English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ S ] / Silahlıyım

Silahlıyım traduction Français

166 traduction parallèle
- Silahlı değil! - Ama ben silahlıyım.
- Il n'est pas armé!
Silahlıyım.
J'ai un flingue avec moi.
Hayır gelmiyorsun, artık silahlıyım.
Plus maintenant, je suis équipé.
- Hayatım farklı değilim, sadece silahlıyım.
- Mon ange... je ne suis pas différent, mais armé.
Silahlıyım ve yemin ederim ki bir adım daha atarsanız ateş açarım.
J'ai un revolver! Je vous jure que je vous tire dessus si vous approchez!
Olduğun yerde kal, Silahlıyım.
N'avance pas, je suis chargé!
Elbette silahlıyım.
Bien sur que je suis armé.
- Silahlıyım, Owen.
- J'achète une arme, Owen.
Ben her zaman tepeden tırnağa silahlıyım.
Je porte une arme, tout le temps.
Her kimsen dinle. Julie'yle ve silahlıyım.
Ecoutez, je suis avec Mlle Redlund et je suis armé.
- Biliyorsun, silahlıyım Archie.
- Tu sais que je suis armé.
Silahlıyım!
Je suis armé.
Silahlıyım!
Je suis armé!
Silahlıyım!
Je suis armée!
Silahlıyım.
Je suis armée.
Silahlıyım, ve şansımı deneyeceğim.
Je suis armée, je tente ma chance.
Silahlıyım!
FBI. Je suis armée.
Saygı gösterin lan, silahlıyım.
Un peu de respect, j'ai un flingue.
Bay Skur, silahlıyım.
M. Skur? Je suis armé.
- Silahlıyım, pis zenci.
- Je suis sanglée, connard.
Elbise giydim, saçımda jöle var. Tüm gece uyumadım çok açım, silahlıyım. Benimle uğraşma.
Je suis en robe, j'ai du gel dans les cheveux, sommeil, faim... et je suis armée, alors fais gaffe.
Çiftliğe not getiren Garry adında bir atlıyı gördün mü? Riling'in kiraladığı silahlı adamı mı söylüyorsun?
Un dénommé Garry vous a apporté un message, hier?
Peşimde silahlı bir adamın olduğunu hatırlatırım sana.
Il y a un type armé qui me poursuit.
Sevgili karım ve onun, yurtdışındaki silahlı güçler dahil milyonlarca dinleyicisi sayesinde yıllar sonra aldığım ilk yeni takım elbise.
Mon premier costume de soirée. Grâce à ma femme et à ses millions d'auditeurs.
- Silahlı mı olalım Albay?
Y va-t-on armés, Colonel?
Fakat Bay. Wilkison... vadiyi temizlemenize yardım etmeleri için silahlı adam atıyamam. Yasal olarak atamamı gerektirecek bir neden olmadıkça...
Mais Mme Wilkison, je ne peux pas engager de tueurs pour nettoyer la vallée, sauf s'il y a une justification légale.
- Sizin kadar. - Silahlısınız sanırım.
Y a personne, à côté?
Savaşmalıyız, arkadaşlarım. İngiliz yaşam tarzının niteliğini baltalamak isteyen herkesle savaşmamız gerekiyor. Bu düşmanlar sokaklardaki silahlı soyguncular da olabilir yabancı ülkelerin tahrip edici unsurları da.
Nous devons lutter, mes amis, lutter contre tous ceux qui cherchent à ébranler les valeurs britanniques, que ces personnes soient des tireurs dans les rues, des éléments subversifs agissant depuis l'étranger ou bien qu'elles soient
Silahlı kuvvetlerin sorumluluğunun önemini anladığından emin olmalıyım.
Je veux être certaine que nos militaires là-bas soient conscient de leur responsabilité.
Sovyetleri en açık haliyle uyarmalıyım ki, bizi... sonuçları tüm insanlık için tahmin edilemez olan... silahlı bir çatışmanın eşiğine getirme riskine giriyorlar.
Je me dois d'avertir les Soviétiques en des termes aussi clairs que possible qu'ils ont pris le risque d'engager un conflit armé avec les conséquences incalculables que cela peut entraîner pour l'humanité.
Tanrım. Silahlı bir adam var.
Mon Dieu, il y a un type avec une arme.
Silahlıyım ve bu gülüyor.
Le mien l'est et il se marre?
Bakalım, silahlı soygunu üstüme yıktı ama üst sınıf vergi indirim için yanıp tutuşuyorum.
Il m'a fait accuser de vol à main armée, mais que ne ferait-on pas pour la réduction de l'impôt sur la fortune.
Şu an anavatan topraklarımızda 115 bin ağır silahlı Sovyet askeri var.
En ce moment il y a 1 115 000... soldats sovietiques... sur le territoire national.
Ben General Casey... Birleşik Devletler Silahlı kuvvetler kumandanıyım.
Je suis le général Casey, commandant les Forces armées des Etats-Unis.
Bu, Yıldızfilosundan aldığımız emirleri ihlal etmek demek ve Federasyon ile Klingon İmparatorluğu arasında silahlı çatışmaya yol açabilir.
Mais deux officiers furent accusés du meurtre du chancelier klingon.
Sana hatırlatayım, silahlıyım.
Soyons très clairs
Silahlı çalışmalarımızı bir basamak arttırmalıyız.
On doit intensifier ta formation aux armes.
- Sparks dâhil 24 kişi saydım, herkes silahlı. Güç hatları kanalın altından geçiyor. Ulaşamıyorum.
J'en ai dénombré 24, y compris Sparks, tout le monde est armé, le câble d'alimentation passe sous le canal des égouts, on peut pas y aller.
Krusty, senin de hatırladığın gibi silahlı soygunu üstüne yıkmaya çalıştıktan sonra Selma Bouvier'yi öldürmeye çalıştım.
Eh bien, Krusty, tu te souviens qu'après t'avoir accusé de vol à main armée, j'ai voulu tuer Bouvier.
Sanırım hiç kimse ona, 3 numaralı silahlıkta ki, fazer tüfeklerinin, arıza yaptığını söylememiş.
Ils détiennent des milliers de prisonniers. Il doit y avoir un plan d'aménagement.
Tek başınayım. Seninle seni öldürmek isteyen silahlı bir ordu arasındayım.
Il n'y a plus que moi, entre toi... et une armée qui meurt d'envie de venir t'éliminer.
M16'yı gözüm kapalı olarak hızlı bir şekilde dağıtıp toplayamıyorum. Piyadeye silahlı eğitim verecek kadar da bilgili değilim.
Je ne saurais peut-être plus charger un M-16 les yeux fermés, ni commander l'infanterie...
Kapımızda silahlı kişiler var.
Il y a des gens armés devant notre porte.
Yolda silahlı bir adam var. Hırsız mı yoksa devriye mi bilemiyorum.
Il y a un homme avec un fusil.
Zira silahlı soygundan dört yıl hapis yatmış, ben de yürümek zorunda kaldım, bu yüzden bayat bamya gibi görünüyorum.
Il avait fait 4 ans de taule pour vol à main armée, il a fallu que je marche, je dois ressembler à un épouvantail.
- Binbaşı'yı silahlı mı diye kontrol et.
- Satterfield, fouille-la.
- Lütfen izin verinde bitiriyim Kaptan. Bir Dünya yılından az bir zamanda, yarım düzineden fazla türle silahlı çatışmalar yaşadınız.
En moins d'un an vous avez eu des conflits armés avec plus d'une douzaine d'espèces.
Bildiğin gibi çoğumuz silahlıyız ve Allie'yi korumak için canımızı veririz, can almamız gerekirse de alırız.
Nous sommes armés. Nous nous sacrifierons pour Allie. On tuera s'il le faut.
Bir yıl da bir silahlı soyguna yardım ve yataklık etmekten yatmış.
1 an pour complicité de vol à main armée.
Başkan yardımcısı Lewis.. .. Birleşik Devletleri'nde her yıl silahlı saldırı dolayısı ile 10,000i aşan ölüm ile.. .. sizce daha katı silah kanunlarına mı ihtiyacımız var?
Monsieur le vice-président, au vu des 10 000 décès par armes à feu chaque année, faut-il des lois plus strictes sur les armes à feu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]