English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ A ] / Aklım almıyor

Aklım almıyor traduction Portugais

413 traduction parallèle
Bana doğru gelirken nereden esti de kenara çekildim hala aklım almıyor.
Ainda não sei que instinto me fez desviar quando ele veio direito a mim.
Patronunun onu neden bıraktığını aklım almıyor
Não posso imaginar por que o último patrão o deixou partir.
Onun fıçıdan nasıl kurtulduğunu aklım almıyor.
Não posso entender como ele pôde fugir do barril.
Aklım almıyor, volkan olabilir mi?
Não consigo imaginar... Poderá ser um vulcão?
- Aklım almıyor.
- Não faz sentido.
Fogg'un İngiltere Bankasını soyduğunu aklım almıyor.
Eu ainda não acredito que Fogg roubou o Bank of England.
- Aklım almıyor.
- Até custa a crer.
Olanları aklım almıyor.
Não compreendo.
Nasıl oldu aklım almıyor.
Não entendo como isto ocorreu.
Bir insanın hiç iğrenmeden köpek yiyebilmesini aklım almıyor.
Não consigo imaginar comer um cão sem pensar nisso.
Abraham Lincoln'ın reenkarne olmasını aklım almıyor.
Uma ilusão? Não consigo conceber que o Abraham Lincoln tenha reencarnado.
Ben ise seni buraya çıkarmama nasıl izin verdiğini, aklım almıyor.
Não entendo como te convenci a trabalhar nestas plataformas.
Bir şeyi bir türlü aklım almıyor bir insanın bu kadar müthiş bir müzik altyapısı varken nasıl düşünmeden herşeyi bırakıverir.
Uma coisa que não concebo é que alguém com tanto talento para a música seja capaz de lhe virar costas sem pensar duas vezes.
Aklım almıyor.
Não estou a perceber.
"Her şeyi anlarım ancak Singapur'da kara gücünden yoksun oluşumuzu bir türlü aklım almıyor."
"A possibilidade de Singapura não ter defesas terrestres não fazia sentido tal como não faz sentido fazer um barco sem fundo."
Mrs. Piper, Jim'in katliamın parçası olan birinden iyilik istemesini aklım almıyor.
Sra. Piper, não consigo ver o Jim a pedir a um homem... que fez parte daquele massacre, para lhe fazer um favor.
Onun tavanı niçin aşağıda bıraktığını aklım almıyor.
Não percebo porque é que ele deixou a capota para baixo.
Sizin gibi zeki birinin batıl inançlarının olmasını aklım almıyor doğrusu.
Nunca pensei que alguém inteligente como você caísse numa superstição disparatada.
Zaten neden onlara yaptırmadığını aklım almıyor.
Não sei por que razão não os deixais fazê-lo.
Rus kontesler bu şeyle nasıl sigara içiyorlar aklım almıyor.
Não sei como as condessas russas conseguem fumar isto!
Aklım almıyor.
Não dá para acreditar!
Müstakbel ağırsıklet dünya şampiyonunun annesine... nasıl dil uzatabildiğini aklım almıyor.
Estou a tentar imaginar como poderias fazer tal referência à mãe do futuro campeão de pesos-pesados do Mundo.
Nasıl uydu bu şeytana bilemiyorum. Aklım almıyor, aklım ermiyor, inanamıyorum.
Não o compreendo.
Bunu tutmamı, aklım almıyor bir türlü.
Não acredito que a estou segurando.
Aklım almıyor.
É impressionante.
Koskoca bir binayı unutmuş olmamı aklım almıyor.
Não acredito que perdi todo aquele prédio.
Aklım almıyor.
Não consigo entender.
Kahretsin, aklım almıyor.
Porra, não percebo.
Bir kimse buraya ne maksatla girmek ister, aklım almıyor.
Não posso imaginar que alguém gostaria de aqui.
Böyle bir zulmü aklım almıyor.
Custa imaginar tanta crueldade.
Ama oğlum Flipper gibi sevgi dolu bir eşi ve kızı olan siyah erkeklerin hâlâ beyazların lağım çukurunda balık avlanmaya gitmesini de aklım almıyor.
Quanro ao homem negro... como o meu próprio filho, Flipper, que deveria rer mais juízo, rem uma mulher e filha adoráveis, mas ainda rinha de ir pescar na larrina do homem branco,
Aklım almıyor!
Eu não acredito!
İnsan kendi tesisine bunu nasıl yapar aklım almıyor. Olacak iş değil
Não entendo como um tipo faz isto a um poço dele...
Birinin bu şeyi çalmak istemesini aklım almıyor.
Porque alguém quereria roubá-lo?
Aklım almıyor. Dünyadaki bütün uygar şehirlerdeki
Seremos a chalaça de todas as organizações de cães pastores...
Çalışıyorum ve... söylediğin veya yaptığın her şeyin daha önce olduğunu aklım almıyor.
Estou a tentar... Não acredito que tudo o que dizemos, ou fazemos, já aconteceu!
Göz göre göre ölüme atlayacağımızı aklım almıyor.
Não posso acreditar que vamos caminhar para a morte certa.
Orada öylece oturup o çorbayı içerken bana da çorbadan biraz olsun içmem için teklif etmemeni aklım almıyor.
Não sei como consegues estar aí a comer isso, sem me oferecer. Deixei-te provar.
Bir tabu yüzünden, birbirlerine aşık olmuş beraber hayat kurmuş iki insanın öylece bırakıp gitmeye zorlanmalarını aklım almıyor.
Não entendo como duas pessoas que se apaixonaram e tiveram uma vida juntas podem ser forçadas a afastar-se uma da outra por causa de um tabu.
Davey, sen bile yapmış olsan, aklım almıyor!
Mesmo para si, isto excede tudo.
Hikayenin parçası olmadan izlemeyi aklım almıyor.
Não posso me imaginar apenas assistindo a história e não fazendo parte dela.
- Aklım almıyor!
- Eu não posso acreditar nisso!
Sonunda benim yerime onu mu seçtin! - Aklım almıyor!
Acabaste por o escolher a ele em vez de mim!
Aklım almıyor.
Não consigo entender!
Martha'nın beni terk etmesini aklım hayalim almıyor.
Isto não faz sentido, Martha abandonar-me.
- Deniyorum, ama aklım mesajı almıyor.
- Estou a tentar, mas o corpo não responde.
Seni korumaya geldi. Aklım bunu almıyor. Korkmuyordum.
Há um gás perigoso nas minas que afecta o desenvolvimento dos troglitas expostos há algum tempo.
Yani aklım hafızam almıyor dostum ya, ne kadar çok insan var burada dostum ya.
Será que vocês... sabem quantas pessoas há aqui?
Hiç aklım almıyor.
Não consigo entender!
Kamptaki olaydan Junior'ın sorumlu olmasını aklım bir türlü almıyor.
Não consigo tirar da cabeça que Junior foi o responsável por aquilo do acampamento.
Ama sen uğraşmıyorsun bile, işte bunu aklım almıyor.
E isso não vou admitir!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]