Umarım değildir traduction Français
1,560 traduction parallèle
Umarım değildir, yoksa başım belada demektir.
Pourvu que non, je serais mal.
Umarım değildir.
Je l'espère bien.
- Umarım değildir.
- J'espère pas.
- Umarım değildir.
- J'espère bien.
Umarım değildir.
Bien, je ne l'espère pas.
Umarım değildir.
J'espère que non.
Umarım sadece kafamda değildir.
J'espère que ce n'est pas que dans ma tête.
Ama umarım önemli bir yeri değildir.
Mais, avec un peu de chance, rien d'important.
- Umarım ciddi değildir.
- C'est pas sérieux? - Pourquoi?
Umarım soğanlar için değildir.
Pas d'oignons.
Orası aydınlık değildir umarım.
Ce n'est pas trop éclairé?
Umarım zehirli değildir.
Et n'y mettez pas de poison.
Umarım şişko değildir.
J'espère que c'est pas une dondon.
Yani, umarım öyle değildir.
J'espère que non.
Ve umarım dün gece çantanda olan balya çalıntı değildir, öyle değil mi?
Et j'espère que tu n'as pas volé la brique hier soir dans ton sac.
Umarım bunun için çok geç değildir.
J'espère... qu'il n'est pas trop tard.
- Umarım aklından geçen pasadena'da seks yok kuralını bozmak değildir.
Tu ne vas pas enfreindre la loi antisexe locale?
Umarım bu senin baban değildir.
J'espêre que c'est pas ton père.
Buralarda konuşulanlar umarım fosteptik tankımızla sınırlı değildir.
La fosse septique est LE sujet de discussion dans le coin.
O hüzünlü soytarı tablolarından değildir umarım, onlardan nefret ederim de.
J'espère que c'est pas un tableau de clown triste, je trouve ça hideux.
Bir pastil aldım. Umarım önemli değildir.
J'ai pris un savon, j'espère que ça vous dérange pas.
Umarım öyle değildir.
J'espère que non.
Umarım sorun değildir.
J'espère que cela ne vous dérange pas.
Umarım hayvanlarla ilişkiye girmek suç değildir çünkü şu karı tam bir domuz. Şuna baksana, dostum.
J'espère que la zoophilie est légale à Amsterdam parce que c'est une vraie cochonne, cette meuf.
Umarım, bu sadece hayal değildir.
Vivons une centaine de vies dans cet instant d'amour.
Bu bu yüz, bu güzellik umarım düş değildir.
Ce... Ce visage... cette beauté... j'espère que ce n'est pas une illusion.
Umarım alıcılar senin gibi değildir onlar resimleri beğenirler.
J'espère qu'ils sont pas tous comme toi, ici, amateurs de jolis tableaux de petits chiens.
Umarım Nick'in zamanında değildir?
J'espère que ce n'est pas "Juste à temps"?
Umarım çok geç değildir.
J'espère que ce n'est pas trop tard.
Tabldot değildir umarım.
Pas le plat du jour, j'espère.
Gözbebeklerinin geç uyum sağlaması umarım morfinden değildir.
Les pupilles ont du mal à s'adapter... C'est pas dû à la morphine, j'espère.
- Veba yüzünden değildir umarım.
J'imagine qu'elles sont pas mortes de la peste.
Umarım yine orkide değildir. Onlar çok pahalı.
J'espère que ce n'est pas encore une de ces orchidées hors de prix!
Umarım tiyatro hayaletli değildir.
J'espère juste que le théâtre n'est pas hanté
- Umarım soğuk değildir.
J'espère que ce n'est pas froid.
Tanrım, umarım öyle değildir.
J'espère que non.
Umarım o benim diş fırçam değildir.
Tu ferais bien de ne pas utiliser ma brosse à dents.
Umarım kısa zaman içinde değildir!
Mais en espérant que ça n'arrive pas trop vite.
Umarım orada değildir.
J'espère qu'elle n'est pas là.
- Irkçılıkla ilgili değildir umarım.
Tu sais pourquoi House pense que je suis un drogué?
- Umarım önemli değildir.
- J'espère que ça ne te dérange pas.
Ve hepimizin iyiliği için, umarım bu gerçek değildir.
Et pour notre bien à tous, j'espère que ce n'est pas réel.
Ciddi birşey değildir, umarım.
Rien de sérieux j'éspère.
Umarım benim söylediğim bir şey yüzünden değildir.
J'espère que ce n'est pas de ma faute.
Aşık kavgası değildir umarım aranızdaki?
Vous n'avez pas une dispute d'amoureux?
Umarım senin için çok rahatsız edici bir durum değildir.
J'espère que ce n'est pas trop délicat pour toi.
Uğurlama partine biraz erken geldim, umarım sorun değildir senin için.
J'espère que tu ne m'en veux pas. Je suis en avance pour ta fête de départ.
Umarım adresini bulmuş olmam sorun değildir. Emlakçıdan aldım.
J'espère que vous ne m'en voulez pas de vous pister, j'ai eu votre adresse par le promoteur.
Umarım, cidden tavuk değildir.
- Ne me dis pas que c'est des couleuvres.
Umarım, artık çok geç değildir.
J'espère qu'il n'est pas trop tard.
Umarım çok pahalı değildir.
Pas trop cher, j'espère.