Ama onlar traduction Portugais
12,643 traduction parallèle
Sen beyazlara aitsin ama onlar da seni istemiyor.
Você pertence aos brancos mas eles também não a querem.
Ama onları duydun.
Mas tu ouviste-os.
Ama onların ilişkilerindeki bir şey, Evlilikleri, seni rahatsız ediyor muydu?
Mas havia algo sobre o relacionamento deles, a casamento, que te deixou desconfortável?
Ama onları tanıyınca sınırları olduğunu görürsün.
Mas quando a conheces, não passam daquilo.
Senden bunu istemezdim ama her nedense VBC Amerikan güvenlik şirketiyle anlaşmış ve gücenme ama onların alayı keçi sakallı, iri kıyım tipler.
Eu não pediria mas, por algum motivo, a VBC recorre a um segurança americano e, sem ofensa, mas eles usam todos pêra e são todos flácidos.
Ama onları sürekli burada tutuyorsunuz. Onlar daha çocuk.
Mas, mantê-los aqui em baixo... o tempo todo, digo, são crianças.
İşlevsel okuma sayesinde duygu değişimlerini görebilirim ama onları hissedemem.
Posso detectar emoções através, de variações nas leituras das suas funções, mas não posso senti-las.
İnsanlar aptaldır. Ama onlar o kadar aptal değil.
As pessoas são estúpidas, mas não assim tão estúpidas.
Ama onlar çeteci gitti, sağ söyledi?
Mas disseram que o Vigilante se foi, certo?
♪ Onlar deneyebilirsiniz, ama onlar benim odağı almak asla. ♪
NÃO DESLIGAR
Şu anda birçok insan nefret dolu ama onların nefretiyle besleniyoruz.
Muitas pessoas odeiam agora, mas alimentamo-nos do ódio delas.
Duyduğuma göre elinizde antika kitap yapımı için dünyanın en kaliteli aletleri varmış ama onları burada göremiyorum.
Ouvi que você tem as ferramentas de mais alta qualidade para a produção de livros antigos, do Ocidente e Oriente. Mas não as vejo aqui?
Ama onlar bu oyunu öyle oynamıyor anasını satayım, biz de aynısını yapmalıyız.
Eles não são justos e nós não devemos ser.
- Ama onlar duymak isteyebilir.
- Mas talvez quisessem.
Ama onlar için burada olur muyum, onu bilemiyorum.
Mas não sei se estarei cá para mais coisas.
Ama onlar o tarafta, biz buradayız.
Mas eles estão ali e nós estamos aqui.
Ama onları ayırmak istediğimde tekrar yerlerine oturuyorlar.
Mas, quando as tento separar, elas voltam a juntar-se.
Onlar onun için geleceğini söyledi... Burada niye getirmediniz ama anlamadı.
Ela disse que virias resgatá-la, mas o que não entendo é por que não foste tu que a trouxeste para cá.
İyi karşılamayacağını ve bana kızacağını biliyordum ama neden kendisinin onlar tarafından kullanılmasına izin veriyor?
Eu sabia que ele não iria reagir bem, que ficaria zangado comigo, mas permitir-se ser usado por eles?
Ama sen onları isyancılara sattın.
Na verdade, vendem-nas a insurgentes.
Ama benim için ve maalesef sizin için de. Onlar çok geç gelecek.
Mas para mim e, por conseguinte, também para vocês, chegarão demasiado tarde.
Onları sevdim, terk ettim ve her şeyin yarısını aldım.
Ama-os, deixa-os e fica com metade de tudo.
Baştan, onların iyi insanlar olduklarını sanmıştım. Çünkü, bizi dövdüğü için, Büyükbabamı hırpalamışlardı ama,
Eu pensei que eles eram bons, no início, quando atiraram no avô porque bateu na avó, mas...
Onların hepsini, babam gibi zannettim ama,
Eu pensei que eles eram todos como o meu pai.
Ama, ya onları birbirlerine öldürtebilseydim?
Mas, se eu pudesse fazê-los matarem-se uns aos outros?
İnan, seni yenmeyi tercih ederdim ama bunu onlar için yapmazdım.
Acredita, preferia ter ganhado, mas não teria sido por eles.
İzleyiciler onları her yerden izleyebilir ama kaydetmelerine de izin vardır.
Os observadores poderam ver-te de qualquer sítio. mas são encorajados a filmagens em directo.
Sanki bir şey buraya dönmemi istedi, onları da getirmemi istedi ama ben...
Que algo queria que eu voltasse aqui, que os trouxesse para cá comigo, mas eu...
Neler yapabileceğini bilmemi istemiyorsun, ama ben onları haklayacağını bilmek istiyorum.
Não quer que eu saiba do que é capaz de fazer, mas eu quero saber que os vai apanhar.
Onları tekmeleyebilirsin ama sana gelmeye devam ederler.
Podes pontapeá-los... Que eles voltam para ti.
- Onları seversin.
Vais amá-los.
Onlar bebek gibi ama süzülmüyorlar ve biraz daha pahalılar.
- São como bonecas, mas não flutuam, e são um bocadinho mais caras.
Onları seviyorum evet ama, 24 saat onları beslemek zorundayım.
Quer dizer, eu adoro-os, claro. Mas tenho de alimentá-los diariamente.
Onlar da gerçek değildi ama.
Mas não eram verdadeiros.
Demek istediğimi Ihotsky Ay'a iniş yapamayacağımızı biliyor, ama işbirliğine yanaşmamış olabilir onlar da gözden düşürmek için köstebek olduğunu söylüyor olabilirler.
Digo, o Lhotsky sabe que não conseguimos ir à lua, então talvez não cooperasse e eles tivessem de... Estão a culpá-lo dizendo que é o espião.
Ya da bekleme salonunda oturan insanlar olur ve onlar benim gibi insanlar ama benden daha güzel, daha iyidirler... Belki yeterince iyi olmadığımdandır!
Ou há pessoas na sala de espera que são como eu, mas mais bonitas... e melhores, porque talvez eu não seja boa o suficiente.
Evet, onların düşüncesine nasıl da güvenilir ama!
Confio muito no julgamento dele. Não é assim.
Onlar benim porno kesmek mümkün olabilir, bak Ama bunun dışında, biz iyiyiz.
Podem até hackear o meu porno, mas fora isso, estamos bem.
Ama ben onları kaybetmedim.
Mas nunca perdi.
Ama şu dört kardeş hâlâ dışarıdaysa onları tek vuruşta yenebilecek askerler yaratmalıyız.
Se aqueles quatro irmãos ainda andam à solta, precisamos de criar soldados que os derrotem de um só golpe.
Onlar hırsızlık diyor ama ben haneye tecavüz ediyorum.
Eles dizem que foi por roubo, mas eu digo que foi por invasão.
Kusura bakma ama sikeyim onları.
Desculpe-me a força de expressão, mas que se fodam todos.
Bir sürü renk seçeneği vardır, tabutun ağacını içine konacak yastık, minderleri seçersin, orada öylece oturur hangi yastıkla daha rahat edeceklerini düşünürsün tabii bu, çoktan ölmüş oldukları gerçeğini zerre değiştirmez bu yüzden ne renk tabutta gömüldükleri onlar için hiç mi hiç fark etmez ama seni aşağılık herif, senin karın hayatta!
E todos de cores diferentes e almofadas e travesseiros lá dentro, e você lá sentado a pensar qual seria a almofada que as faria mais confortáveis, a lutar com a perceção de que elas já estão mortas e por isso estão-se nas tintas para a cor com que irão ser enterradas. Seu grande sacana, a sua mulher está viva!
Bunu söylediğim için üzgünüm efendim ama çözülmesini istemediklerinde amirler beni Julie'ninki gibi onları sağ olarak istemedikleri davalara gönderir.
Desculpe dizê-lo, senhor, que os superiores mandam-me casos como o da Julie quando não os querem resolvidos.
- Ama onlar lig takımı.
Nós jogamos com a equipa de Rockport, mas eles são a equipa da liga.
Birisi öldürülmüş ve onlar da saçma olacak ama onun yaptığını düşünüyorlar.
Mataram alguém e acham... - Acham que foi ele.
Tanrı doğayı koruyorsa, bu olguyu net bir biçimde ortaya koymasını ama doğanın Tanrı hakkındaki işaretleri aldatıcı ise onları tamamen saklamasını ve böylece ne tarafı tutmam gerektiğinin bana gösterilmesini yüzlerce defa diledim.
"Desejei por 100 vezes que se Deus mantém a Natureza," "esta devia manifestá-Lo inequivocamente." "Se os sinais que a Natureza dá são enganadores,"
Ama sen, Lord Snow sen ölene kadar onların savaşını vereceksin.
Mas vós, Lorde Snow, ireis lutar as batalhas deles para sempre.
Ama gözlerin olmayacak, onları bağışladın.
Mas não terás olhos. Vais doar os olhos.
Ateş etmeye onlar başladı ama!
Alguém começou a disparar primeiro contra nós!
Ama buradan çıktıklarında onları kontrol edemem.
Mas, depois de saírem, já não os controlo.
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
onlar benim 87
onlara sor 23
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
onlar benim 87
onlara sor 23
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları gördüm 114
onları buraya getir 21
onlara iyi bak 17
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları gördüm 114
onları buraya getir 21
onlara iyi bak 17