English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Ş ] / Şu işe bakın

Şu işe bakın traduction Français

288 traduction parallèle
- Şu işe bakın, Stevie ve Bayan Verloc.
Steve et Mrs Verloc!
Şu işe bakın.
Ça alors.
Şu işe bakın, yakıt doldurmak için bizi bekliyorlarmış!
Notre carburant nous attendait là!
Şu işe bakın, evet.
Ça alors!
Şu işe bakın, şapkamı düşürdüm.
Je vais le garder.
Şu işe bakın, merhaba.
Tiens, par exemple.
Şu işe bakın yahu!
Ça alors, vous m'en direz tant!
Şu işe bakın. Bir avukat olarak Key West'e hoş geldiniz.
En tant que collègue, bienvenue à Key West.
Bay Don Birnam, şu işe bakın hele.
M. Don Birnam, que je sois pendue.
- Şu işe bakın?
Le caïïd!
Şu işe bakın, eldivenlerim yağ içinde kaldı.
Oh! Mes gants sont fichus.
Şu işe bakın.
Vous voyez?
Şu işe bakın.
Ah, ça alors!
Şu işe bakın!
Est-ce possible?
Şu işe bakın!
Quelle belle assemblée!
Şu işe bakın! Hep yek.
Tu te rends compte?
Şu işe bakın, Marty O'Brien'a telefon var.
Marty O'Brien est demandé au téléphone, pour une fois.
Şu işe bakın.
Ça, c'est pas mal!
Şu işe bakın.
Ça, alors!
Şu işe bakın, balinalar.
Mon Dieu, des baleines!
Şu işe bakın, benim yaşlı araba Çıkmasın mı, çikolatadan yapılma.
Ma voiture, pauvre de moi, était en chocolat!
Vay canına, şu işe bakın!
Hé ben, ça alors!
- Şu işe bakın. Noel Baba öyle çok hediye getirmiş ki bazılarını dolapta bırakmış.
Le pére Noël a apporté tellement de cadeaux... qu'il a du en laisser dans le placard.
Şu işe bakın hele...
Tiens, tiens!
Şu işe bakın.
Dis donc!
Ve şu işe bakın ki, çoğunlukla olduğu gibi... bu düşünceler, bir hanıma göz koymasıyla aynı zamana denk geldi. Bu kadın, Barry'nin hayatının dramında önemli bir rol oynayacaktı.
Et, comme il arrive si souvent... il en était là de ces pensées, quand son regard se posa sur une dame... qui jouera un rôle considérable dans le drame de sa vie.
- Şu işe bakın spor aşıkları.
- Amoureux du sport, à vous!
Şu işe bakın, buz.
C'est de la glace.
Şu işe bakın.
Je n'y crois pas.
Şu işe bakın. Bu, toprağı paramparça edeceğiniz anlamına geliyor.
Vous allez sans doute faire des trous partout.
Şu işe bakın... adamları bir grup fahişeyle bir odaya koyuyorsun... ve tek yapmak istedikleri poker oynamak.
Mettez des hommes dans une pièce pleine de putains, et ils n'ont qu'une envie, jouer au poker.
Tanrım şu işe bakın, millet.
De la bonne viande sur pied!
Şu işe bakın, acayip reklamımız oldu, hem de bedavaya.
Pub en première page et c'est gratuit. Tu y crois, ça?
Şu işe bakın... Bu ne biliyor musunuz?
Nom d'une pipe, tu sais ce que c'est?
Su ise bakın!
Que j'en perde mes boutons!
Şu işe bak, bu kanepede kimse yok.
Il semble qu'il n'y ait personne sur ce divan.
Şu işe bakın.
Ça alors!
Cora, şu yaptığın işe bak.
Regarde ce que tu fais!
Phoenix, Florence. Şu işe bakın.
Ben, mon vieux.
Bakın şu işe!
Ça alors!
Şu işe bak ki bu yıl boks şampiyonası falan olmayacak.
Le pire, c'est qu'il n'y aura pas de championnat cette année.
Şu işe bak, hiç aklıma gelmezdi, gölge dikmek.
Je n'y avais jamais pensé... A coudre des ombres.
Bakın şu işe. Bu gemi harika insanlarla dolu.
Ce paquebot est rempli de personnes charmantes.
Şu yaptığı işe bakın! Monsenyöre göstermeme müsaade et.
Fais voir à Monseigneur!
- Bakın şu işe.
Bien...
Bakın şu işe!
Elle est bonne, celle-là!
- Şu işe bak. Nasılsın?
- Comment vas-tu?
"Bence bu Alan'dır ve.." sonra indim aşağı ve bak sen şu işe... seninle alakası yokmuş, Bayan Peignoir'mış.
"Ça doit être Alan et..." Alors je descends, et surprise, ce n'est pas vous, c'est Mme Peignoir.
Şu işe bak. Tüm yarışlarını izledim.
Je regarde toutes les courses.
Bak şu işe. Nasılsın?
Ça alors!
- Oh, şu işe bakın.
Oh, quelle barbe!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]