Pekala bayım traduction Français
443 traduction parallèle
- Başını dik tut henüz yenilmedik. - Pekala bayım.
La tête haute, tout n'est pas perdu.
- Pekala bayım, işte kahveniz.
Voilà votre café, monsieur.
Pekala, sen kazandın, Bay Thornton, bir hanımefendi için buralara gelmek aptallıkmış.
Bon, vous gagnez, M. Thornton. C'est stupide pour une femme de venír ici.
Pekala, Bay Thornton, Şimdi bana bir daha anlatabilirsin...
Très bien, M. Thornton! Maintenant, dites-moi...
- Sorun yok Bay Chisholm. - Pekala.
- Il a l'air correct, M. Chisholm.
Pekala Bay Seton, buna ne diyorsunuz?
Eh bien, M. Seton, si nous en parlions?
Pekala Bay Vanderhof, sanırım birbirimizi anlıyoruz.
Je crois que nous nous comprenons. Je suis disposé à traiter.
Bay Kolenkhov, Bay Kirby hazımsızlık çekiyor, o kadar. Pekala, beklesin hele.
M. Kirby souffre de mauvaise digestion, c'est tout!
Pekala, Bay Holmes bana yardım etmezse, ben de Scotland Yard'a giderim.
Si M. Holmes refuse de m'aider, j'irai à Scotland Yard.
Pekala, bayım önden haberler nedir?
Quelles sont les nouvelles?
Pekala bay Hawthorne, soruma bir cevap bulabildiniz mi?
M. Hawthorne, avez-vous la réponse à ma question?
Pekala Bay ve Bayan Smith.
Ici. À M. et à Mme Smith.
Pekala, şimdi Bay Kendrick,
À nous maintenant, M. Kendrick.
Pekala Bay Stephens.
M. Stephens...
Pekala, Bay Holmes. Sanırım hepimiz önünde sonunda sert kayaya çarpmak zorundayız.
On rencontre tous un adversaire de poids un jour ou l'autre.
Pekala, bebeği alayım Bay McShane.
Je vais vous débarrasser.
Pekala bay Episcovo, eğer biraz daha vaktim olsaydı... işiniz hakkında konuşmaktan çok memnun olurdum ama... acelem var ve bu nedenle affınıza sığınarak size bir... anlaşma önermeme izin verin.
Ecoutez, Monsieur Episcopo, avec plus de temps, je m'amuserais bien, à parler de votre commerce. Mais je suis très pressé et je vous estime.
Pekala. Nick, Bay Riordan'ı Pluthner'a götürüp tanıştır.
Emmène M. Reardon chez M. Plunther.
Pekala Bay Purdy. Rolünüzü ezberlediniz mi?
M. Purdy, vous connaissez votre rôle?
Pekala Bay Bannister.
Eh bien, M. Bannister?
Pekala, Bay Boot'a, Bay Tatum'un kendisini görmek istediğini söyle.
Bien. Dites à M. Boot que M. Tatum voudrait le voir.
Pekala, o halde Bay Smollett'e yukarıdan delme yöntemini uygulamasına izin verelim.
Bien, on va donc laisser M. Smollett continuer comme il l'entend.
Pekala bay Richards, alacağınız altın bankaya ulaşır ulaşmaz her zamanki gibi hesabınıza geçecek
M. Richards, votre dépôt vous sera crédité comme à l'accoutumée.
Pekala, Bay Wittol'ü getirebilirsiniz.
Bon, faites revenir M. Wittol.
- Pekala, Bay Shields
Três bien, M. Shields.
- Pekala, bayım.Arabanı da yıkama mı istermisin?
Tu veux que je la lave aussi?
Pekala bay Hammer.
Bon, M. Hammer.
Pekala, Bay Marlowe, Bacon, fasulye, lahana, şeker, tuz, çay, sıvı yağ.
D'accord, M. Marlow. Bacon, haricots, chou, sucre, sel... thé, margarine.
Pekala. Hazır mısınız Bay Hawkins?
Vous êtes prêt, M. Hawkins?
Pekala, o zaman şunu diyecektim bay Hocker, Bence eğer...
M. Hocker, je pense que si je...
Pekala alın Bay Hollis....... ve senetleri verin lütfen.
Voilà, M. Hollis. Voici l'argent, et je vais prendre le reçu.
Pekala Bay Bonell, yapabileceğim bir şey olursa buralardayım.
M. Bonell, je suis à votre disposition.
Pekala Bay Houghton.
Très bien, M. Houghton.
Pekala, Bay Flannagan.
D'accord, M. Flannagan.
- Pekala, bir dakika, bayım,
Un instant, señor.
Pekala, Bay Stovall, siz bayanları odalarına götürün. - Ben de programımızı düzenleyeyim.
Si vous voulez bien conduire ces dames au Carré, je vais établir un horaire.
Pekala, Bay Hall.
Allons, M. Hall.
Pekala Bay Dobisch.
Oui, M. Dobisch.
Pekala, beni sadece izleyin, Bay Canon.
Suivez-moi, M. Canon.
Pekala, Bay Geary'nin kolunu muayene ettiğimde
En soignant le bras de M. Geary, j'ai observe l'infirmerie.
Pekala, kaygılanmayın, Bay Owens, Eminim ki yakında burada olur.
Ne vous en faites pas, M. Owens, je suis sûre qu'il ne va pas tarder.
Pekala, akşam yemeği için, Bay Breckenridge çok minnettar kalacağım.
Je serais très reconnaissant envers M. Breckenridge pour mon souper.
Pekala, Bay. O'Malley. Neymiş o şartların.
Nommez-les, M. O'Malley.
Pekala, bay. Breckenridge'İn götürülecek 1,000 baş sığırı var, Sürüyü idare edebilecek ve koruyacak gözüpek yedi adama,
Voyez, M. Breckenridge, pour mener 1000 têtes de bétail, vous avez besoin de deux hommes en avant, quatre pour les côtés et un derrière, un homme pour conduire les mules, un cuisinier, un palefrenier,
Pekala, Bay Ewell, siz... Sizin okuma yazmanız var mı?
M. Ewell, savez-vous- - Savez-vous lire et écrire?
Pekala, Bay McLintock.
Très bien, M. McLintock.
Pekala Bay McLintock. Madem ısrar ediyorsunuz.
Très bien, M. McLintock, si vous insistez.
Pekala, Bay Ayyaş..... buraya, diğer tanığın yanına oturmak ister misiniz?
M. L'lvrogne, veux-tu t'asseoir là avec les autres témoins?
Pekala... yabancı bu korkunç sahneye adım attıktan sonra onunla Bay McGrew arasında büyüyen bir düşmanlık olduğu anlaşılıyor.
Bien maintenant... sitôt après que l'étranger soit entré dans cette scène éclatante, il devient de plus en plus évident qu'un antagonisme se développe entre lui et M. McGrew.
- Pekala, bayım, Biz satışın nerede yapılacağını anladık..... Orada en yüksek teklifi verene satacağız.
Mais elle refuse. On a pensé que c'est sur le lieu de vente qu'on nous ferait la plus grosse offre.
O zaman bana parayı öğretin Bay Nazerman. Pekala Bay Ortiz.
Alors enseignez-moi des choses sur l'argent, M. Nazerman.
bayım 4005
bayim 32
pekala 22014
pekâlâ 6922
pekâla 317
pekalâ 59
pekala o zaman 74
pekâlâ o zaman 20
pekala efendim 27
pekâlâ efendim 20
bayim 32
pekala 22014
pekâlâ 6922
pekâla 317
pekalâ 59
pekala o zaman 74
pekâlâ o zaman 20
pekala efendim 27
pekâlâ efendim 20