Mükemmel mi traduction Français
836 traduction parallèle
Mükemmel mi?
Parfait?
Mükemmel mi? Ne için?
Pourquoi?
Ichi gerçekten kılıçta o kadar mükemmel mi?
Mais Ichi est-il aussi fort que vous le prétendez?
- Her şey mükemmel mi olmalı?
- Faut que tout soit parfait, avec toi.
Mükemmel bir resim, değil mi?
- C'est un grand tableau, n'est-ce pas?
Mükemmel bir fikir! - Gerçekten öyle mi?
Capitaine Spaulding, je pense que c'est une idée géniale.
Mükemmel bir ikiliydik, değil mi, Gypo? Senin kas gücün ve benim zekâmla.
On formait une belle équipe, avec tes muscles et mon cerveau.
Hafızanız mükemmel, değil mi?
Quelle prodigieuse mémoire!
Sevilmek mükemmel birşey, değil mi?
C'est beau, d'être aimé.
Babam gibi yakışıklı bir adamın bize çiçek alması mükemmel değil mi?
N'est-ce pas parfait d'être avec un bel homme qui nous offre des fleurs?
Mükemmel bir fikir, değil mi?
C'est une idée magnifique à explorer, hein?
- Aklı yerinde mi? - Söyledikleri mantıklı mı? Fransızcası gerçekten mükemmel.
Il possède une excellente syntaxe.
- Mükemmel değil mi anne?
- N'est-ce pas merveilleux?
Mükemmel bir dava olduğunu kendin söyledin. Ve masum olsaydı bile, buna değer mi?
Tu viens de dire que l'affaire était entendue.
- Mükemmel. - Fena değil, değil mi?
Pas mal, hein?
Ne kadar mükemmel değil mi?
- Au poil.
Çok hoş, değil mi, böylesine mükemmel bir uzlaşmaya şahit olmak?
j'aurais dû me souvenir que quand on se lance dans une nouvelle vie on a besoin de vrais repas.
Bir polis için ne mükemmel bir kurgu olur, değil mi?
Ce serait facile pour un flic, non?
Mükemmel değil mi?
- Ne sont-elles pas ravissantes?
Herşey ne kadar mükemmel değil mi?
La vie n'est-elle pas merveilleuse?
Şarkı söylemek için ne mükemmel sesimiz var, değil mi?
Il a une belle voix, n'est-ce pas?
Mükemmel olmaz belki, ama bu önemli değil, öyle değil mi?
Ce ne sera pas fastueux, mais ce n'est pas important, si?
Sonuç mükemmel, değil mi?
Alors, c'est une farce, ou non?
Brendiyi beğendiniz mi? - Mükemmel.
Le brandy vous a plu?
Mükemmel, değil mi?
Fantastique, non?
Mükemmel di, değil mi?
Elle était formidable, non?
İstediğiniz gibi mi? Mükemmel.
Excellents.
Bu kız mükemmel, değil mi?
Elle est pas géniale?
- Rica ederim. İşte buradasın. Mükemmel değil mi?
Tu es contente?
Mükemmel bir şampanya değil mi?
Il est excellent. Ça peut aller.
Mükemmel. Yerli sorunu bitinceye kadar, Martha'yı buradan götürmenin iyi bir fikir olduğunu düşünmedin mi?
Vu ce qui se passe, ce ne serait pas une bonne idée d'éloigner Martha le temps que ça se règle?
Huzur ve mükemmel konfor, değil mi?
La paix et un confort solide, non?
Mükemmel bir fiziğin var. Ne giysen yakışır, değil mi?
T'as le genre de physique sur lequel tout tombe bien, pas vrai?
Sen mükemmel bir iş yaptın, ben de muhteşem bir koca aldım, değil mi?
Tu as fait du très bon travail J'ai trouvé un bon mari, non?
- Büyüleyici, değil mi? - Mükemmel, çok güzel.
Elle est ravissante.
Mükemmel olacak, değil mi?
- Oui, ce sera parfait.
Mükemmel rakam üç değil mi?
C'est pas trois le nombre parfait?
- Chitty mükemmel değil mi?
Chitty n'est-elle pas merveilleuse? N'es-tu pas habile, Papa?
Courvoisier mi, Bay Arnstein? Mükemmel.
Courvoisier, M. Arnstein?
- Mükemmel, değil mi?
- C'est parfait, non?
Fiziği de çok mükemmel. Sence de öyle değil mi?
Et bien bâti, n'est-ce pas?
Şuraya bak, mükemmel bir yer değil mi?
Regardez cet endroit. Un bordel, n'est-ce pas?
O çocuk mükemmel. Değil mi, PJ?
Ce petit a du talent, pas vrai, PJ?
Zhenya, sevgilim, sana mükemmel bir teklifim var. Öyle mi?
Génia chéri, j'ai une idée tout à fait chou.
Hayvansal çekim mi? Mükemmel aşk için o kadar şey söyledin ve İvan'a mı aşıksın?
Tout ce discours sur le parfait amour et tu en pinces pour Ivan?
- Burası mükemmel bir yer, değil mi?
- C'est l'endroit parfait, qu'en pensez-vous?
Bu gece dansa gitmek için çok mükemmel değil mi?
Parfait pour sortir et aller danser, ce soir, non?
Mükemmel bir cinayetin dostluğumuzu onca yıldır ayakta tutması ne kadar dokunaklı değil mi?
N'est-il pas touchant de voir... comment un crime parfait a maintenu vivante notre amitié?
Mükemmel değil mi?
Il est fantastique, non?
Burasını mükemmel yapan da bu değil mi?
C'est parfait pour ici.
Temizleyip de Daddi'nin mükemmel eserini yok ederek... ilk kaba çizimlerden birini mi ortaya çıkarmalıydılar?
Devaient-ils détruire le grand tableau de Daddi... pour découvrir une ébauche grossière sous sa surface?