Çok soğuktu traduction Français
173 traduction parallèle
Arrowhead gölündeydik. Bundan altı yıl önceydi. Bir kulübemiz vardı.Kıştı ve çok soğuktu.
C'était à la campagne, il y a 6 ans, en hiver, il faisait très froid.
- Bunu alabildiğimiz için şanslısın. Buz deposu çok soğuktu.
Mince, ce qu'il faisait froid dans cette glacière!
Onu banyoda yerde uzanmış vaziyette buldum. Çok soğuktu, ölmüş olabileceğini düşündüm.
Elle était allongée dans la salle de bain, glacée, j'ai cru qu'elle était morte.
Havadan söz açılmışken Dün çok soğuktu ve bir arkadaşım uzun don almaya gitti.
- A propos du temps, l'autre jour quand il faisait froid, un ami voulait s'acheter des caleçons longs.
Bu ara hava çok soğuktu, morarmışlar.
Il fait si froid qu'elles sont bleues.
Sınıf çok soğuktu.
Il fait si froid en cours.
Fena sayılmazdı, ama çok soğuktu.
Pas mal, mais très froid.
Çok soğuktu!
C'était terriblement froid!
Biyoloji eğitimi aldı. Çok soğuktu.
Voici Nancy, une gentille gosse.
Pazar çok soğuktu.
Il y faisait si froid.
Bekledik, çok ama çok soğuktu.
On a attendu longtemps. Il faisait glacial.
Kışın, aralık ayıydı, hatta Noel sonrası da devam etti. Ama Noel öncesi de hava çok soğuktu.
Quel travail, nous l'ignorions encore, mais nous rassemblâmes tous les coiffeurs.
Evet, hava çok soğuktu.
Oui, quel froid.
Çok soğuktu. Kar vardı.
Très froid, neige.
Tuna çok soğuktu. Hepimizin öleceğini düşündüler.
Duna très froide, ils croient nous tous morts.
Soğuktu. Çok soğuktu.
Il faisait tellement froid.
Gece hava çok soğuktu, değil mi?
Il a fait froid la nuit dernière, n'est-ce pas?
Çok soğuktu. Ve Sunny kesinlikle yatakta değildi.
Sunny n'était plus au lit.
Hiç yiceğim, suyum yoktu ve hava çok soğuktu, çok soğuk.
- Je ne sais pas. Je n'avais rien à manger, rien à boire et il faisait froid, très froid.
O gece çok soğuktu.
Il faisait trés froid.
Ayrıca çok soğuktu.
En plus, il faisait froid.
Hava çok soğuktu ve sular yükseliyordu.
Il faisait froid, et l'eau montait.
Ve soğuktu. Çok soğuktu.
et il faisait froid, si froid.
Buza basıp bileğimi burktum. Çok soğuktu.
Je me suis tordu la cheville...
Çok soğuktu dostum.
C'est très froid, mon ami.
Yüzdüğüm su çok soğuktu ve havlumu indirdiğim sırada önemli miktarda küçülme vardı.
L'eau dans laquelle j'avais nagé était glacée et quand j'ai enlevé la serviette, ça avait considérablement rétréci.
Pederin vaftiz suyu sanırım çok soğuktu.
C'EST LA FLOTTE DU CURE. ELLE EST TROP FROIDE.
Geçen yıl İtalya çok soğuktu. Ama sen burada denize giriyordun.
L'an passé, j'ai eu froid en Italie, alors qu'ici, tu t'es baigné.
Çok soğuktu, Richard.
Il faisait tellement froid, Richard.
Hava çok soğuktu ama o soğukta da yapacak bir şey bulduk.
A l'intérieur, on se gelait. C'était comme dans un frigo.
Ve soğuktu. Çok soğuktu, Jill.
Il faisait froid, si froid.
Hava çok soğuktu.
- Oui, il fait vraiment froid.
- Şey, çok soğuktu ben...
- Il a froid.
Sesi çok soğuktu. Bu çok korkunç.
Il s'est montré froid, odieux!
Yer çok soğuktu.
C'était froid par terre.
Dün gece çok soğuktu.
Il faisait très froid la nuit dernière.
Yani, param yoktu, paltom yoktu, dışarısı çok soğuktu, ama adamım, çok mutluydum, sokağın ortasında durdum ve kısa bir dans ettim.
J'avais pas d'argent, pas de manteau, il faisait froid, mais putain, j'étais si heureux que j'ai dansé en plein milieu de la rue.
Wayne Çeşmeleri'nde karşılaştığımızda o çok soğuktu.
Quand je l'ai rencontrée l'autre jour... elle a été très froide.
Hava çok soğuktu.
On avait froid... ni vêtements, ni feu.
Oh, adamım. Bu çok soğuktu.
C'était cruel.
Denize düştüm. Çok soğuktu.
J'étais dans l'eau glacée.
Çok soğuktu.
Il faisait froid.
ama hava çok soğuktu. Son sayfalarda uyudun, bende odadan çıktım. Sen hala uyuyordun.
Mais tu étais si malade que tu t'es vite endormie et je suis sorti pendant que tu dormais.
Çok soğuktu, özür dilerim.
C'était trop froid, désolé.
Hava çok soğuktu.
Il faisait très froid.
Çok gençtiler, gözleri hayvanlar gibi soğuktu.
Jeunes, avec l'oil froid d'un fauve.
- Hortumun içi çok ama çok soğuktu. - Çok soğuktu. - Hem de çok.
quand les femmes furent conduites à la chambre à gaz.
Çok soğuktu.
Il était tout froid.
Çok soğuktu.
Je t'ai enveloppée dans une couverture car il n'y avait plus de bois. Je me souviens...
Çok... soğuktu.
Il faisait très froid.
Ardennes kritik sayılabilecek derecede soğuktu. Saklanabilecek bir yer bulmak çok zordu.
Les Ardennes, c'était dur parce qu'il y faisait extrêmement froid et il était difficile de trouver un endroit où se cacher.
soğuktu 22
çok şık 66
çok sık 16
çok seviyorum 43
çok seksisin 23
çok şükür 211
çok sağol 164
çok sevindim 231
çok seksi 64
çok şıksın 21
çok şık 66
çok sık 16
çok seviyorum 43
çok seksisin 23
çok şükür 211
çok sağol 164
çok sevindim 231
çok seksi 64
çok şıksın 21
çok sağ ol 161
çok sıcak 332
çok sıkıldım 24
çok şekersin 24
çok şirin 126
çok sevimlisin 28
çok sevimli 135
çok şeker 64
çok sıkıcı 86
çok severim 65
çok sıcak 332
çok sıkıldım 24
çok şekersin 24
çok şirin 126
çok sevimlisin 28
çok sevimli 135
çok şeker 64
çok sıkıcı 86
çok severim 65
çok sert 55
çok sevinirim 68
çok sağolun 79
çok sakin 32
çok şanslısın 138
çok şirinsin 33
çok sıkıcısın 19
çok şanslıyım 39
çok soğuk 224
çok şaşırdım 153
çok sevinirim 68
çok sağolun 79
çok sakin 32
çok şanslısın 138
çok şirinsin 33
çok sıkıcısın 19
çok şanslıyım 39
çok soğuk 224
çok şaşırdım 153