Yıne traduction Français
130,516 traduction parallèle
Ebeveyn olana kadar asla anlayamayacağın bazı şeyler var.
Il y a des choses que tu ne comprendras pas avant d'être parent.
Gerçekten beni öldürmeye çalıştılar. Seni gördüklerinde vurmayacaklarını nerden biliyorsun?
Comment sais-tu qu'ils ne vont pas te tuer dès que tu y seras?
Seni bulmak için yıldızları aradık.
Fils, tu ne peux pas partir.
Aslında CatCo'da çalışıyor olmamanın iyi bir tarafı var.
Il y a au moins une bonne chose à ne plus avoir d'emploi à CatCo.
Fakat ard arda yıldızlararası kelle avcılarıyla savaşmak halk güvenliğini sağlamak için iyi bir yol gibi gözükmüyor.
Mais une série de batailles avec des chasseurs de primes intergalactiques ne semble pas être la meilleure chose pour assurer la sécurité du public.
Eğer gitmeyi seçersen hiçbirimizin seni durduramayacağını biliyorum, ama lütfen, sana değer veren insanlar olarak bize bu şeyin önüne geçmemiz ve denememiz için bir gün ver.
Je sais que personne ici ne peut te stopper si tu choisis d'y aller, mais s'il te plait, pour les personnes, qui tiennent à toi, laisse nous une journée pour faire face à ça.
Bak, buna inanmak istemiyorum, fakat senin olduğunu biliyorum.
Je ne veux pas y croire, mais je sais que c'est vous.
Eminim burada olmamasının iyi bir nedeni vardır.
Je suis sure qu'il y a une bonne raison pour qu'elle ne soit pas pas là.
- Ne? Ben çocukken bir Durlan elçisinin bana anlattığı bir gezegen var.
Il y avait cette planète dont un émissaire de Durlan m'a parlé quand j'étais enfant.
Yönetici J'onzz, size sonuçların ne olacağını karar verdiğimde bildireceğim.
Je vous ferais savoir quand j'aurais décidé des conséquences qu'il y aura.
Ne yapıyorsun?
Qu'y a-t-il?
Şimdi bende ailen ve benim için yer olduğunu söylesem ne olurdu merak ediyorum.
Maintenant je me demande ce qui serait arrivé Si j'aurais dit qu'il y avait une pièce Pour nos deux familles.
Hakkımda daha bilmediğin çok şey var Danvers.
Il y a beaucoup de chose que tu ne sais pas sur moi, Danvers.
Sana acele etmemeni söyledim.
Je t'ai dit de ne pas t'y précipiter.
Ne olmuş?
Qu'est-ce qu'il y a?
- Öyleyse ben görmedim.
- S'il y est, je ne l'ai pas vu.
Oradaki çadırlarda ne var biliyor musun?
As-tu une idée de ce qu'il y a dans une yourte?
Dünya'yı yok etme fırsatı bulmadan önce sorumlu adamı öldür.
tuer l'homme responsable d'avoir détruit le monde avant qu'il ne le puisse...
Ben ise sadece taşıyıcım.
Je ne suis qu'un vaisseau.
- Ne oldu?
- Qu'y a-t-il?
Çünkü hiç şüpheniz olmasın, devrimizin savaşının içindeyiz.
Car ne vous y méprenez pas, on est engagés dans la bataille de notre époque.
Ama biz Amerikalılar her yıl eğlencesine kendimizi korkutmayı seçiyor olsak da bunun dışında hiç kimse bir Amerikalıya ne zaman tir tir titreyeceğini söyleyemez.
Nous, Américains, pouvons choisir de nous faire peur une fois par an, mais personne d'autre ne peut dire aux Américains quand ils doivent trembler.
Bak, firmam ve Başkan'a ulaşmak için uğraşmam konusuna gelince... Evet, 30 küsur yıllık arkadaşımın telefonuma bakacak vakit bulamaması biraz gururuma dokunuyor.
J'ai essayé d'avoir l'attention du Président, et oui, c'est assez humiliant que mon ami de 30 ans ne réponde pas au téléphone.
Dışarıda Marcel endişesi duymayacağımız koca bir dünya var.
Il y a un monde entier où on ne devrait pas se préoccuper de Marcel.
Yıllar boyu bir çok çılgınlık gördüğünü biliyorum. Ama hiç korktuğunu görmemiştim.
Maintenant, je sais que tu as vu beaucoup de fous au cours des années... mais je ne t'ai jamais vu avoir peur.
Şu anda mutlu olmalıyım, ama ahırda benim türümden birisi var, acınası ve korkmuş, ve orada olmayı hak etmiyor.
Je devrai être content maintenant, mais il y a quelqu'un de mon espèce dans une grange, malheureux et effrayé, et elle ne mérite pas d'être ici.
Keçiler ve yılanlar kurban ettim, ama yeterli görünmüyor.
J'ai sacrifié chèvres et serpents, mais ça ne semble pas suffisant.
Sanırım buna şaşırmamalıyım.
Je suppose que je ne devrais pas être surpris.
Beni tanıyıp tanımadığını...
Je ne sais pas si...
Bana güvenmiyorsanız buyurun kendiniz arayın bir de.
Si vous ne me croyez pas, allez-y. Entrez.
Artık yanına geri dönememekten korktuğun biri var.
Maintenant il y a quelqu'un auprès de qui tu as peur de ne pas revenir.
Bin yıl boyunca, ne aşkı ne de huzuru bulabildim.
Je n'ai jamais eu d'amour ou de paix durant mille ans.
Ne oldu?
Hey, qu'est-ce qu'il y a?
Ne oldu?
Qu'y a-t-il?
Klaus, onun için en iyisinin ne olduğuna dair etraflıca konuşmalıyız.
Klaus, on doit avoir une réelle conversation sur ce qui est le mieux pour elle.
Görülecek ne varsa hayalinde canlandırabilirim ama bundan hoşlanmayabilirsin.
Je peux te montrer tout ce qu'il y a à voir, mais ça ne va peut-être pas te plaire.
Haberim olmadan etrafta yatan bir çanta kemik falan mı var?
Quoi? Il y a un sac d'os qui traine dont je ne suis pas au courant?
Kalahari Çölü'nde her şeyden habersiz mirket sürüsü, çölün en vahşi yırtıcılarına av olacaklarının farkında değil.
Dans le désert du Kalahari, le clan suricate ne se rend pas compte qu'il est devenu la proie des plus grands prédateurs du désert.
Bilmiyorum çünkü bu kimyasal bir şey Boo.
Je ne sais pas... Y a une alchimie, Boo.
Sadece biz ve hizmetçiler var. Ailemi bulmalıyım.
Ils sont tous dans les champs, ne restent que nous et les domestiques.
Bunu bir daha asla yapmam.
Je ne vais pas y retourner
Burada ve benim ofis Arasında, su ısıtıcısı kaynar önce Hiç hiç olacak şey veya her şeydir.
Entre ici et mon bureau, avant que la bouilloire ne bouille, il y a tout ce qui a existé ou existera.
Eh, o kadar iyi üzerinde durmak değil, bir endişe olurdu.
Ce serait inquiétant, il vaut mieux ne pas trop y penser.
Eh, bir sonraki köşeyi ne olduğunu asla.
On ne sait jamais ce qu'il y a au prochain tournant.
Ne, geri gidiyoruz? !
Quoi, vous y retournez?
Bu bölmeler, içlerinde ne var?
Ces capsules, il y a quoi?
Birkaç saat önce, durumunuzu tanınmaması yönündeki hata yaptı Bir acil yeni bir yaşam formu olarak.
Il y a quelques heures, j'ai fait l'erreur de ne pas vous reconnaître en tant que nouvelle forme de vie émergente.
- Ne var orada?
- Qu'y a-t-il?
Az önce şuradaydı ama kelebeğe bastı ve artık kim olduğunu bile hatırlamıyorsun.
Il se tenait là, il y a peu, il a écrasé un papillon, maintenant vous ne vous en souvenez même pas.
- Sorun ne?
Qu'y a-t-il?
- Sorun mu ne?
"Qu'y a-t-il?"
yine bekleriz 59
yine 239
yine gel 30
yine gelin 25
yine de 966
yine sen 30
yine ben 68
yine mi sen 103
yine mi 603
yine ne oldu 76
yine 239
yine gel 30
yine gelin 25
yine de 966
yine sen 30
yine ben 68
yine mi sen 103
yine mi 603
yine ne oldu 76
yine de teşekkür ederim 22
yinede 31
yine o 26
yine oldu 16
yine benim 17
yine ne var 150
yine geliyor 16
yine geleceğim 19
yine de sağol 30
yine mi o 19
yinede 31
yine o 26
yine oldu 16
yine benim 17
yine ne var 150
yine geliyor 16
yine geleceğim 19
yine de sağol 30
yine mi o 19