English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ N ] / Ne istiyorsan

Ne istiyorsan traduction Français

3,372 traduction parallèle
Bilgi ile ne istiyorsanız yapın.
Agissez comme bon vous semble.
Evdeyken ne istiyorsan oynayabilirsin.
Quand t'es chez toi, tu peux jouer à ce que tu veux.
O yüzden şimdi, burada ne istiyorsan onu söyleyebilirsin. Ama bir şeyler söylemen gerekiyor.
Alors, tu peux dire ce que tu veux maintenant, mais tu dois dire quelque chose.
Umrumda değil, ne istiyorsan onu yap.
Je m'en fous, fais ce que tu veux.
Oraya geçtiğimiz zaman, kamyonu alırsın, ne istiyorsan onu toplarsın.
Une fois là-bas, vous pouvez prendre le camion, ramenez ce que vous voulez.
Sadece burada takıl ve buzdolabından ne istiyorsan al.
Reste ici et sers-toi dans le frigo.
Her ne istiyorsanız, yarını bekleyebileceğine eminim.
Quoi que vous vouliez, je suis sûr que ça peut attendre demain.
Ne istiyorsan al ve git.
Prends tout ce que tu veux.
Sen ne istiyorsan yap.
Tu fais ce que tu veux.
Ne istiyorsan onu yap.
Fais ce que tu veux.
Ne istiyorsanız yapın.
Faites ce que vous devez faire
Ne istiyorsan, sadece al.
Peu importe ce que vous voulez, prenez-le.
Peter, sen ne istiyorsan onu yap, ben o partiye gidiyorum.
Écoute, fais comme tu veux, mais moi, j'y vais.
- Bana sağlam kazık attın. - Ne istiyorsan onu yaptım.
Vous m'avez bien arnaqué.
Kim olduğunu bilmiyorum, ama ne istiyorsan al ve git.
Je ne sais pas qui vous êtes, mais prenez ce que vous voulez et partez.
Ne istiyorsan onu yap.
uhuh Fais ce que tu veux putain.
- Onun için biraz geç kaldınız. - Ne istiyorsan.
- Il est un peu tard pour ça.
- Orada olduklarından haberin bile olmayacak. Ne istiyorsan yine yaparsın.
Tu ne sauras même pas qu'elles sont là, et tu pourras continuer à faire ton truc.
Kendine ne istiyorsan söyle ama ne zaman "yeterli" yeterli olacak?
Dis toi ce que tu veux, mais quand est ce que ce sera assez?
Tamam, bilmiyorum... New York Herald'da senin için nasıl olduğunu, ama benim küçük gazetemde belli bir saate kadar kalmalısın, yaşamak istiyorsan.
Je ne sais pas comment c'était pour toi au New York Herald mais dans mon petit journal, tu dois rester à l'heure si tu veux gagner ta vie.
Ama bunu politik kazançlar için kullanmak istiyorsan ağzından aleyhine kullanılabilecek sözler çıkmamasına dikkat etmelisin.
Mais si vous voulez l'utiliser à des fins politiques, ne dîtes jamais des choses qui pourraient se retourner contre vous.
Okumak istiyorsan, rahatsız etmeyeceğim seni.
Très bien, je ne vais pas te déranger si tu essaies de lire.
Ne bilmek istiyorsan anlatacağım.
Je vous dirai ce que vous voulez savoir.
Eğer gitmek istiyorsan şimdi tam sırası.
Je ne partirai pas.
Bu gençlerden yana olmak her ne kadar yanlış da olsa böyle bir şeye müsaade edemem! Eğer sizler de Z tarafından yenilmiş ve onunla tekrar yüzleşmek istiyorsanız biriktirdiğim en güçlü ekipmanları sizlere vermek isterim.
Je ne vais pas accepter ça. J'aimerais vous donner le meilleur équipement que j'ai accumulé.
Onunla ödeşmek veya yaptığını ödetmek istiyorsan bunu hapisteyken yapamazsın.
Si vous voulez vous venger ou le faire payer de n'importe quelle façon, vous ne pouvez pas le faire du fin fond de la prison du comté.
Eğer kira vermeden yaşamak istiyorsan otur şuraya ve bu güzel genç hanımların işi doğru düzgün yaptıklarına ve bir şeyler çalmadıklarına emin ol. Tamam mı?
Donc si tu veux continuer à ne pas payer un loyer, pose ton cul ici, et assure-toi que ces adorables jeunes femmes fassent le boulot sans rien voler de la came.
Neyse ne, istiyorsan ağla Amelia.
Et puis merde. Pleure, Amelia.
Hey, bacağım bu haldeyken koşmamı istiyorsan o zaman... Acının farkında olmamam lazım.
Hey, si tu veux que je courre sur cette jambe, alors j'ai besoin de - - j'ai besoin de ne pas trop le sentir.
Bayan Audrey, fikirlerimi Bay Moray'e söylememi istiyorsanız...
Mademoiselle Audrey, si vous cherchez à vous assurer que je ne parlerai pas de mes idées à Mr Moray.
Omlet yapmak istiyorsan birkaç yumurta kırmak zorundasın.
On ne fait pas d'omelette sans casser les oeufs.
Bakın, eğer 4 milyonu toparlamak istiyorsanız, mülkleri satmaya başlamanız gerekiyor ve kim bilir bu ne kadar sürer?
Écoutez, si vous voulez avoir les 4 millions, alors vous allez devoir vendre des biens, et qui sait combien de temps tout ça va prendre?
- Ne için özür dilememi istiyorsan.
Pour ce que vous voulez que je m'excuse.
Her ne giymek istiyorsan iyidir April.
Porte ce que tu veux, April.
Ona yardım etmek istiyorsan, sana ne dersem onu yapacaksın.
Si tu veux l'aider, suis mes instructions.
Bir çocuğumuz olmasını istediğin için bebek istiyorsan ne güzel.
Tu veux avoir un bébé avec moi parce que tu veux qu'on ait un enfant ensemble? Super.
Ne yapmamı istiyorsan söyle, yapayım.
Que veux-tu que je fasse?
Bakın ne diyorum, kimin daha erkek olduğunu öğrenmek istiyorsanız, yarışın derim.
Si vous voulez savoir lequel est le plus viril, faites un concours.
Ne yapmak istiyorsan yapalım.
Tu peux faire ce que tu veux.
Eğer sevgilinin annesini korumak istiyorsan kimseye bir şey söyleyemezsin.
Maintenant, voulez-vous protéger la mère de votre petit-ami? Ne dîtes rien, à personne.
Şimdi, sakın bırakma tabii eğer kendini Storybrooke'tan başka bir yerde bulmak istiyorsan o ayrı.
surtout, ne la lâchez pas, à moins que vous ne vouliez finir à un endroit qui n'est pas Storybrooke.
"Cesaretsiz" derken "ölçülü" demek istiyorsan, ne güzel.
Si par lâche tu veux dire prudent, d'accord.
Polis değilim, Fermin, Yardım etmemi istiyorsan takside ne bıraktığını söylemelisin.
Si vous voulez mon aide, il faut me dire ce qu'il a laissé.
Evet, ve eğer ona aspirin içirmek istiyorsan bir peynir diliminin içerisine sakla.
Ouais, et si tu ne peux pas lui faire prendre son aspirine, cache le dans un morceau de fromage.
O'nunla birlikte olmak istiyorsan... benim ve daha kötüsü kendinin... yersiz korkularının... seni mutlu olmaktan alıkoymasına izin verme.
En commençant avec le choix de vivre tellement loin de moi, mais si tu veux être avec lui, ne laisse pas mes peurs irrationnelles, ou pire tes peurs irrationnelles d'empêcher d'être heureuse.
Ne kadar istiyorsan vereceğim.
Je te payerai ce que tu veux.
Kimmy, selam. Yenidoğan Ünitesi'ne çıkmak istiyorsan güney kanadındaki asansör daha yakın.
Si vous voulez monter en néo nat, l'ascenseur sud est plus près.
Çocuklarımıza ne söylemek istiyorsan, onlara kendin, evimizde, Noel ağacının yanında söyleyebilirsin.
Tout ce que tu veux dire aux enfants, tu pourras leur dire toi-même, à la maison, à côté du sapin.
Bana iyilik yapmak istiyorsan lütfen, bunu yapma.
si tu a jamais eu de l'estime pour moi s'il te plait, ne fais pas ça.
yani, hala istiyorsan...
Donc je ne sais pas si tu...
Çatıdan girmek istiyorsan, girmenin üç hafta sürmesi hiç mantıklı gelmiyor ama ne mantıklı geliyor, biliyor musun?
Casey : Trois semaines ça n'a juste aucun sens si vous voulez monter sur le toit, mais vous savez ce qui a un sens?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]