English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ O ] / Orada mı

Orada mı traduction Français

30,118 traduction parallèle
Acaba hâlâ orada mıdır?
Je me demande si elle est toujours là.
Emily, orada mısın?
Emily? Tu m'entends?
Orada mı... seninle mi?
Elle est... avec vous?
Winn, orada mısın...
Winn, tu es là...
- Orada mı bıraktınız?
Quoi, vous l'avez juste laissé là-bas?
- Hala orada mı?
- Il est toujours là?
- Isabelle orada mı olacak?
- Est-ce qu'Isabella sera là?
Kendisi orada mı?
Il est là?
- Monty, hâlâ orada mısın?
Monty, t'es toujours là?
Gaetano Bresci de orada mıymış?
Gaetano Bresci, il y était?
Hala orada mı?
Il est toujours là?
- Karını falan orada mı bırakmıştın?
Vous avez abandonné votre famille?
Orada mı?
Est-il là?
Tüm gece orada mıydın?
Tu es resté là toute la nuit?
Gareth orada mı?
Gareth est là?
Alicia, orada mısın?
Alicia, tu es là?
Dostum, orada olmalıydım.
Mince! J'aurais dû y être.
- Orada da çıkartmalar var mı? - Evet. Ön kapıda da arka kapıda da.
Porte principale et porte de service.
Bir arkadaşım var orada. Yani vardı, vefat etti. Orada yaşıyordu.
J'ai une amie, enfin, j'avais une amie, elle est morte, mais c'est là qu'elle habitait.
- Orada, gördünüz mü? - Gidip bakalım.
- On peut les regarder maintenant?
Moskova'ya geri çağrıldım. Orada birazcık ceza ödeyip, emekli olacağım.
J'ai été rappelé à Moscou où je devrai payer une petite amende et commencer ma retraite.
Gün batımında orada görüşürüz.
On se rejoint au coucher de soleil.
Tanrım, orada mısın?
Tu m'entends, Dieu?
- Dosyaya yazmıştım, orada işimize yarar...
Je vais sortir les dossiers, - il y a forcément...
Çalıştığım insanlara sorabilirsiniz size orada olduğumu söyleyeceklerdir.
Vous pouvez demander à mes coéquipiers, ils confirmeront.
Orada burada yaramazlık yaptım işte.
Je fais mes bêtises habituelles.
Bir şey olursa falan numaram orada var. Sorun var mı?
Mon numéro, en cas de doutes ou de problèmes.
Kal orada! Kımıldama!
Restez où vous êtes!
Orada her şey yolunda mı, Supergirl?
Tu vas bien, Supergirl?
Watergate kadar büyük bir haberi en büyük rakibimin ellerine vererek kendini cesur ve kahraman gibi gördüğünü biliyorum ve Daily Planet bu haberi yayımladığında orada güzel bir mevkiye geleceğini ve nihayetinde senin bu girişkenliğini takdir edeceğimi ve tekrar buraya gelmen için yalvaracağımı düşündüğünü biliyorum.
Je sais que tu te vois comme une héroïne courageuse qui a trouvé une histoire aussi grosse que le Watergate et l'a donnée à mon plus grand adversaire et je sais que tu penses qu'une fois que le Daily Planet sortira l'histoire tu auras un super travail là-bas. et je sais que tu penses qu'au final, j'admirerai ton cran pour m'avoir tenu tête.
Sadece, birinin aslında orada neler döndüğünü görmesine ihtiyacım var ve kime gideceğimi pek bilmiyorum, bu yüzden...
J'ai vraiment besoin de quelqu'un pour voir ce qu'il s'y passe, et je ne sais pas vraiment à qui d'autre demander, donc...
Seni orada bir başına bırakmamım imkanı yok.
Pas question de te laisser toute seule.
Bu çocuk bunu sizden öğrenmezse, benden öğrenmelerinden emin olmak için orada olacağım.
Et si cet enfant ne l'apprend pas de vous, Je serais là pour être sur qu'il l'apprenne de moi.
Düşük yapacağımı anladığım an güvenli bir yer bularak orada yapmalıydım.
Lorsque j'ai réalisé que je faisais une fausse couche, Je devais trouver un endroit secret pour le laisser sortir.
Orada olmalıydım.
J'aurais dû être ici.
Buhar makinesinin orada, yatağımın altında.
Elle est sous mon matelas dans le chariot à vapeur.
Ama yine de tavsiyene uyarak onlara medeni bir şekilde davrandım. Onları kenarda tutup bir ayağımızı orada tutarak bu lanetli sirkten neler koparabileceğimize bakmalıyız.
Mais je suis resté poli, sur tes conseils, pour les garder de notre côté, garder une ouverture,
Söz vermiştin. Döndüğümde orada olacağını söylemiştin.
Tu m'avais donné ta parole, promis qu'il serait là à mon retour.
Başka biri daha var mı orada?
Quelqu'un d'autre par là?
Yani, numaran bende zaten seni aradığıma göre ve adresini de biliyorum, bir süre orada yaşadığım için.
J'ai maintenant ton numéro parce que je viens de le composer et j'ai ton adresse parce que j'ai vécu là bas.
Ned'in yepyeni video oyunun gösterisi var Kendisi yarattı ve ben de orada olacağım Oyun karakterlerinin standında takılacağız
Ned va faire la démo du tout nouveau jeu vidéo qu'il a inventé, et je serai là à traîner dans la zone des cosplayers.
Mesela, garajım kutularla dolu, ve evin ailemin olduğunu bilmeden önce, evin Ed'in olduğunutahmin ediyordum, ama... belki orada babamla ilgili birşeyler vardır.
Mon garage est rempli de boites, et avant que je sache que la maison était celle de ma famille, je pensais que c'était celle d'Ed, mais... peut-être qu'il y a quelque chose dans ces boites qui concernent mon père.
Evet işten biraz geç çıktım ama yakında orada olurum.
Oui, je suis sorti du travail un peu plus tard que prévu, mais je devrais bientôt être là.
Geçen gece orada olmayacağımı bilmiyordu.
Elle ne savait pas que je n'étais pas là l'autre nuit.
Orada mı?
Hein?
Takip cihazını kullandım, orada hiçbir şey yok.
J'ai suivi les coordonnées, il n'y a rien.
Hükümetteki bağlantımız orada yaşanacak bir durumla ilgili bizi bilgilendirdi.
Ce contact nous informe de tout ce qui s'est passé là-bas.
Tamam! Orada sana ihtiyacım var Anthony!
D'accord, j'ai besoin de vous là-bas, Anthony!
Bovlingi orada mı öğrettiler?
Ils vous ont appris le bowling?
Alo? Orada kimse var mı?
Allô, il y a quelqu'un?
Orada neler oluyor, çete savaşı mı?
Qu'y a-t-il, une guerre de gang?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]