.
Marv Herman, garagiste à Kentner, cherche quelqu'un pour l'aider avec sa compta.
- Sen bana bu konuda yardımcı olabilirsin.
Il faut que tu m'aides à m'aider.
- Çünkü bu konuda yardımcı olabileceğimi düşünüyorum.
Parce que je pense que je pourrai être utile.
Eylemciler yer yer ayrımcılığı destekleyenlerin tepkilerine maruz kaldılar.
Les manifestants se sont heurtés aux pro-ségrégation.
Yardımcı olabileceğimi sanmıştım.
Je pensais pouvoir aider les gens.
Stiles döndüğünde, bir plan bulmamıza yardımcı olabilir.
Avec Stiles de retour, il pourra nous aider à mettre au point un plan.
Evet, belki de yardımcı pilot itmiştir.
Ouais, ou peut-être le copilote l'a poussé.
Gizli kimlikle yardımcı pilotun hikayesini öğrenmen gerekiyor.
Tu es censé être infiltré, recueillir la version du copilote.
General Kellermann'la arasında husumet var, birbirlerinden hiç hoşlanmıyorlar. Size nasıl yardımcı olabilir?
Il y a de l'animosité entre Kellerman et lui, ils se détestent mutuellement, cela peut-il vous aider?
Yardımcım, Başkomiser Archer.
Mon assistant, le commissaire Archer.
Belki yardımcı olur orta yolu bulmamıza...
Peut-être que comme ça On s'entendrait bien
Yapımcı hisse senedi vadeli işlem havuzunu genişlet.
Augmente l'offre de stock-options.
- Silahımın olması bana yardımcı oldu aslına bakarsanız.
- Ça m'aide, d'avoir une arme. - Vraiment?
Evet düşüncelerini baskılıyor ve kendini duygularına kapamanda yardımcı oluyor.
Ça empêche la mentalisation, donc ça aide à se couper de ses émotions.
- Size nasıl yardımcı olabilirim?
Je peux vous aider?
Birbirimize onu atlatmada yardımcı olacaktık.
On devait s'entraider.
Yardımcı olmak mı?
S'entraider?
- Yardımcı olabilir miyim?
Je peux vous aider?
Dağıtımcılar bizleriz.
C'est nous, les distributeurs.
Georgina'yla Walter'ı annemle babamın bakımına yardımcı olmaları için tuttuk.
On a embauché Georgina et Walter pour prendre soin de mes parents.
Size nasıl yardımcı olabilirim Ulaştırma Güvenlik'ten Rod Williams?
Comment puis-je vous aider, Rod Williams des douanes?
Boynunu ipten uzak tutmana yardımcı olmaya alışıyorum.
Je suis en train de vous aider à garder votre cou de la ceinture.
Green Door'un yapımcısı Mitchell Kardeşlerin salonuna.
Le théâtre Mitchell Brothers produisait le film.
Yapımcılar bana, " Johnnie, Over the Rainbow'u söyleyebilir misin?
Les producteurs m'ont dit : "Johnnie, peux-tu chanter" Over the Rainbow "?
Yaptığım şeyle mutluyum. Ama er geç, bir film yönetmek ve yapımcı olmak istiyorum. Ve şu anki teknolojinin sınırlarını zorlamak istiyorum.
Je suis heureux dans ce que je fais mais éventuellement je voudrais réaliser et produire des films et pousser les limites de ce qui se fait en ce moment en matière de technologie.
15 yıldır yapımcılık ve yönetmenlik yapıyorum ve 15 yıldır yaptığım işin teorisini neden anlamıyorum, diye düşündüm.
Je produis et je réalise depuis 15 ans, et je ne comprends pas ce que j'ai fait ces 15 dernières années.
İki yıl yapımcılık, bir yıl da yönetmenlik okudum.
J'ai produit pendant deux ans et réalisé pendant un an.
Tabitha Stevens'ı markalaştırmamda bana yardımcı oldu.
Il m'a aidée à construire la marque Tabitha Stevens.
Şu anda bir ajansın ortağıyım. Yapımcılık kısmı da var.
Je suis partenaire dans l'agence où je travaille en ce moment, et on fait aussi de la production.
Zombi ayrımcısısın.
T'es raciste envers eux.
Sonra müdür yardımcısına gideceğiz.
Ensuite, le bureau du proviseur adjoint.
En temel sosyal etkileşimler bile hayatta kalmamıza yardımcı olur.
L'interaction la plus basique nous aide à vivre.
Courtney ve Clay size yardımcı olacak.
Courtney et Clay vont vous aider.
Ama yardımcı olabileceğimi düşünüyorum. Acı çeken, ne hissettiğini anlayamayan, yalnızlık çeken çocuklara.
Mais je pense pouvoir aider les jeunes qui souffrent, qui ignorent leurs émotions, qui se sentent seuls...
Müdür ve müdür yardımcısından referans getirmek yetiyor mu?
C'est suffisant, des recommandations du proviseur et de son adjoint?
Yaratıcı dışa vurumun tek amacı dünyaya ayna tutmak, ki bu iğrenç insanlar kendilerini görmeye başlayıp sefil hayatlarına katlanmalarına yardımcı olacak bağlar geliştirebilsinler.
Le but de l'expression créative, c'est de placer un miroir sur le monde pour que ces êtres affreux se voient enfin et créent des liens pour les aider à assumer leurs horribles vies.
Pekâlâ. Nasıl yardımcı olabilirim?
Eh bien, que puis-je faire pour vous?
Size gelirlerse Tanrı yardımcıları olsun.
J'espère qu'ils ne s'adresseront pas à vous.
Müdür Yardımcısı Childs herkesin sırt çantalarını kontrol edecek.
La proviseure adjointe Childs a besoin de vérifier tous les sacs.
O çalışkan ve hanım hanımcık kıza ne oldu?
Qu'est-ce qui arrive aux meilleurs élèves?
Ona notlarında çok yardımcı oldun.
Tu l'as tellement aidé avec ses devoirs.
Sana yardımcı olabilirim.
Je peux t'aider.
Filmleri İtalyan mafyası dağıtıyordu, yapımcılık kısmı Yahudi mafyasındaydı, kadınların bu işlere karışması yasaktı, özellikle de dağıtım kısmına.
La mafia italienne a fait la distribution. La mafia impliquée dans un trafic porno Et la mafia juive s'est occupée de la production.
Nasıl yardımcı olabilirim?
Que puis-je faire pour vous?