Sigara mı traduction Français
2,074 traduction parallèle
Sigara mı içiyorsun sen?
Mais dis-moi, tu fumes?
Sen sigara mı içtin?
T'as fumé?
- Sigara mı?
La fumée de cigarette?
Sigara mı dağıtıyorsun baba?
Tu distribues des cigares, Papa?
Sigara mı?
De cigarettes?
Daha çok uzun sigara mı içersiniz Bay Haas?
Vous fumez des Morley One Hundreds, M. Haas?
Sana biraz yemek ve sigara ayarlayayım.
Je te ramène à manger et des cigarettes.
Sigara almalıyım.
Il me faut des cigarettes!
Ama yengem beni sigara içerken yakaladığı zaman..
Mais quand Bhabhi m'a attrapé en fumant, je lui ai promis..
Bir sigara versene. Sana anlatacaklarım var.
Ecoute, file-moi une clope, j'ai un truc à te dire.
Yarım sigara oradan kaybolmamız için iki ila üç dakika zaman verir.
Une demi-cigarette devrait nous laisser 2 ou 3 minutes pour foutre le camp.
"Lütfen sigara içme", "ölümün kapısındayım" demek.
"Ne pas fumer" veut dire "je suis au seuil de la mort".
Ameliyattan sonra sigara içersem... Bum! Parmaklarım düşer, öyle mi?
Si je fume une cigarette après l'opération, mes doigts vont tomber?
Sanırım sigara içiyor.
Je pense qu'elle est canon.
Sigara izmaritlerini iyice söndürdükten sonra atmakta uzmanlaşmaya geçenlerde başladım.
J'avais récemment appris à fumer et disposer proprement mes mégots était une habitude que je n'avait pas pu maîtrisée
Bak koca üç ayda sadece bir paket sigara aldım,
C'était en rapport avec l'activité de l'entreprise, vous voyez? J'ai réussi à faire passer une cigarette à travers une pièce de monnaie!
- Bu kendini kanıtlaman için bir fırsat. - Evet, efendim. Sigara ver.
Dong-pal, continue à pister M. Lee.
Annemin sigara çekilişi yaptığı günden beri bu kadar arayanımız olmamıştı.
On n'a pas eu autant d'appels depuis que j'ai fait une tombola avec l'appareil à fumer le saumon de ma mère.
Sigara içmiyorsun sanırım. - Hayır.
Je suppose que vous n'êtes pas fumeur?
Doğum günüm için Pat Benatar konserine bilet aldığını söylediğin zamanki gibi yaparım ve o zaman da biliyordum çünkü karanfilli sigara ararken ceplerini karıştırmıştım.
Je ferai comme la fois où tu m'as offert une place de concert que j'avais déjà vue dans ton jean en cherchant une cigarette indienne.
Babam bana bu sigara kartını verdi.
Mon père m'a donné cette carte publicitaire.
Sigara makinasına mı benziyorum?
Il me prend pour un distributeur automatique?
Sigara alacağım. Dur.
En parlant de Brian Boitano, Janet vient à la fête.
Seninle konuşabilir miyim? Sigara içme olayını mı? Boş ver.
{ \ cHFFFFFF } On another day C'mon c'mon
- Sigara ya da viski alır mısın?
Cigarette? Scotch?
Acilen beni çağırmışsın. Olay yerinde bulduğunuz sigara izmaritinden aldığım DNA örneği, büro içindeki bir kontrol örneğine ait çıktı. Sen iyi misin?
Tu m'as envoyé un signal d'urgence.
Louie, o zamanlar sürekli benden sigara aşırırdı ama yemin ederim ki o stadyuma asla adımımı bile atmadım.
Louie me piquait tout le temps mes cigarettes à cette époque, mais je jure que je n'ai jamais mis les pieds dans ce stade.
İçeride sigara içmemin bir sakıncası var mı?
Ça vous dérange si je fume ici?
Şu anda ihtiyacım olan asıl şey, bir sigara.
J'ai besoin de fumer une cigarette.
Sonra sür dedi, dur dedi, sigara aldı, biraz daha sürdüm.
Je continue, je m'arrête pour des cigarettes...
"Dr. İyihisset" adındaki sigara teknesinden daha ucuza gelirdi.
Ça m'aurait coûté moins cher qu'un bateau baptisé Dr Folamour.
Burada sigara içilebilmesine bayıldım.
C'est sympa de pouvoir fumer partout.
Sigara izmariti, DNA örneği için aldım.
Un mégot. On verra si l'ADN cadre avec celui retrouvé sur Devon.
İşin özü şu ki Dwight dün otoparkta yarım bir sigara buldu,
Hier, Dwight a trouvé le mégot d'un joint sur le parking.
Görev başında sigara içmeden yapamaz mısın sen?
Vous ne pouvez pas fumer au travail?
- Sigara içmek istiyorsan, dışarıda içmelisin. - Bıktım bundan.
Si tu veux fumer, tu devrais le faire dehors.
Sigara içmenin zararlı olduğunu öğrenmesi lazım.
Il doit apprendre que fumer est mauvais pour lui.
Sanırım bu sigara içilmeyen bir oda.
Cette chambre est non-fumeur.
Sigara almaya çalıştım ve beni dışarı attılar.
Pareil pour mes cigarettes.
- Sigara dumanının kokusunu aldım.
En fait, c'est la fumée de cigarette que j'ai senti.
Tanrım, bende tavan vantilatörü ve sigara izmaritleri bekliyordum
Mon dieu, et moi qui m'attendais à des ventilateurs au plafond et à des mégots de cigarettes.
Bir sigara alır mısın?
Prends une cigarette.
Sigara da içmem lazım.
Je suis irritée, épuisée, et j'ai envie de fumer.
Sanırım sigara içmeyi yaşamaktan daha çok seviyormuş?
Je suppose qu'elle aimait fumer plus que vivre, non?
Hayatımda hiç sigara kullanmadım.
Je n'ai jamais fumé une cigarette de ma vie.
DNA bir kadına ait. Ben de Amanda'nınkilerle karşılaştırdım. Belki de çok gizli sigara kaçamakları yapıyıordur diye düşündüm.
L'ADN était celui d'une femme, alors je l'ai comparé avec celui d'Amanda, qui sait, peut-être qu'elle prenait des pauses cigarettes en douce.
Bir paket sigara alayım.
Un paquet de cigarettes, s'il vous plaît.
- Sigara içmeye çıkmalıyım.
- Je dois aller dehors pour fumer.
Bir karton sigara ve bir şişe votka mı?
- La petite Chutney? Tim et Chloe nous accordent trois heures.
Sigara içmeyi bıraktın mı?
T'as arrêté de fumer?
Onları iplerde gördüm takım elbiseleri ile ön sırada oturmuş sigara içip paralarını sayıyorlardı.
Je les vois derrière les cordes, assis au premier rang, habillés chic, avec leur cigare et leur fric.