Ne istiyor traduction Français
5,484 traduction parallèle
- Benden ne istiyor, Sayın Yargıç?
Que me veut-il, Votre Honneur?
- Ne istiyor ki?
Qu'est-ce qu'il veut?
Ne istiyor?
Qu'est-ce qu'il veut?
Bu ne istiyor?
Qu'est-ce qu'il veut?
Benden ne istiyor.
Qu'est-ce qu'il me veut?
- Ne istiyor peki?
- Que veut-il?
Ne istiyor senden?
Que veut-il?
- Chesapeake Matadoru sizden ne istiyor?
Que vous veut l'Éventreur?
Ne istiyor peki?
Que veut-il?
Derekten ne istiyor olabilirler ki?
Qu'est-ce qu'ils veulent avec Derek?
Ne istiyor?
Que veut il?
Bu korkunç cadılar ne istiyor? Hepimizin istediği şeyi.
La même chose que nous voulons tous un pays leur appartenant.
Annemden ne istiyor?
Qu'est-ce qu'il veut à maman?
Cinayet davası değil ki kadın boşanmak istiyor.
Il ne s'agit pas d'un procès pour meurtre, mais d'une femme qui veut le divorce.
Hayatımıza girdiğinden beri olanların olmasını ben istemedim ve bir iş de istemedim sadece bi herif beni sikmek istiyor diye.
Je n'aime pas ce qu'il se passe, depuis que tu as débarqué dans nos vies, et je ne veux pas d'un boulot juste parce qu'un type veux me baiser.
Onlar kan istiyor ve onları daha fazla tutamayacağım.
Ils veulent du sang, et je ne peux pas les retenir plus longtemps.
O gerçeği öğrenmek istiyor gerçekleri öğrenene kadar da durmayacak.
Elle veut connaitre la vérité et elle ne s'arrêtera pas tant qu'elle ne saura pas la vérité.
Junior doğru şeyi yapmayı çok istiyor, ama bu çok büyük bir işaretti, ve o yardım edemiyordu ama bu adamın öldüğünü görmek istiyordu. kubbe onu kurtaracak mı?
Junior veut vraiment faire le bon choix, mais il y a un grand, très grand signe, et il ne peux pas aider mais il pense, dois-je tuer cet homme ou voir ce que le dôme révélera de lui?
Çok çalışma istiyor, üyeliğimi bitirmemin tek nedeni park edecek yer bulamamam. Çünkü tüm o kamyonlar yolunu kapatıyorlar.
Ça demande beaucoup de travail, et la seule raison pour laquelle j'ai arrêté mon adhésion au club car est que je ne trouvais aucune place pour me garer, à cause de tous ces camions comme le votre qui bloquent le chemin.
Harry'nin başını belaya sokmak istiyor.
J'ai peur que Loxley ne cause des problèmes à Harry.
Evet. O kadar çok öğrenci hayatlarında olanları paylaşmak istiyor ki. Özellikle konuşacak başka kimseleri olmayınca.
Vous seriez surpris de voir combien d'élèves révèlent des choses sur leurs vies et spécialement quand ils sentent qu'ils ne peuvent en parler à personne.
Seni istemiyor, beni istiyor!
Elle ne te veut pas toi, elle me veut moi!
Size hasar verebileceğim ne olursa bulmamı istiyor.
Il veut tout ce qui pourrait vous être nuisible.
Bu ucubelerin çoğu ne kadar matematik kırıntısı varsa ortaya dökmek istiyor.
La plupart de ces cinglés veulent juste frimer.
- Evet ama evlenmeyi gerçekten istiyor mu, yoksa etrafındakiler yüzünden hissettiği baskıdan dolayı mı evleniyor bilmiyorum.
- C'est génial. - Oui, mais je ne sais pas si elle voulait vraiment se marier ou si c'est juste la pression de tous les autres.
Ne istiyor?
Que veut-il?
Ne? - Ne kadar daha gezmek istiyor?
- Elle est infatigable!
Sen Karishma'yı sevmiyorsun, Karishma senden ayrılmak istiyor ve biz bribirimizi seviyoruz ama sen onunla evleniyorsun?
Tu ne l'aimes pas et elle veut te quitter alors qu'on s'aime... mais tu veux l'épouser...
Herkes benimle konuşmak istiyor, ama ben kimseyle konuşamam.
Tout le monde veut me parler, mais moi, je ne peux pas.
Ne bileyim, ablasına anlatmak istiyor işte.
Elle a besoin de l'oreille de sa sœur.
Ama o tamamen yeteneğe bağlı olmak istiyor.
Mais il ne veut compter que sur ses capacités.
Asla okula gitmiyor. Bilgisayar oynamak istiyor.
Il ne va plus à l'école.
Daha önce de söylediğim gibi babam sadece barış istiyor.
Comme je vous l'ai déjà dit, mon père ne cherche que la paix.
Jack sadece sesimi duymak istiyor ; aksi takdirde, burada yalnız olurdum.
Jack veut qu'on entende ma voix. Sinon, je ne serais pas ici.
- Mason, bunun bitmiş bir iş olduğunu bilmeni istiyor.
- Mason veut que vous sachiez que ceci ne peut jamais disparaître.
Onun içinde her ne varsa onu istiyor.
Quoi qu'il y ait dans ce truc, il le veut.
Yetişkin gibi davranmak istiyor ve... ve daha önce hissetmediği duyguları hissediyor.
Les aigles ne font pas se bruit! Ça n'a aucun sens! Pendant que Barry et mon père volaient bien haut,
Ne olduğunu öğrenmek istiyor musunuz?
Vous voulez savoir ce qui s'est passé?
Sabatino mu hala ölmesini istiyor?
Est-ce que Sabatino Le veut toujours mort? Je ne sais pas.
adlı bir şey yapmak istiyor. - Ne?
- Hein, que... quoi...
Bu adanın ne bir kralı var ne de bir kral istiyor.
Cette île n'a pas de roi, et n'en veut aucun.
Bizim istediğimiz kadar o da Joe'yu istiyor.
Elle ne gâchera rien. Elle veut Joe autant que nous.
Herkesin ondan düşük beklentilerini teyit etmek istiyor. Onun bu yanıyla nasıl savaşacağınızı bilmiyorum.
Il veut confirmer les pires opinions qu'ont les gens sur lui, et je ne sais comment me battre contre ce côté de lui.
Boston Polis Departmanı ve ABD Adalet Bakanlığı bu haberin yanlış olduğunu ve resimlerdeki iki adamın Boston Maratonu bombalamasında şüpheli olmadığını bilmenizi istiyor.
La police de Boston and le ministère de la justice aimeraient que vous sachiez que ce titre est faux et que les deux hommes que vous voyez ne sont pas des suspects dans les attentats du marathon de Boston.
Ne yani? Birileri ırkçılığı tersine döndürmek için günah keçisi mi istiyor?
L'Amérique blanche a besoin d'un mannequin pour renverser le racisme?
Af için sana yalvarmamı istiyor olabilirsin ancak pişman değilim.
Tu veux peut-être que je te supplie de me pardonner, mais je ne suis pas désolé.
- Laurel, doktor gözünü kontrol etmek istiyor. - Gözüne ne oldu ki?
On va examiner votre oeil.
Nedendir bilinmez, George hep sizin yanınızda olmak istiyor.
Quelle que soit la raison, George ne peut pas de passer de votre compagnie.
"Yay ve ok" derken ne demek istiyor?
Qu'est-ce que ça veut dire "arc et flèche"?
Ne yani, bu işi benim başıma kakmak mı istiyor?
Je voulais dire quoi? Est-elle en train de mêler à cette affaire?
Ne zaman gidiyoruz? Yarın akşam gelmemi istiyor. O yüzden sanırım senin de geldiğini ve vejeteryan olduğunu söylemem lazım.
Elle veut que je vienne demain soir, donc je suppose que je devrais lui dire que tu te joins à nous et que tu es végétarien.