Ücü traduction Français
1,297 traduction parallèle
Saat sabahın üçü. Tüm dünya uyuyor.
Il est 3 h. Le monde entier dort.
Saat sabahın üçü.
Il est 3 heures du matin.
Bekçilerinden üçü, çantaları kumarhanenin içine taşıyacak.
Trois de vos gardes prennent les sacs et traversent le casino.
Sabahın üçü!
Il est 3 h du matin. Je suis une infirmière de 24 heures.
Her üçü için çözebilir!
Ca peut résoudre le problème des trois!
Ve arkadaşlarından üçü Attica'da 10 yıldan sonra yeni salındılar.
Trois de ses potes viennent de purger dix ans à Attica.
- Mark, saat sabahın üçü.
Il est 2 h. Qu'est-ce qu'il a, ce patient?
Sanırım onlardan üçü...
Il y en avait 3 je crois.
Biraz daha arttırabilirim. Başaramazsam üçü kabul ederim.
S'il refuse d'offrir plus, on accepte ses trois millions.
Kamchatka hala bende. Dünyanın beşte üçü su, geri kalanı ise benim.
les trois quarts du monde sont occupés par moi.
Belki de üçü birden, eksiksiz olsun.
Ou les trois, pour être sûr.
Üç ressam başladı, üçü de işi bıraktı.
Trois peintres différents, les trois ont abandonné.
- Evet. On üçü de.
Oui, tous les treize.
Saat üçü geçiyor.
Il est 3h passées.
Parker, saat sabahın üçü.
Parker. Il est trois heures du matin.
Saat sabahın üçü.
Il est 3 h du matin.
Şu üçü henüz hesaplandı, keşfedilmemişler.
Ces trois portes sont nouvelles, et donc inexplorées.
Büyük yetenek ve beceri göstererek, bu üçü, adınızı korudular bu savaşta.
Par leur habileté et leur adresse, ces trois héros ont honoré ton nom lors de cette bataille.
İlk üçü ayırtıldı. Diğerlerinde banyo yok.
De l'autre côté de la rue, deuxième étage, la salle de bains dans le couloir.
Yoksa üçü birden mi?
C'est les trois?
Ama, oh, arkadaşlarımın üçü de Seminole Kızılderili'si. Florida Eyaleti ve James E. Billie arasında olanları bildiğine eminim. Bunu daha önce belirtmiş miydim?
Mes collègues sont des indiens séminoles, j'ai mentionné ça?
Her üçü de tehlikeli, oldukça yetenekli kişiler.
Tous trois très dangereux, des individus très expérimentés.
- Bu üçü.
- Les trois.
Charlie Lake'in diğer üçü ile anlaşmayı bozduğuna ve... elmasları tek başına alarak tamamen ortadan kaybolduğuna inanıyoruz.
On pense que Charlie Lake a rompu son accord, qu'il a pris les diamants et a disparu de la circulation.
Bu üçü?
D'eux trois?
Barikatın üstünde bedenler var. En az üçü ölmüş.
J'ai... des corps sur la barricade, au moins trois morts.
Kuruculardan üçü, birbirleriyle iyi anlaşıyordu.
Trois des fondateurs... coexistaient en parfaite harmonie.
- Bu üçü lütfen.
- Ces trois-là, je vous prie.
- Nüfusun dörtte üçü gibi.
- Comme 3 / 4 de la population.
"biri baba olmalı... " biri anne, diğer üçü de çocuklar.
L'un devait être le jars, une autre, la mère, et les trois autres, leurs petits.
Dördü gözlemci, üçü tetikçi olarak.
Quatre comme observateur, trois comme tireur.
Bunların üçü tahılla dolu. Dördüncüde Irina olacak.
Irina sera dans le quatrième bidon.
Dünya'nın dörtte üçü için saydıklarınız cennet gibidir.
Pour les 2 / 3 de la planète, c'est le paradis.
Bu üçü kaçmamış.
Mais pas ces trois-là.
Yani üçü demek istedim kraliçe de dahil.
Elles étaient trois et la reine était avec elles.
Tanrı aşkına Sally, saat sabahın üçü!
- Bon Dieu Sally, 3h du matin!
- Biri cerrah diğeri kimyager oldu. - Peki ya diğer üçü.
L'une est chirurgienne, et l'autre est biochimiste.
istasyondaki silahlardan üçü kabuğa kilitlendi.
Trois des bras de la station se sont aggripés à la coque. Polarisé la coque!
Ne oldu? Oh, içeri girmeyi başardılar ama bir gemiye ulaşamadan, üçü de öldürüldü.
Ils ont atteint le hangar, mais on les a abattus avant qu'ils ne décollent.
İyonlara en ufak maruz kalmam sonucu iç organlarımdan üçü bozulur.
Même minimale, une exposition aux ions détruirait trois de mes organes internes.
Dörtte üçü kafeinsiz, dörtte biri kafeinli olacak.
Trois quarts déca pour un quart de café. - Ça m'est égal à 100 %.
- Perşembe, ayın üçü.
- Jeudi trois.
O üçü bir şeyler biliyor bundan eminim.
Ces trois-là savent quelque chose.
Saat sabahın üçü. Sabah işe gideceğiz.
Je veux rentrer chez moi.
Üçü de inanılmaz ümitsiz mahkûmlardı, üçü de mükemmel bir iş çıkartıyorlar.
J'ai trois des plus disparates détenus que je n'aie jamais eus, et ils font un travail extraordinaire.
Evet, üçü komada, ikisi yürüyemiyor, biri de rahibe.
3 d'entre eux sont dans le coma, 2 sont invalides et l'autre est nonne.
Şu üçü Boston Yuvarlakkafası, Solabina at gözlüğü de bir Sıçrayan Johnny.
Voilà des Roundheads. Un Solabina. Le borgne est un Johnny Jumper.
Şimdilik Paulie'ye beş marangoz pozisyonu vereceksin. İkisi bankamatik, üçü şantiyede.
Pendant les travaux, tu fileras cinq salaires à Paulie, deux absents et trois paresseux.
Şantiyeye gidilmesi gereken diğer üçü Paulie'ye kalmış. Nasıl isterse dağıtır.
Les deux paresseux, c'est pour Paulie, il les répartira à sa guise.
Tahminim şu ki ; bana saldıran üçü merkez bilgisayar bölümündeydi.
Ceux qui m'ont attaqué devaient être au niveau du noyau de l'ordinateur.
Jaffa! Bu gün, savaşçılarımızdan üçü özgürlük uğruna öldüler.
Amis jaffas, aujourd'hui, trois de nos guerriers sont tombés au nom de la liberté.
üçüncü katta 16
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58
ucuz atlattık 31
uçurun kafasını 23
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58
ucuz atlattık 31
uçurun kafasını 23