Yer yok traduction Français
3,514 traduction parallèle
Fakat gidecek başka bir yer yok.
Je sais! Mais il n'y a pas d'autres endroits où aller.
"Keşke" ye yer yok.
C'est genre, okay, il n'y a pas de "si".
Düğünde dramaya yer yok,...
Pas de drame au mariage.
Dışarıya bıraksana. Dışarıda yer yok ki.
- Vous avez vu ces idiots d'éboueurs?
Bu odada ne senin ne benim ne de eşyaların için yeterince yer yok.
Il y a pas assez de place ici pour toi, moi et ton bazar.
Ruhunda biraz maceraya yer yok mu?
N'as tu aucune aventure en tête?
Önümüzdeki 45 dakika boyunca bu toplantı haricinde bulunacağımız daha önemli bir yer yok.
Nous n'avons nulle part où aller dans 45 prochaines minutes à part ici, à cette réunion.
Gitmen gereken başka bir yer yok mu senin?
Tu n'as pas un autre endroit où aller?
Sanırım bu günlerde modern kadına yer yok.
Fais avec. - Je comprend, être président, ce n'est pas fait pour une femme.
Kadının elini uzatmadığı yer yok.
C'est une vraie fouineuse.
Oturacak yer yok, kontrol yok.
Non. Pas de... sièges, pas de contôles.
Biz çok farklı insanlarız, ve aramızdakinin gideceği başka bir yer yok.
Nous sommes des personnes très différentes, et ce n'est pas comme si on pouvait aller ailleurs.
Ama önce uğraman gereken bir yer yok mu?
Mais ne dois-tu pas faire un arrêt avant?
Hiç yer yok ki.
Y a pas la moindre place.
Bir yer değiştirme okuyorum, ama belirli bir yer yok.
Je lis un déplacement, mais il n'y a pas de marqueurs temporels
Hayır Bill, Bolivia'da "Crawford" diye bir yer yok.
- C'est pas dit. Non, Bill, il n'y a pas de "Crawford" en Bolivie.
Hayır. Artık hoşnutsuzluğa yer yok.
Ne sois pas si amère.
Bana bu demiryolunda yer yok.
Pas de place pour moi sur ce chemin de fer.
Nate ile uğraşamam... Bu işte hataya yer yok.
Je ne peux pas laisser Nate - - il n'y a pas de marge d'erreur sur ce coup.
- Gideceğin bir yer yok mu senin?
N'as-tu nulle part où tu devrais être? Non.
- Onları koyacak başka yer yok!
Il n'y a pas d'autre endroit pour les contenir!
Freud, boş sözlere yer yok, dememiş miydi?
Freud ne disait pas qu'il n'y avait pas de propos sans sens?
Bu okulda Glee kulübünün prova edebileceği hiçbir yer yok mu diyorsunuz?
En clair, il n'y a aucune salle où la chorale puisse répéter?
İskele tarafına 20 derece dön. Çok fazla yer yok orada.
Tournant 20 degrés.
Burada neden Steven için bir yer yok?
Pourquoi il n'y a pas de siège pour Steven?
- Yer yok mu?
Pas de chambre?
Öyleyse başka yerden çıkalım. Başka bir yer yok.
Allons nous promener ailleurs alors.
İkinciye yer yok, biliyorsun.
Il peut y en avoir qu'un, tu le sais.
Onlarla yalnızca birkaç aydır çalışıyorum ama inan bana ellerinin uzanmadığı yer yok.
Tu sais, j'ai seulement été avec eux quelques mois, mais je peux te dire, qu'ils ont leurs mains un peu partout.
Acımasızlara yer yok.
Les méchants n'y ont pas leur place.
Gidecek bir yer yok.
Et il n'y a nulle part où aller.
Jedi'lar için gittiğimiz yerden daha kutsal bir yer yok.
L'endroit où nous allons est sacré pour les Jedi.
Kaçacak hiçbir yer yok.
Il n'y nulle part où aller.
Burada güvenli bir yer yok.
Il n'y a aucun endroit sûr.
Kaçacak hiçbir yer yok.
Il n'y a nulle part où aller.
Yani birileri kendi isteğiyle ayrılana kadar kurulda sana yer yok ve Nolcorp anlaşması en alt sınırımızı % 30'a yükseltince bunun yakın zamanda olacağını sanmıyorum.
Ce qui signifie qu'il n'y a pas de place pour toi au conseil sauf si quelqu'un laisse sa place volontairement, et je ne crois pas que ça va arriver de sitôt, sachant que l'accord avec Nolcorp vient d'augmenter notre résultat net de 30 %.
Biliyorsun, Avrupa'da 6 yaşındaki bir çocuğa yer yok.
Il n'y a pas d'endroit en Europe pour un enfant de 6 ans.
Gitmen gereken bir yer yok muydu?
Tu as quelque part où aller, n'est-ce pas?
Böyle bir şey içinde yer almak için hiçbir nedenimiz yok.
On n'aurait pas eu de raison de participer à une telle chose.
Gerçekten de Zeta-Tüneli'ni burada koyacak yer bile yok.
À peine assez pour un Zeta tube là dedans.
Şu anda ailemin evinin önünde park edecek yer bile yok.
Il n'y a plus de places pour se garer devant la maison de mes parents maintenant.
- Önemi yok, sanırım, çünkü Alice Stewart'ı burada tutacaksan muhtemelen dava açılacak, bu gazetelerde yer alacak, ve sen seçimleri kaybedeceksin.
Enfin bon, j'imagine que, si tu gardes Alice Stewart ici, tu seras probablement poursuivi, et cela sera dans les journaux, puis, tu perdras l'élection.
Sana yer ayarlayıp, seçmelere katılmana yardımcı olacak birini tanıyor musun? Yok. Birini tanımaya ihtiyaç olmadığını bilecek kadar bilgiye sahibim.
oh non. tu sais, j'veux dire, j'en sais assez pour savoir que tu n'as pas vraiment besoin de connaître quelqu'un. tu vois?
E-mail yer imin yok mu?
T'as pas tes mails dans tes favoris?
Yok, biz yer falan değiştirmeyiz.
Non, on ne... on ne change pas.
Başka bir yer aramanıza gerek yok.
C'est pas la peine de chercher ailleurs.
Yer tutan yok.
On garde pas les places.
Boş yer falan yok mu?
Pas d'ouvertures du tout?
Neyse işte, Rektör Siebert'ı arayıp bir yer için tartışmaya gerek yok dedim.
Enfin bref, j'ai appelé Siebert ( président de l'université ) et je lui ai dit que cela ne valait pas le coup de se battre pour cette place, alors tu peux la garder, et je me garerai dans le bâtiment de l'autre côté de la rue.
Nobel Ödülü yok fakat... ölümün bir trajedi çünkü dünyayı daha iyi bir yer yapıyordun.
Pas le Prix Nobel, mais votre mort est une tragédie parce que vous alliez faire du monde un meilleur endroit.
- Doğru yer doğru- - ne? - Hiçbir fikrim yok.
- J'en ai aucune idée.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65