English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Y ] / Ya o

Ya o traduction Français

17,351 traduction parallèle
Hayır, seçim yap. Ya o ya ben!
Tu as le choix, c'est lui ou moi.
Ya o ya ben!
lui ou moi?
Peki ya o kapanmayan kapıdan girip, Merdivenlerden yukarı çıkarken? O zaman mutfakta olan birini görebilirsiniz sanırım.
Et en entrant par les portes ouvertes puis par l'escalier, puisque la cuisine est au même niveau?
- Peki ya o insanlar hasta olsaydı?
Je tiendrai pas.
Ya o da bir yerlerde, Sanjay'in duvarındaki çocuklar gibi hayatı için mücadele veriyorsa?
Et s'il était dehors, quelque part, comme les enfants sur le mur de Sanjay, se battant pour sa vie?
Peki ya o bilgisayar kampına gittiğin yaz?
Rien? Et qu'en est il de cet été passé en camps à thème informatique?
Ya o?
Et lui?
Ya o kapı zaten varsa?
Et si ce portail existait déjà?
- Peki ya o kadın yalan söylüyorsa? Anlayabiliyor musun?
Si elle mentait, vous comprenez?
- Ya o, ya sen.
C'est lui ou toi.
O zaman soru şu ki yalancıya ne yapmalı.
Donc, la question, c'est... Qu'est-ce qu'on fait du sale petit menteur?
O zaman tanrıya nasıl yakınlaşıyorsunuz?
Alors comment est-ce que vous vous rapprochez de Dieu?
Artık bunu yapmanıza gerek kalmadığına inanıyorum o gemiye biniyorsunuz, gemi Londra'ya dönüyor ondan sonra, "Wapping" e geçiyorsunuz.
Si je pense que vous ne m'êtes plus d'aucune utilité, vous irez sur ce bateau, qui retourne à Londres, et après ça, vous serez pendue à Wapping.
Eğer bir adam her gün ölümle karşı karşıya gelmeye hazır olursa... Bununla yüz yüzeyken işlevini yerine getirirse o adamın başka ne yapabileceğini söyleyen olmaz. Ve böyle bir adamın sınırları belirsizdir.
Et si un homme est capable de se confronter quotidiennement à la mort, capable de réagir face à la mort, alors il est capable de tout, et un homme dont on ne connait pas les limites est un homme presqu'impossible à vaincre.
Er ya da geç o gün gelecek hislerimiz ne olursa olsun dünya bizden...
Tôt ou tard, viendra le jour où quels que soient nos sentiments le monde entier verra que nous...
Nassau'ya varışımız olarak belirlenen tarih, kabaca 2 hafta sonrasına ve o gün geldiğinde adanın önümüzdeki onlarca yıl süresince geleceğini belirleyecek karar saatler içerisinde verilecek.
Nous connaissons la date de notre arrivée à Nassau, Approximativement dans deux semaines, et quand nous arriverons, des décisions seront faites qui détermineront le futur de l'île pour les années à venir.
Tuğamiral ya korsanların anında afları kabul etmesini ya da Nassau'nun o an düşman bölge ilan edileceği konusunda son derece kararlı.
Le contre-amiral Chamberlain est résolu que l'un ou l'autre pirates prennent le pardon immédiatement ou Nassau sera considérée comme un territoire hostile.
O zaman bunu ileriye taşıyalım. Senin ya da benim dünyamdan hakkında ne diyeceklerini umursamaksızın.
Donc laissez nous allez de l'avant, malgré ce que tout le monde, que ce soit de votre monde ou de la miens, puisse dire de toi.
Ve Kaptan Flint ya da Bay Silver diğerini kötü adam olarak görürse ya da daha kötüsü bizi görürse o zaman her şeyi kaybettik demektir.
Et si le Capitaine Flint, ou Mr.Silver voient l'autres comme vilain... ou pire... C'est nous... alors tout est perdu.
Bugün o seslerin en yıkıcılarından birinin sesini kesme zamanı ve Nassau'ya uygarlığın geri dönmesi için gerekli bir adım.
Aujourd'hui, nous réduisons au silence un des pires perturbateurs et nous nous rapprochons du retour de la civilisation.
İçeri ilk sen girdin şüpheli ile karşı karşıya kaldın ve silahını sana çevirdiğinde adamı göğsünden vurdun o da karşılık olarak seni yeleğinden vurdu.
Il me manque déjà. T'ai-je menti? Mais cela veut juste dire que c'est entièrement sur moi.
Sanırım o rafta sen ya da ben de olabilirdik ama senin seçimin ilhâm vericiydi.
Toi ou moi pourrions trôner sur cette étagère, mais tu as fait le bon choix.
Havada göremezsin ama o ıslaklığı hissedersin ya hani.
On ne voit pas, mais on peut sentir l'humidité.
O ilacı çabucak onayladıkları için Tanrı'ya şükürler olsun.
Je remercie Dieu qu'ils aient mis en vente ce médicament.
Bugün yaptığın o konuşma var ya? 20 yıIdır kafamın içindeydi.
Le discours que j'aurais fait, ça fait 20 ans que je l'écris dans ma tête.
Diyelim bir teröristsiniz, ya da o uçağa alınmaması gereken biri. - Hangi kapıdan geçersiniz?
- Si vous êtes un terroriste ou personne non autorisée à prendre l'avion, quelle file d'attente allez-vous choisir?
Benimle karşı karşıya geldikten sonra o kadar da güçlü görünemeyeceksin.
- Tu seras beaucoup moins forte après un face-à-face avec moi.
Programımdaki o tuhaf gezintiler var ya? Kadın hakları temsilcileri, feminist gruplar, kadın CEO'lar. Konuşabildiğim kadarıyla konuşup üyelerini halka ilişkiler komiteme bağış yapmaya zorlamaları için ikna ettim.
- Ces mystérieuses excursions que j'ai effectuées... groupes représentant des femmes, organisations féministes, patronat féminin... je les ai convaincues d'encourager leurs troupes à faire des dons à mon comité d'action politique.
New York'lu bir adli tabip olabilirsiniz... Doktor Chester gibi, kimse tarafından tanınmayan, ya da O.J. Simpson davasında uzman bir tanıksınız, ne fark eder.
Qu'on soit un légiste de New York comme le Dr Chester, que personne ne reconnaît dans la rue, ou un expert qui témoigne pour OJ Simpson.
Kanı siyahtan kırmızıya dönüşebilen tek bir şey olabilir. O da çamur doğumludan insana dönüşebilen bir şeydir.
Il n'y a qu'une chose qui puisse faire virer le sang de noir à rouge, qui peux passer de bête a humain.
- O şerefsiz amcama bunu anlatmayacaktım ya.
J'aurais pas dû lui parler de mon connard d'oncle.
Onaylamayabilir ya da anlamayabilirsin ama o zaman için mantıklı gelmişti.
Tu peux ne pas les approuver ou les comprendre, mais ils avaient un sens pour moi à l'époque.
O Ray'e destek oluyor, teyzesi de Leila'ya destek oluyor.
Leila, quel que soit son nom, et elle l'a confirmé. Sa tante l'a appuyée.
Savage, ya da o zamanlar bilinen adıyla Hath-Set ilişkinizi öğrenip, öfke dolu bir kıskançlık tarafından ele geçirilmişti.
Savage, ou Hath-Set comme on l'appelais à l'époque, a découvert votre relation et a été consumé par la jalousie.
Tulane'deki o olay var ya?
Tout ce truc à Tulane?
Ya kızları o yüzden hayatta tuttuysa?
Et s'il gardait les filles en vie pour ça?
Rosa, Junot Díaz'ı çok seviyor, ben de uzun zamandır o adamın ya da kadının yazdığı bir kitabı okumak istiyorum.
Rosa adore Junot Diaz, et j'ai, depuis longtemps, vraiment envie de lire quelque chose de lui ou d'elle.
O büyük ihtimal yorgun ya da açtır. Ya da ben en iyi arkadaşıyla bu kadar çok vakit geçirdiğim için kıskanıyordur.
Il est probablement juste fatigué ou affamé, ou jaloux que je passe tant de temps avec son meilleur ami.
Ama öldürmek istemiyorsan ya da öldüremiyorsan o hâlde onlardan uzaklaşman gerekir.
Si on ne veut plus tuer... ou si on en est incapable, on doit s'éloigner des siens.
O zaman cuma'ya kadar buradasın?
Tu es là jusqu'à vendredi?
Will bisikletten düşüp parmağını kırmıştı ya? O zaman da böyle sesler çıkarmıştı.
Quand Will s'est cassé le doigt en tombant de vélo, il faisait des bruits dans ce genre.
Ama o anda sanki yalnızdın ya da sana öyle geliyordu. Ve kendin olabilmiştin.
Mais à cet instant-là, on aurait dit que tu étais seule, ou tu croyais l'être, et tu pouvais enfin être toi-même.
- Hayır o değil. Evindeki ya da arabasındaki telefondan cevap yok.
Pas de réponse chez lui, ni dans sa voiture.
O zaman, Bizi ara ya da faks gönder Çünkü buradakiler bu kadın hakkında bilgi sahibi değiller.
Appelle-nous ou faxe-nous quelque chose, car ici, c'est une parfaite inconnue.
onun gazabında kurtulduktan sonra ya da ona korku veren her ne ise kin veya nefret de olabilir, neden o kadın, iki defa kişisel olarak onu Oklahoma'da ziyarete gitti?
et je vous demande pourquoi, une fois libérée de son emprise, ou de tout ce qui pouvait l'effrayer, la dégoûter, la repousser, pourquoi a-t-elle, par deux fois, accepté de le voir à Tulsa, dans l'Oklahoma?
Neden o sabah, ofisteki toplantıya katılmayan tek kişi bendim?
Pourquoi étais-je le seul hors du bureau en réunion ce matin là?
Bir de o havası yok mu. Siktir, doğru ya sen de bilirsin.
Et tout cet air là-bas... merde, vous le savez.
O sözler Tanrı'ya ait değil.
Ces mots ne viennent pas de Dieu.
O dövmenin üstüne Josh başka bir şey yapsa ya?
Pourquoi tu ne demandes pas à Josh de recouvrir ton tatouage avec un autre?
Ya Doktor Wray'a o güzel poster çocuğunun patolojik bir yalancı olduğunu söylerim.
Ou je dirais au Dr. Wray que sa brillante affiche millennial de jeune adulte n'est qu'une menteuse compulsive.
- İşin acı kısmı da o ya. - Yapma ya!
- C'est là que ça fait mal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]