English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Y ] / Yı ara

Yı ara traduction Français

1,734 traduction parallèle
Sen de Garcia'yı ara. Bu isimlerin sabıka kayıtlarına baksın.
Appelez Garcia pendant ce temps, demandez-lui de vérifier les casiers.
Randevunu veya, ne istiyorsan onu ayarldıktan sonra, Rita'yı ara.
Une fois que tu auras ton rencard ou quoi que ce soit, appelle Rita.
- Garcia'yı ara, göndereni araştırsın. İşin bitince gel, Reid bize bir şey bulmuş.
Demande à Garcia de retrouver la piste, Reid a quelque chose pour nous.
Arama ve Kurtarma'yı ara.
Envoyez l'équipe de sauvetage.
Hayatım, bence tamiratçıyı ara.
Je pense que tu devrais appeler l'entrepreneur.
Kolombiyalıyı ara.
Appelle moi le colombien!
Ira'yı ara.
Appelle Ira.
Dinleyin, dördümüz, bir ara takılmalıyız.
Et écoutez... Tous les quatre, on doit sortir ensemble.
Pekala, git ara onu.
Vas-y. Appelle-le.
Bu arada Becca'yı bir ara dondurma yemeğe falan götürebilir miyim?
Je pourrais emmener Becca manger une glace?
Bir ara buluşmalıyız.
- Oh, non, Shawn, pour moi. On devrait garder le contact.
Tanrı aşkına sadece ara onları!
Vous m'avez eu, et il y a des témoins. Mais appelez-les!
Yardımcı olabileceğim en ufak bir şey olursa lütfen beni ara.
S'il y a quoi que ce soit que je puisse faire pour aider... Appelez-moi, s'il vous plaît.
Şuradaki gurup o kadar iyi olduğumuzu düşünmüyor onlara göre ara güvertede olmalıyız.
On est pas assez bons pour eux, ils nous voudraient sur l'entrepont.
"P E K Y A K I N D A!" "Gossamer Koyu'nda Kalk Mülkiyetli Daireler" - En kısa sürede ara beni.
Appelez dès que vous pouvez.
Ara bakalım.
Vas-y regarde.
Bir ara oraya tatile gidelim.
On pourrait y partir en vacances un de ces jours.
Arka koltuklarda iki LCD ekran ve ara bölmede şeffaşlaşabilen bir ekran var.
Il y a deux écrans LCD arrière, et un écran de bord électro-transparent amovible.
Hemen Kota'yı ara!
Appelez Kota!
Onu ara. Öykümü okumasını iste.
Demande-lui d'y jeter un coup d'oeil.
Garip sesler geliyordu. Aynada ara ara gördüğümüz bazı şeyler vardı.
Il y avait tous ces bruits bizarres et les trucs qu'on pensait voir dans les miroirs.
J.J., dükkanı ara.
Il doit y en avoir.
Sorun değil. Bir şey duyar duymaz ara.
Tiens-moi au courant dès qu'il y a du nouveau.
Bir ara gel de ilkokul yıllığıma bak Dee.
Il faut que j'y réfléchisse. Tu viendras jeter un oeil sur l'almanach de mon école élémentaire.
Seninkileri ara ve burada kimsenin olmadığını söyle. Söyle onlara!
Appelez-les et dites-leur qu'il n'y a personne ici!
Bir ara hep birlikte dışarı çıkmalıyız Abby.
Abby, on devrait sortir tous les trois, un de ces jours.
Bir ara hep birlikte çıkmalıyız.
On devrait sortir tous ensemble un jour.
Ara vermeden son yedi yıldır dua ediyorum.
J'ai déjà tant prié, cela fait 7 ans que je prie.
Bir katilin 27 yıl ara vermesi normal değil, değil mi?
Il prend ce qu'il a sous la main. Ce n'est pas normal qu'un tueur s'arrête pendant 27 ans, si?
Hadi, durma. Ara onları.
Vas-y, appelle.
Bir ara golf oynamalıyız. Margarita Adası'nda.
On devrait faire un golf sur l'île Margarita.
Ara sıra deniz dibine gömüldüğü de oldu bazen buzla örtüldüğü de. 65 milyon yıl önce ise burası Chicxulub meteoritinin düştüğü yerdi. Ancak o bile iz bırakmış sayılmaz.
Il ya un temps ou elle a été sous la mer, un temps couverte de glace, il y a 65 million d'années c'est ici que "Chicxulub" la météorite a attéri mais même cela n'a pas laissé beaucoup de trace.
Bir ara çocukları buraya getirelim.
Emmenons-y nos orphelins, la prochaine fois.
yıl 1961, 1962. Herkes geleneksel parçalar söylüyordu o ara.
C'était 1961 ou 1962, et tout ce que les gens chantaient était traditionnel
- Ara üzerimi!
Vas-y regarde!
Anneni ara, yeniden yapmasını söyle. Yola çıkıyorum.
- Téléphone à ta mère, qu'elle prépare une autre graine, j'y vais.
Ama orada bir adam var. İşe ara verelim mi?
Alors... il y a un homme, là-bas, on arrête de creuser?
Jimnastik salonu bile var... Bir ara ziyaret edin, gelin görün. Bizde buradaki gibi devasa borular filan yok...
Elle a un gymnase, venez voir, il n'y a pas ces horribles trucs ridicules.
Aslında oraya gitmeyi gerçekten çok isterim bir ara. Ama hiç sanmıyorum...
J'aimerais y aller un jour, mais je ne crois pas...
- İmkanın varken ara söyle Neil.
Je suis sur que tu vas y arriver, Neil.
Bir düşün, Charlie beni ara ya da Alan'a arattır, bir şeyler ayarlayalım.
Penses-y, Charlie et appelez-moi ou faites Alan m'appeler et nous planifierons quelquechose.
Bir ara gitmeliyiz.
On devrait y aller.
Bir ara avukatlığımı yapmıştınız.
Vous m'avez défendu, il y a longtemps.
Hangi yıldızın bizim olduğu dün gibi aklımda. Şey ara beni. Bir gün Los Angeles'a gelirsen, ara.
Je sais encore quelles étoiles sont les nôtres. appelle-moi.
Çok fazla ara verme Laura. Yoksa kurulacak tuzak kalmayacak.
N'attends pas trop, il n'y aura plus de quoi comploter.
9-10 yıl içinde tekrar ara.
- Hé, tu rappelleras dans 9 ou 10 ans, O.K.?
Bakarım bir ara.
- Ça a l'air super. Je vais y aller.
Tamam ara o zaman.
Ben vas-y, appelle.
Ara onları.
Vas-y, appelle!
Bay Yee müsait olunca beni ara.
Quand Yee Xian Sheng aura du temps devant lui, vous m'appelez à ce numéro et je vous y accompagne.
Bugün biraz ara vereceğim.
Je la dépose, je dois y aller aussi de toute façon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]