Umarım öyle değildir traduction Français
79 traduction parallèle
Ama umarım öyle değildir.
Mais j'espère que ce n'est pas le cas.
Doğru mu? Umarım öyle değildir efendim. Tabi eğer ilanıma cevap veren şeytan değilse.
Non sauf si le diable répond à mon annonce.
Umarım öyle değildir.
Je prie pour que ce ne soit pas le cas.
Umarım öyle değildir.
J'espère que non.
Umarım öyle değildir.
Je n'espère pas.
Hayır, umarım öyle değildir.
Il n'y en a plus. Bon, enfin, j'espère.
Umarım öyle değildir, yoksa Kraliçe falan olamam!
J'espère foutre bien que non ou je ne serais plus Reine!
Umarım öyle değildir.
- J'espère que non.
Bunu söyleyeceğini biliyordum. Umarım öyle değildir.
Je savais que tu allais dire ça.
- Umarım öyle değildir.
- J'espère pas.
Umarım öyle değildir çünkü becerilerini test etmek niyetindeyim.
J'espère que non. Je compte bien les mettre à l'épreuve.
Umarım öyle değildir.
Je n'espere pas
Umarım öyle değildir efendim. Az önce orada saçımı kestirdim.
Non, je me suis fait couper les cheveux.
Tanrım, umarım öyle değildir.
J'espère que non.
Umarım öyle değildir, yemek randevumuz var.
Non, je déjeune avec lui.
Hatırın için umarım öyle değildir.
Je l'espère pour votre bien.
Onun iyiliği için, umarım öyle değildir.
Pour son bien, j'espère que non.
Umarım öyle değildir.
J'espère que tu as tort.
- Tanrım, umarım öyle değildir.
- Bon sang, j'espère que non.
Umarım öyle değildir.
J'espère vraiment que c'est faux.
Umarım öyle değildir.
J'espère vraiment que non.
- Yanlış yerden mi döndük? - Umarım öyle değildir.
- On s'est gourrés de chemin?
Umarım öyle değildir.
J'espère pas.
- Umarım öyle değildir.
J'espère que non.
- Zaten umarım öyle değildir.
- En tout cas, j'espère que non.
Umarım öyle değildir, çünkü ben gitmiyorum.
J'espère que non, vu que c'est pas le cas.
Umarım öyle değildir.
J'espère certainement que non.
Umarım öyle değildir, ama, Adam, Nora'yı götürmesine izin verir miydin?
Je n'espère pas. Mais, Adam, tu le laisserai conduire avec Nora?
Umarım öyle değildir.
Mon Dieu, j'espère que non.
Umarım öyle değildir.
N'espérez pas.
Umarım öyle değildir çünkü artık aranızdan biriyim.
Et bien, Je n'espère pas, parce que j'en fait partie maintenant.
Umarım öyle değildir.
Dieu, je ne l'espère pas.
Umarım öyle değildir.
Dieu, j'espère que non.
Umarım öyle değildir.
J'imagine que non.
Umarım öyle değildir.
J'espère qu'il a fait tout ses vaccins.
Umarım öyle değildir.
Je ne l'espère pas.
Tanrım, umarım öyle değildir.
Oh mon Dieu, j'espère que non...
- Umarım öyle değildir.
- J'espère que non.
- Umarım öyle değildir.
- Non.
Umarım öyle değildir.
J'espère bien que non.
- Tanrım, umarım öyle değildir.
J'espère que non.
- Öyle mi? Umarım doktorun da ilk ameliyatı değildir.
J'espère que c'est pas la première du chirurgien.
Yani, umarım öyle değildir.
J'espère que non.
Ve umarım dün gece çantanda olan balya çalıntı değildir, öyle değil mi?
Et j'espère que tu n'as pas volé la brique hier soir dans ton sac.
Su yatağı değildir umarım, öyle mi?
C'est pas un matelas à eau, n'est-ce pas?
Umarım genetik değildir. Aslına bakarsan, öyle.
- C'est pas héréditaire?
Bence... Umarım değildir çünkü Sen konuşurken, tükürüğün benim dudağıma geldi, yani... öyle mi?
- J'espère que non, car en parlant, tu m'as craché dans le visage.
Umarım, annesinin hatırına öyle değildir.
J'espère que non, pour le salut de sa mère.
Umarım öyle değildir.
Mais non.
Umarım bu sizin için kötü bir zaman değildir, çünkü benim için öyle.
J'espère que ce n'est pas un mauvais moment pour vous car c'en est un pour moi.
Umarım sizinle evlenme sebebi maddi çıkar değildir ancak öyle olmayan bir erkek size hak ettiğiniz değeri gösterecektir.
J'espère qu'il vous épouserait sans votre fortune. Ce serait un homme qui vous aime sincèrement.