Tam traduction Français
122,086 traduction parallèle
Harvey beni aramanın tam olarak sebebi ne?
Harvey, pourquoi tu m'appelles exactement?
İşte tam bu yüzden aynı odayı rezerve etmezsin.
Au fait, c'est exactement pour ça qu'il ne faut pas réserver en même temps une salle de conférence.
Bir gün ofisime geleceğini, tam eve gitmek üzere olduğumu, kapıdan çıkarkan senin orada gördüğümü.
Qu'un jour tu viendrais au bureau alors que je rentrais chez moi, je me retournerais et tu serais là.
Verdin, sözlerin tam olarak şöyleydi...
En fait, si, parce que vos mots exacts étaient,
Tam yerini biliyorum.
Je connais l'endroit parfait.
Tahminimce fazladan 30 personel gerekecek. Hepsi tam teçhizatlı.
Nous aurons besoin de 30 agents de plus, lourdement équipés...
İki bin yıldan uzun süredir bu örgüt, dünya işlerinin tam kalbinde yer aldı.
Pendant plus de 2 000 ans, nous avons été au coeur des enjeux géopolitiques mondiaux.
Dünyanın sonu. Tam vaktini yalnızca Tanrı bilir fakat yakındır.
Seul Dieu en connaît la date exacte, mais elle est proche.
Ve tam tüm umutların tükendiği anda kurtarıcımız, korkmuş insanların karşısına çıkacak.
Au moment exact où tout espoir sera perdu, notre Sauveur se révélera aux foules épouvantées.
Benim rolümün tam olarak ne olacağını sorabilir miyim?
Puis-je demander quel sera mon rôle précis au sein de cette structure?
Tam Tanrı'nın gazabı olayları, değil mi?
Ça prouve bien que Dieu est en pétard.
Tam on gün geçti.
Depuis treize jours.
Bir sıkıntı yok. Tam periyoda göre.
Vous êtes à point, pile dans les temps.
Tam değil.
Pas vraiment.
Tam olarak çevrilemez... ama şöyle denebilir...
C'est difficile à traduire. C'est... quelque chose comme...
- Donna şu an ihtiyacım olan tam olarak bu.
Donna, c'est exactement ce dont j'ai besoin.
Bunu tam olarak nasıl yapmayı düşünüyorsun?
Et vous comptez faire comment?
Eğer bunu anlamadıysan, tam da onun istediği yerdesin.
Et si tu ne comprends pas ça, elle t'a amené là où elle voulait.
Annenin seni Esther'in eskilerini giymek zorunda bırakması tam yedi yılımızı aldı.
Nous avons passé 7 ans à parler du fait que votre mère vous faisait porter les anciens vêtements d'Esther.
Tam olarak söylediğim bu.
C'est exactement ce que je dis.
Özel hayatım yerine işe odaklanmaya çalıştım, tam bir facia oldu.
J'ai essayé de me concentrer sur ma vie professionnelle au lieu de ma vie personnelle, et c'est un putain de désastre.
Şimdi tam zamanı.
Tu es en retard. - C'est le bon jour.
Tam tersi.
Tout le contraire, en fait.
Tam olarak neredeyiz?
On est où?
Tam zamanında.
Pile à l'heure.
- Tam bir fiyaskoydu.
- C'était craignos.
- Tam bir kaltak.
- Quelle salope.
Ölmedi ama tam yaşıyor da sayılmaz.
Il n'était pas mort, mais pas vraiment vivant.
Tam olarak ne kazandım?
J'ai gagné quoi, exactement?
Küçük bir ekip, belki tam teşekküllü altı kişi ve onayınız yeterli.
Il me faut une équipe, je dirais six hommes équipés, et votre feu vert.
Tam bir penis suratlı.
Une vraie tête de nœud.
Taze sebzeler, gerçek et, tam tahıllı gıdalar. "
Des légumes frais. De la vraie viande. Des céréales complètes. "
Tam burada durur musun.
Tiens-toi par là. - Ici?
- Tam buraya mı?
- Oui.
Evet, atlamadan önce biz burada tam anlamıyla ne yaptığınızı daha iyi bir fikir edinmek istedik.
On voulait juste avoir une meilleure idée de ce que vous faites ici avant de nous lancer.
- Bu tam bir facia.
C'est un désastre.
Komik saçlı tam bir baş belası olsa da yalnız savaşmasına izin veremem.
Ken a beau être une épine dans le pied, je ne vais pas le laisser se battre seul.
Tam olarak M.Ö. 69,997,983 yılında.
En 69 997 983 avant J.-C.
- Tam olarak tesadüf değil.
Pas exactement.
Rip'in zihninde tam bir sürtükmüşüm.
Je suis une salope dans l'esprit de Rip.
Hank'in onaylamayan yüz ifadesini tam oturtmuşsun.
Tu as vraiment géré le non-sourire de désapprobation de Hank.
Tam zamanında.
Il était temps.
Onu yakalayıp Supergirl'e tam olarak neler yapabileceğimizi göstermek ister misin?
Tu veux aller l'attraper et montrer à Supergirl ce qu'on peut faire?
Tam gözümün önündekini görmemek için gözlerimi açmayı reddettim.
Je refusais d'ouvrir les yeux sur ce qui était en face de moi.
İlk olarak, senin taklidini iyi yapmış ve ikinci olarak tam zamanında vardın.
Premièrement, le garçon t'as-il fait bonne impression, et deuxièmement, tu es pile à l'heure.
Arkadaşa ihtiyacı olması, işte bu tam olarak endişelendiğim şey.
Utiliser ses amis, c'est exactement ce que je redoute.
Tam olarak ne hissettiğimi söyledim ve sonunda Luthor ismiyle arama mesafe koydum.
J'ai pu dire ce que j'avais à dire et enfin me distancer du nom Luthor.
Şu ana kadar gördüğümüz her şey tam tersini söylüyor.
Tout ce que l'on a trouvé pour le moment pointe l'exact opposé.
Tam olarak öyle.
Exactement.
Tam üstüne bastın.
Bingo!
Orta Çağ tam bir kargaşa dönemiydi.
Le monde médiéval était tourmenté.
tamam 65623
tamam mı 13610
tamam mi 103
tamamdır 2135
tamara 40
tamam canım 67
tammy 88
tamamen 264
tama 38
tamam o zaman 544
tamam mı 13610
tamam mi 103
tamamdır 2135
tamara 40
tamam canım 67
tammy 88
tamamen 264
tama 38
tamam o zaman 544
tamam olur 25
tamam anladım 45
tamam tatlım 105
tamam efendim 298
tamirci 16
tamam anne 127
tamamıyla 47
tamamlandı 26
tamamı 16
tamam oldu 33
tamam anladım 45
tamam tatlım 105
tamam efendim 298
tamirci 16
tamam anne 127
tamamıyla 47
tamamlandı 26
tamamı 16
tamam oldu 33
tamamiyle 25
tamam öyle olsun 18
tamam baba 89
tamam hayatım 43
tamam dostum 85
tamam tamam 209
tamam patron 67
tamam mıyız 25
tamam o halde 42
tamam da 58
tamam öyle olsun 18
tamam baba 89
tamam hayatım 43
tamam dostum 85
tamam tamam 209
tamam patron 67
tamam mıyız 25
tamam o halde 42
tamam da 58