Tamamen doğru traduction Français
473 traduction parallèle
Hem tekneyle ilgili hikaye de tamamen doğru, anladın?
Et l'histoire du bateau est vraie.
Babamın ölü bir adama hayat verdiği tamamen doğru. Ama, ayrıca inanıyorum ki... bu canavar öyküsü anlatıla anlatıla... basit köylülerin gözünde büyümüş... ve acımasız canavarın hala etrafta gezindiğine inanıyorlar.
Il est vrai que mon père a donné la vie à un mort, mais... je suis convaincu que les histoires de cette créature... ont été rapportées avec une grande exagération... et maintenant, les habitants de ce village croient qu'il a été... le monstre le plus vil à fouler le sol de cette Terre.
ve bunun tamamen doğru davranış biçimi olduğunu düşünürüm.
Et cela semble parfait.
İnsanlarının birisinin arkasından tamamen doğru olan şeyleri söylemeleri gerçekten çok korkunç.
C'est monstrueux de dire ainsi dans le dos des gens toutes leurs vérités.
- Tamamen doğru.
- C'est vrai.
Bu tamamen doğru değil.
Eh bien, ce n'est pas tout à fait vrai.
Tamamen doğru.
Que le diable m'emporte!
Evet bu Clay, tamamen doğru.
- C'est Adolf Adolphe, pas un doute là-dessus!
Bu tamamen doğru olamaz.
Cela ne peut pas être vrai.
Demek beni çizgilerin ve renklerin bir karışımı olarak gören bir ressama poz vermem edepsizlik, ama senin beni öpüp koklaman ve beni süzerek bir saat boyunca yanımda yatman tamamen doğru.
Poser pour un peintre qui ne pense qu'à l'art, c'est indécent. Mais toi, tu peux m'embrasser et me regarder pendant des heures.
- Belki, fakat sen hiç düşünmüyorsun..... ki bu tamamen doğru, çünkü eğer konuşurken çok içersen, biz yapmak için başka şeyler bulacağız.
- Vos propos sont sans queue ni tête, mais si vous avez trop bu pour parler, nous ferons autre chose.
Ama ben şimdi tamamen doğru biriyim. Yasalar beni korudu.
Mais la justice m'a remis dans la bonne voie.
- Tamamen doğru değil.
- Ce n'est pas vrai.
Tamamen doğru.
C'est à peu près ça.
Tamamen doğru olarak güncellenir.
Elle est à jour, exacte.
- Tamamen doğru.
- C'est exact.
Şöhretinizin tamamen doğru olup olmadığını merak ediyorum.
Je me demande si votre réputation est justifiée.
Bu tamamen doğru değil, Cable.
C'est inexact, Cable.
Evet tamamen doğru.
C'est vrai.
Tamamen doğru.
C'est exact.
Tamamen doğru değil!
Pas tout à fait vrai!
Tamamen doğru!
C'est exactement ça!
Tamamen doğru.
Dans l'ensemble.
Bu tamamen doğru değil.
Je ne parierai quand même pas pour toi.
Farz edelim ki inancınız, söylendiği gibi tamamen doğru.
Supposons que votre religion ne vous ait pas totalement trompé.
Tamamen doğru anladığıma emin olmak istiyorum.
Je veux transmettre correctement le message.
Hangi kişi bu fikirlerin tamamen doğru olduğunu söyleyebilir?
Qui peut dire que de tels mots sont la vérité?
Sonuçta bir hayli çaba gösterdim. Tamamen doğru olmasa da.
En effet, ils ont été considerable, quoique pas tout à fait fondés.
Bu hala tamamen doğru bir vuruş.
Ca reste un tir justifié.
Hepsinin tamamen doğru olması dışında.
Sauf que tout est vrai, absolument tout.
Tamamen doğru.
C'est exactement cela.
Önce doğru gitmiyordu, şimdi de tamamen gitmiş.
Ça n'allait pas et maintenant tout s'en va.
Tamamen doğru.
C'est la pure vérité.
Hapishaneye doğru giderken onunla karşılaştık, tamamen yıkılmış bir haldeydi.
Nous allions à la prison, mais il était complètement effondré.
Dick ve Harry'yi kapatıyoruz. Tamamen kapatın. Tüm kazıyı Tom'a kaydırın ve ağaçlara doğru zorlayın.
Nous allons boucher Dick et Harry et pousser Tom jusqu'aux arbres.
- Doğru, değil mi? - Tamamen.
Tout à fait.
Bu doğru size tamamen güveniyorum.
Vous avez toute ma confiance.
Buraya kadar geldik. Tamamen emin olmak için birde Hakone geçidine doğru gidelim.
Puisque nous sommes venus jusqu'ici, poursuivons jusqu'à Hakoné par acquis de conscience.
- Tamamen içine doğru çekiliyoruz.
- Nous allons droit vers elles.
Tamamen sana bağlı. Doğru hamlelerle hızla yükselebilirsin.
Ça ne dépend que de tol.
Tamamen haklısınız, doğru.
Bien sûr que j'ai raison!
Tamamen haklısınız, doğru. Size bir fiske bile vuramazlar.
Ils pourront pas lever le petit doigt contre vous.
- Bu tamamen bir tesadüf olamlı, doğru mu?
C'est une sacrée coïncidence, non?
Tamamen böyle denir, doğru.
C'est le terme exact.
Bu kurumun bir üyesi olarak... ben, tabii ki nihai kararın doğru olacağına tamamen inanıyorum.
Etant membre de cette assemblée j'ai une absolue confiance en la sagesse de leur décision finale.
Astronomi anlayışları tamamen formaldi,... amaçları takvimlerini doğru planlamaktı.
leur idée de l'astronomie était purement formel, une question de maintenir leurs calendriers correcte.
Eğer bu sistem tasarladığım gibi çalışırsa... tamamen düz bir şekilde düşüp duracak ve sağa doğru yarım dönüş yapacaksınız.
Si l'appareil fonctionne bien, vous tomberez tout droit, avec, ensuite, un demi-tour à droite.
- Tamamen doğru.
Oui, absolument.
Doğru! Futbolu tamamen unuttum. Seni yalancı!
- C'est vrai, j'ai oublié le football.
Doğru.Şimdi tamamen tetikte.
Passez tout au peigne fin.
Doğru, Talarianlıları tamamen anlamıyorum....... ama sen bir Talarianlı değilsin.
C'est vrai, je n'ai pas une bonne connaissance des Talariens. Mais vous n'êtes pas un Talarien.
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğruymuş 64
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru söylüyor 187
doğru mu söylüyorsun 24
doğru mu anladım 18
doğruyu söyle 121
doğru değil 421
doğru söylüyorum 192
doğru diyorsun 34
doğruyu söylemek gerekirse 116
doğru değil mi 315
doğrusu bu 47
doğru mu söylüyorsun 24
doğru mu anladım 18
doğruyu söyle 121
doğru değil 421
doğru söylüyorum 192
doğru diyorsun 34
doğruyu söylemek gerekirse 116
doğru değil mi 315
doğrusu bu 47