Bakın ne diyeceğim traduction Français
1,131 traduction parallèle
Bakın ne diyeceğim. Ufak bir telefon görüşmesi yapmama izin verin.
Permettez que je donne d'abord un petit coup de fil.
Bakın ne diyeceğim, çocuklar. Size bir iyilik yapıp o 5000 dolar ile Terrance ve Phillip bebeklerini takas edeceğim.
Je vais vous dire, je vais être très gentil et échanger vos 5000 $ contre des Terrance et Phillip.
Bakın ne diyeceğim.
Ecoutez-moi.
Bakın ne diyeceğim?
Et j'en suis ravi.
Bakın ne diyeceğim bütün o silahları dün gece temizledim, hepsinde parmak izlerim vardır.
J'ai nettoyé les revolvers, hier. Y a mes empreintes sur tous
Bakın ne diyeceğim?
Sachez une chose :
Bakın ne diyeceğim. O iblisi yarın yerine bugün bulmaya çalışalım. Belki onu kitapları bize ücretsiz olarak ödünç vermeye ikna ederiz.
Si nous essayions de retrouver ce démon au plus tôt pour le convaincre de donner les livres pour rien?
Hayır. Bakın ne diyeceğim.
Écoutez, vous savez quoi?
Bakın ne diyeceğim. Richard haklı.
- Il a raison.
Bakın ne diyeceğim? Teşekkür ederim ama ders çalışsam daha iyi olur.
En fait non, je vous remercie, mais je ferais mieux de travailler.
Bakın ne diyeceğim, siz meditasyon filan yapsanıza?
Vous feriez mieux d'aller méditer.
Bakın ne diyeceğim, şu köylü anne şarkısın geri açalım!
Je préfère entendre cette chanson de bouseux.
Bakın ne diyeceğim.
Vous savez quoi?
Bakın ne diyeceğim.
Je vais vous dire, moi, je descends
Anlıyorum ve bakın ne diyeceğim.
Je comprends, et vous savez quoi?
Bakın ne diyeceğim. Ben mezarlığı alayım. Siz de Bronze'u alın.
Je m'occupe des cimetières, vous du Bronze.
Bakın ne diyeceğim, burada eşeğe kuyruk takmaca filan oynamayacağımıza göre...
J'ai une idée. Puisque de toute évidence, on va pas se préparer des Jell-O shots ni jouer à "épinglez la queue de l'âne"...
Bakın ne diyeceğim.
Où est-elle? Écoutez.
Bakın ne diyeceğim. 70 sterlin ve Jaguar, inanın kendimi soyuyorum.
Bon, disons 70 plus la Jag.
Bakın ne diyeceğim.
Voilà ce qu'on va faire.
Bakın ne diyeceğim, Bobby isterse yaparım.
Si Bobby veut que je le fasse, j'accepterai.
Bakın ne diyeceğim? Bu iyi işte.
Cette équipe, elle était bonne.
Bakın ne diyeceğim. Siz ve o anketleriniz- - Amerikan sinemasının hayatını söndürüyorsunuz.
Vous, avec vos tests vous vampirisez la vitalité du cinéma américain.
Bak ne diyeceğim? Herkes senin gibi değil, tamam mı?
Tout le monde n'est pas comme toi.
- Bakın, size ne diyeceğim. Bu şeyi tekrar gömmeniz için 20 papel veriyorum.
- Écoutez-moi, je vous donne 20 $ pour la ré-enterrer.
Bak sana ne diyeceğim şimdi sana bir kaç iş ayarlayayım ve sonra programını tanıtırım. Çeşitli insanlara gösteririm ve almak isteyen var mı diye bakarım. Ne dersin, ha?
Je vais te faire passer dans quelques facs et puis je montrerai l'émission, si quelqu'un veut l'acheter
Bakın ne diyeceğim.
Je vais vous dire
Bakın size ne diyeceğim. Bence siz güvendesiniz. Böyle şeyleri boş verin.
Assurez le coup, ne quittez pas votre travail.
Bakın ne diyeceğim...
Je vais vous dire...
Şöyle bir cümlenin olmamasının sebebi var. "Bak ne diyeceğim."
Les expressions du style "Tu ne devineras jamais" ou "C'est drôle"
Gördün mü? Bak ne diyeceğim? Hiç paranın olmaması umurumda değil.
Je me fiche que tu n'aies pas d'argent, achète-lui un beau cadeau d'anniversaire.
Bak ne diyeceğim. Neden benim ofisime uğramıyorsun, yarın, bu saatlerde diyelim?
Ecoutez... pourquoi ne passeriez-vous pas à mon bureau, demain?
Tamam, bakın size ne diyeceğim.
Bon, écoutez.
Bakın, size ne diyeceğim :
je vais vous dire un truc.
Bak ne diyeceğim, neden sen önden gidip ısınma turlarına başlamıyorsun?
Pourquoi n'y vas-tu pas déjà? Ta bouche me manque.
Bak ne diyeceğim. Ben çocukları alayım sen de mağazadaki erkek reyonlarını gez ne dersin?
Ecoute, je prends les enfants et toi, tu fais le tour du magasin pour hommes.
Bakın size ne diyeceğim. Biliyorsunuz ki Bir gözümüz devamlı'Sürenim transşeyi'i arayacak ve bulursak sizi arayacağız. Sizi arayacağız.
Ecoutez on ouvrira l'oeil au sujet du trans-machin chouette et si on le voit, on vous appelle.
Bakın, ne diyeceğim. Ben olmazsam herkes sığar.
Tout le monde rentrera mieux sans moi, d'accord?
Bakın, ne diyeceğim. Herkes bir saniye beklesin.
D'accord, attendez tous une seconde.
Hey, Bay Fisker! Bakın, ne diyeceğim.
M. Fisker, j'ai une idée.
Bakın, ne diyeceğim, çocuklar.
Et si on allait battre le pavé?
Bakın, ne diyeceğim?
Bien, vous n'êtes pas obligés.
Bak, ne diyeceğim, dostum! Saçmalıkların yetti artık.
J'en ai marre.
- Bak ne diyeceğim maçtan sonra bana istediğin soruyu sorarsın.
Tu me poseras toutes les questions que tu veux, après.
Tamam, bakın size ne diyeceğim.
Voilà ce qu'on va faire.
Oh, o zaman bakın ne diyeceğim? Ben elimden geleni yaparım.
Je ferai un maximum.
Bakın size ne diyeceğim.
Voilà ce que je vais faire.
Bak sana ne diyeceğim. Marshall'ın numarasını alma zamanı geldi.
J'ai l'habitude des méthodes de Marshall.
Ama bak ne diyeceğim? Senin zenci kıçını da kovarım!
Mais moi aussi j'en vire.
İlacını içmezsen iyileşemezsin. Bak ne diyeceğim.
Tu ne guériras pas sans prendre de médicaments.
Ne diyeceğim bak, fotoğrafları masama bırakıp evine git işe yarın devam edebilirsin.
Allez donc déposer les photos sur mon bureau et rentrez chez vous. Vous reprendrez tout ça demain.
bakın ne buldum 41
ne diyeceğimi bilmiyorum 160
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeceğimi bilemedim 24
ne diyeceğim 155
diyeceğim 131
diyeceğim şu ki 17
diyeceğim ki 17
bakın 5588
bakin 38
ne diyeceğimi bilmiyorum 160
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeceğimi bilemedim 24
ne diyeceğim 155
diyeceğim 131
diyeceğim şu ki 17
diyeceğim ki 17
bakın 5588
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın kim geldi 23
bakın hele 21
bakın bayım 46
bakın burada ne var 16
bakın kim burada 16
bakın çocuklar 69
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın kim geldi 23
bakın hele 21
bakın bayım 46
bakın burada ne var 16
bakın kim burada 16
bakın çocuklar 69