Silahlı traduction Français
6,988 traduction parallèle
Silahlı bir federal ajanım.
Je suis un agent fédéral armé.
Çünkü kendimi daha çok Vahşi Batı'da doğmuş silahlı soyguncu olarak düşünmek hoşuma gidiyor. İki elinde de altı patlar olanlar var ya hani.
Parce que j'aime me penser comme un flingueur né dans le Far West, vous savez de quoi je parle, avec un, un revolver dans chaque main.
Ve nefesimle kalp atışımı kontrol edebilmem silahlı çatışmada işime yaramaz mı?
Moi contrôlant ma respiration et mon rythme cardiaque, ne m'est pas bénéfique dans une fusillade?
Seyir halindeki araçla silahlı saldırılarda yaygın bir sorundur.
C'est un problème fréquent lorsqu'on tire d'une voiture en marche.
Silahlı çatışmaya kamera getiren herkese saygım sonsuzdur.
N'importe qui filme un combat armé a mon respect.
Günde sadece 1 saat, hücresini temizlemek... ve egzersiz yapmak için dışarı çıkıyor. Temiz hava ve güneş altında... 7 ağır silahlı muhafız gözetiminde... kendisi gibi 2 mahkumla birlikte egzersiz yapıyor.
Pendant une heure chaque jour il est retiré de cette cellule et emmené à la cour d'exercices, ou il s'exerce avec les autres prisonniers avec de l'air frais et le soleil sous la surveillance de sept gardes lourdement armés.
Bir havaalanı dolusu huysuz yolcularla, sahte bir ölü hava polisiyle bir yerlere kaçmış bıçaklı ve silahlı katiliyle, burada kar altında mahsur kaldık. "Clue" oynuyormuş gibi hisseden başka biri var mı?
On est coincés ici avec un aéroport plein de passagers grincheux, un faux marshal mort, et son tueur quelque part avec un couteau et un pistolet. Quelqu'un d'autre à l'impression que l'on joue au Cluedo?
Silahlı adamımızın elindeki güç burada bitmez.
Et bien, tout ça pour ne pas forcer la main de notre tireur.
Bugün 12 : 02 de altı ağır silahlı adam Savunma Bakanlığının Batı Yakasındaki ofisine saldırdılar.
À 12 h 02 aujourd'hui, le bureau de Dod's West Coasts a été attaqué par 6 hommes armés.
Altı ağır silahlı adam buraya doğru geliyor.
Six hommes lourdement armés traversent la rue.
Silahlı kazadan mı bahsediyorsun?
Parles-tu de l'incident avec le pistolet?
Ben botu kontrol ettim, ama bu bölgede ve silahlı oldukları söylendi.
J'ai vérifié le bateau, mais on dit qu'ils seraient dans le coin et armés.
Dokuz kere silahlı soygun yapmaktan tutukladık ama duruşmadan kaçtı.
On l'a arrêté neuf fois pour vol à main armée, mais il a échappé à la prison.
Neden kafanın tam yerini bekleyen silahlı bir adama duyurmayasın ki.
Autant annoncer directement l'emplacement de votre crâne à un tireur en embuscade.
Sana karşı üç tane silahlı asker vardı.
220 ) } Trois hommes armés vous faisaient face.
Beş kez cinayetten ve bir kez de silahlı saldırında suçlanmıştı ama mahkum edilmeye hiç yaklaşmadı bile.
Il a 5 chefs d'accusation contre lui pour meurtre. et voies de fait graves. Mais n'a jamais été condamné.
Bundan sonra silahlı olacağız.
On sera armés à partir de maintenant.
Dün Alman silahlı kuvvetlerinden bir teğmeni, biri öldürdü : Benoit Labarie, Monmare bölgesi sakini.
Hier, un officier de la Wehrmacht allemande... a été tué par un certain Benoit Labarie... qui réside dans le domaine de Montmort.
- Silahlı ikinci bir yük vardı az kalsın herkesi kandırıyordun.
Il y avait un chargement d'armes et vous avez dupé tout le monde.
Silahlı olarak Taro'ya ilerliyoruz.
Nous sommes armés et avançons vers Taro.
Adam silahlı.
- Il a un calibre.
Kapımıza silahlı gelmek ne demekmiş göstereceğim şimdi.
On va lui montrer.
Death Row işi hakkında bilgim var. Darp suçlamaları silahlı saldırı...
Tout ce qui tourne autour de Death Row, les agressions, les coups de feu.
Doğu Yakası'nda silahlı bir dev.
Zone Sud-Est.
Onu eski eli silahlı erkek arkadaşımla bırakmıştım.
Je l'ai laissé avec mon cinglé d'ex.
Tracy hapishanesi. Silahlı soygundan.
À Tracy, pour vol à main armée.
Sokağın karşısındaki kulede silahlı adamlar var, yere yatın.
Ok, alors, il y a des tireurs de l'autre côté de la rue, restez baissés.
Üç silahlı zanlı, bir zırhlı aracı soyuyor. Hem de görünüşe göre... -... bir İzci polis robotunun yardımıyla.
Trois suspects armés attaquent un fourgon avec, semble-t-il, l'aide d'un policier Scout.
Fakat silahlı milislerin kontrol ettiği bölgeye giremeyiz.
- Mais on ne peut pas entrer si leur milice contrôle cette zone.
Herhangi bir kara harekâtı silahlı direnişe yol açar... -... ki bununla da başa çıkamayız.
Toute intervention au sol mènera à une confrontation sanglante qu'on ne sera pas en mesure de contenir.
Tek silahlı adam var.
Il n'y a qu'un tireur.
- 3'ü de silahlı. Eğer içeri girip onları biraz hırpalarsan belki o zaman biraz şansım olur!
Tu dois y aller, préparer le terrain pour que je puisse avoir ma chance!
Hiç kimse sorun çalışan bir silahlı kiralar.
Personne n'engage un tueur à gages qui fuit les ennuis.
Silahlısın kardeşim, bunu biliyorum.
T'es armé, je le sais.
Opera gecesine iki silahlı adam daha göndermişsin.
Vous avez mis deux tireurs de plus à l'opéra ce soir.
Silahlı çatışma olacağını bilseydim kesinlikle haber verirdim sana.
Si j'avais su que c'était un combat d'armes à feu, Je t'aurais appelé.
Ama bu yaygara, silahlı çatışma bölümüne kadarmış bence.
Ce charivari en arrive au stade des armes à feu.
Yaptığımız bütün silahlı soygun, hırsızlık kazara kafa koparma gibi kötü şeylerle yaşayabilirim ama sizlere bir şey olursa bununla yaşayamam.
Je peux supporter toutes les bêtises qu'on a faites, les braquages, les vols, la décapitation accidentelle, mais je ne supporterais pas qu'il vous arrive quoi que ce soit.
Silahlı çatışmaya asla bıçakla gelme.
N'apporte jamais un couteau dans un combat à l'arme à feu.
250 asker her gece orada yatıyor. Silahlı ve savaşa hazırlar.
250 soldats dorment là tous les soirs, bien armés et prêts à combattre.
Silahlı ve tehlikeliler.
Ils sont armés et dangereux.
Ağır silahlılar. Tamam Calloway.
Nous avons un nombre inconnu d'assaillants dans la zone.
İstihbaratımız Ramsey'nin silahlı bir araç kafilesiyle... Kafkas sıradağlarından taşınacağını söylüyor.
Nos service pensent que Ramsey va être transportés par un cortège armé par la chaîne de montagneuse du Caucase.
O kadar silahlı çatışmaya rağmen kimse vurulmamış.
- Hum? - Avec tous ces coups de feu... ils ont touché personne.
Mary, silahlı bile değilsin... Tanrım.
Vous n'êtes pas armée...
Silahlı ve fazlasıyla tehlikeliler.
Considéré comme armé et extrêmement dangereux.
Hey, Ren. Kapıda silahlı biri varmış.
Ren, y a un bâtard armé.
Silahlı çatışma.
Coups tirés.
Silahlı olacaklar.
Ils seront armés.
Silahlı ve cephaneli.
Entièrement armée et chargée.
Silahlı iki muhafız var.
Il y a deux gardes avec des fusils.
silahlılar 19
silahlı soygun 46
silahlıyım 20
silah 252
silahlar 165
silahı 22
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
silahsız 29
silahlı soygun 46
silahlıyım 20
silah 252
silahlar 165
silahı 22
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
silahsız 29
silahın 28
silahı al 54
silah sesleri 29
silahım yok 37
silahı var 147
silahsızım 41
silahım var 52
silahı ver 44
silahın var 16
silahları var 27
silahı al 54
silah sesleri 29
silahım yok 37
silahı var 147
silahsızım 41
silahım var 52
silahı ver 44
silahın var 16
silahları var 27