Yazdın mı traduction Français
2,941 traduction parallèle
Ekim'i yazdın mı?
Tu as fait octobre?
- Oraya yazdın mı?
- Vous avez bien tout écrit?
Winston, ördekler kısmını yazdın mı?
Winston, c'est toi qui as écrit la partie sur les canards?
İzlemiş olabileceğim bir şey yazdın mı?
J'ai peut-être déjà vu votre travail!
Yazdığın etikette Bay Patsourakas yazıyor fakat idrar örneğinde östrojene rastlandı.
Il est écrit "M. Pasourakas" sur l'étiquette, mais il y a des traces d'œstrogènes.
Bir basın açıklaması yazdım.
J'ai rédigé un communiqué de presse.
Bir mahkuma mı yazdın?
- T'as écrit à un prisonnier?
Çünkü bunu yazdığında, bay Dale şikâyet ettiği duvarın altında gömülüydü.
Quand M. Dale a écrit ce mail, il était enterré sous le mur dont il se plaignait.
Anlamadığım, arayıp şikâyet etmek yerine, niye bay Dale'in evine gidip e-posta yazdınız?
Je ne comprends pas pourquoi vous êtes retournés chez Dale pour écrire ce mail au lieu d'appeler et porter plainte.
Avukattan aldığımız şu evraklar - -... yazdığına göre adamın adı Steven Hirschbaum.
Ces papiers qu'on a pris chez l'avocat... Ils sont destinés à un certain Steven Hirschbaum.
Blair'in bizim hakkımızda ne yazdığını gördün mü?
Tu as vu ce que Blair a écrit sur nous?
Kendine yazdığın şeylerden seni tanımalıydım.
J'aurais dû reconnaître cet autodénigrement acéré.
"Upper East Side'daki kimsenin hiç ama hiç gitmeyeceği yer" yazdım,... ve bu lokanta çıktı.
J'ai tapé "endroit où personne de l'Upper East Side n'irait, jamais", et ce restaurant est apparu.
Peki, tamam, benim için yazdığın şarkıdan nefret ediyorum.
- Je hais la chanson que tu m'as écrite.
Çok fazla "Kutlu" kullanmışsınız! Tekrar tekrar aynı olumlu şeylerin yazdığı benzer kartlardan bıkmadınız mı?
Les gens n'en ont pas assez de ces cartes, des mêmes messages positifs, à chaque fois?
Mark'ın Rusça sınıfı için yazdığım ödev bu.
C'est un de mes devoirs du cours de Mark.
Daha şimdi size çek yazdım ama tabii, siz işinize bakın. - Ne?
Je viens de vous donner un chèque, mais, non, faites vos trucs.
Jill'in bana yazdığını söylediğim mektup bu.
Jill m'a écrit cette lettre. Je sais.
O edepsiz mektubu niye beni yazdın?
- Pourquoi tu m'as écrit cette lettre?
Kitabımın kapağına Pawnee'de doğduğumu yazdım.
J'ai écrit sur la couverture que je suis née à Pawnee.
- Ve gidip gitarımı alıp yılbaşı için yazdığım rock'n roll şarkılarını söylerim.
- Et je vais chanter une chanson rock que j'ai écrite sur Noël.
Hadi ama Cayman hesabımdan Lydia'ya yazdığım o çeki Victoria'nın öğrenmesinin tek yolu vardı o da senden öğrenmesiydi.
Oh, allez. Il n'y a qu'un seul moyen pour que Victoria ait su à propos du chèque que j'ai fait à Lydia sur le compte Cayman, et c'est toi.
Bilmesem siz çocukların,.. ... gelecek Marilyn Milner romanını yazdığınızı söylerdim.
Si je m'y connaissais un peu plus, je dirais que c'est vous qui écriviez le prochain livre de Marilyn Milner.
Bu yüzden Bay Park'ın bana ve kardeşime neler yaptığını buraya yazdım.
Alors j'ai tout écrit ici. Quand M. Park Bo Hyeon nous a fait ces choses à mon petit frère et moi.
Umarım kitabımızı senin odanda yazdırmamıza aldırmazsın, Lis.
J'espère que ça ne te dérange pas que nous imprimions notre livre ici, Lisa.
"Yazdınız mı?"
C'est bien noté?
Kodu çözersek kurbanımızın bu notu yazdığında nerede olduğunu bulabiliriz.
Si on décrypte ça, on pourra savoir où notre victime était quand il a écrit les modalités de son rendez-vous.
Konuşmamı yazdım, Hatta yarısını ezberledim bile.
Mon discours est déjà écrit et à moitié mémorisé.
Biliyor musunuz, sizin hakkınızda bir şiir yazdım.
Tu sais, j'écrivais un poème sur toi.
Bay Devore'a bulaşmayın, yoksa sizi küçük bir böcek gibi ezer. " yazdığına eminim.
"N'asticotez pas M. Devore ou il vous écrasera comme un insecte."
- Yıllardır yazdığım en iyi şey olduğunu.
Que je n'avais rien fait de mieux, dernièrement.
Bu, Bay Shaw'ın tüm dolandırıcılıklarını ayrıntılı olarak eliyle yazdığı not defteri.
Voici les notes écrites à la main de M. Shaw sur ses pratiques frauduleuses.
Son aylarını herkese yazarak geçirdi kuzenler, ortaklar, adını duymadığım insanlar. Yapmak istediği ama yapamadığı şeyleri yaptığı, yapmayı istemediği şeyleri yazdı.
Il a passé ses derniers mois à écrire à des cousins, des associés dont j'ignorais l'existence, tout ce qu'il regrettait de n'avoir pas fait et tout ce qu'il regrettait d'avoir fait.
Yozlaşma, şiddet ve çöküş hakkında yazdım ki günlük hayatımızda yaşanmasını beklediğimiz şeyler.
Sur la corruption, la violence, la décadence devenues monnaie courante dans notre vie quotidienne.
Yazdığımız her satırın bir yansıması vardır.
- OK, et? Pour chaque ligne écrite, il y a des conséquences.
Korku filmi yazdınız mı hiç? Mesela Saw filmi gibi.
Vous faites des films d'horreur, genre Saw?
- O yazdığın kız bu muydu? - Evet.
C'est elle pour qui t'as écrit et dont tu m'as parlé?
Hayır, lütfen mektubunda başka ne yazdığını anlat.
Voyons. Dites-m'en plus sur ce qu'il disait dans sa lettre.
Son hit parçan "I'm gonna rock you in your mouth", onun için mi yazdın?
Votre dernier tube, "l'm gonna rock you in your mouth", vous l'avez écrit à propos d'elle.
Aslında kamu avukatı olduğunuz için sizi aradığını ama davayı almadığınızı yazdım.
Non, ce qu'on a publié, c'est qu'elle a pu se rapprocher d'un avocat qui a refusé d'assurer sa défense.
Sana iki defa yazdım ama sen cevap vermedin.
Je t'ai envoyé deux textos. Mais tu n'as pas répondu.
- Aslında annem için yazdım. - Şanslı kadın.
Je l'ai écrit pour ma mère.
Dün gece size teşekkür mahiyetinde bir şiir yazdım. Benim için yaptıklarınızdan dolayı.
Cette nuit, j'ai écrit un poème pour vous remercier de l'aide que vous m'avez apportée.
Yazdığın zamanlarda mı?
Quand tu écris.
Eğer gazete yazdıklarından birini yayınlarsa yarın gel, sana ben ısmarlayacağım.
S'ils vous publient vraiment, revenez demain, ce sera ma tournée.
Longfellow hakkında yazdığım eleştiriyi yayınlamamakla beraber yerine, bu üçüncü sınıf şiiri yayınladın!
Vous refusez ma critique de Longfellow, et vous publiez son poème affligeant!
Şimdi ağzını aç. Bana mektuplarında yazdıklarını gözünün önüne getir.
Maintenant, ouvre ta bouche... imagine ce que tu m'as écrit dans tes lettres.
Dikkatlice okursan mektubu bir ebeveynin yazdığını anlarsın sanırım.
La lettre est très claire. Elle est d'un parent qui l'adresse à son enfant.
Bütün hikayeyi burada, Elysium'da mı yazdınız?
Et vous l'avez entièrement écrit à l'Élysée?
Aslen yazdığım şeyin tek bir eleştirisi bile olmadı.
Il n'y a pas une seule critique consacrée à ce que j'ai écrit.
Her neyse, seni çağırdım çünkü senin kitaba yazdığın tanıtım yazısını okuma fırsatı buldum.
Enfin bref, je vous ai appelée ici parce que j'ai eu la chance de lire votre article.