Onlar traduction Portugais
200,872 traduction parallèle
Onlar öngörüydü.
Eles são premonições.
Onları ben görmüyorum.
Eu não tenho visões.
Ama ben, onların düşündüğünden daha fazlasını anlıyormuş gibi hissediyorum.
Mas eu sinto que ela entende mais do que eles pensam.
Onları kaybettik mi?
Será que vamos perdê-los?
Tekrar aradıklarında onları bulacağız.
A próxima vez que eles telefonarem, vamos encontrá-los.
Onlar bu işin en iyileridir.
Eles são os melhores no negócio.
Neden? - Onları kiralamak istiyorum.
- Quero contratá-los.
Onlar senin arkadaşın Owen. Daha öncesinden.
São teus amigos, Owen, de... antes.
Onlar senin arkadaşın.
Eles são teus amigos.
- Onları kullan.
- use-os.
Onları almalıyım.
Tenho de ir ter com eles.
Onlar iyi.
Eles estão bem.
Onları indirdiğimizde bunları bulduk.
Encontrámos isto quando cortámos a corda.
Onlar Birleşik Devletler askerleri.
- São militares americanos.
Eğer süpermarketteki dondurucuyu kimse açmasaydı,... belki onları içine koyabilirdik.
Se ainda ninguém abriu o congelador do supermercado, talvez possamos colocá-los lá.
Çünkü onlar dışarıda ne olduğunu biliyorlardı.
Porque sabem o que se passa lá fora.
Onlar suçlu.
Eles são prisioneiros.
"Hava onları mutsuz yapar."
O ar torna-os infelizes. "
Eğer vücutları dışarı bırakırsak, What if we put the bodies outside, onları yem olarak kullanırsak, ne olduğuna bakabilir miyiz?
E se pusermos os cadáveres lá fora, usá-los como isco, a ver o que aparece?
Yapabiliyorsa, bir şekilde onları çıkaracağım.
Se conseguir, vou tirá-los daqui, de alguma forma.
Tamam, en kısa zamanda onları çıkarınca kapıyı kapat.
Assim que os pusermos lá fora, fecha a porta.
Onları oraya siz mi koydunuz?
Colocaram-nos lá fora?
Onlar arkadaşlarım.
São meus amigos!
Onlar Amerikan Askerleriydi!
Eram soldados americanos!
Onları geri getiremeyiz artık.
Não podemos fazê-lo agora.
Git o zaman ve tüm uluslarda takipçi edin, onları Peder'in adına vaftiz et
E por conseguinte... faz discípulos de todas as nações, baptizando-os... em nome do Pai,
Karımı ve kızımı arıyorum. Onları görmüşmüydün?
Estou à procura da minha mulher e filha.
Üç çocuk yanıma geldi normal görünümlü gençler,... ama onlar hiç normal değildi.
Três rapazes vieram na minha direcção. Adolescentes com um aspecto normal, mas não havia nada de normal neles.
Bunu sürekli yaşıyorsun dedim,... kadınları döven erkekler,... onların günahlarını bağışlıyorlar.
Eu disse que deve ouvir muito disso aqui. De homens a baterem em mulheres. A absolvê-los dos seus pecados.
Uyuşturucu blokerleri alıyorum, ve onlar beş, altı saat üzerimde çalışacaklar. ... ve bittiği zaman, temiz olacağım.
Tomo bloqueadores de receptores de ópio, que vão agir no meu organismo durante cinco ou seis horas e quando eu estiver limpa, estarei limpa.
Evet, sadece onları sıkılaştır.
- Sim, mas aperta-as ainda mais.
Fakat onları saptırıyorsun.
Mas está a desorientá-las.
Onları tanımıyorsun. Onlarla birlikte kalmadın.
Não as conhece, não ficou com eles.
Onları sevmeyebilirsin, ama başka bir çare yok...
Pode não gostar delas, mas não há razão...
Onlar yalancı, hepsi yalancı.
São mentirosas. - As duas.
Evet, görüyorsun, görüyorsun, Sen onların geri kalanı gibisin, değil mi?
É como todos os outros.
Onların yaptığı şeyin aynısını sen de yapıyorken millete giremeyeceğini söyleyemezsin.
Não se pode dizer a alguém que não pode entrar quando se está a fazer o mesmo que essa pessoa.
Ama ben onların tarafında değilim..
Mas não estou do lado deles.
Nina onları içeri gönderiyor.
Nina está enviando eles.
Şimdi Grimes hapishaneden çıktı, onların ikisine de şantaj yapabileceğini anladı.
E agora que Grimes está fora da prisão, ele acha que ele pode chantagear os dois.
- Onları Loria'ya mı gönderelim?
- Mandá-lo de volta à Loria?
Onlar işe yaramaz, değil mi?
Não servem para nada, certo?
Onları dinleyeceğiz ve ona göre hareket edeceğiz.
Nós os ouvimos e tratamos adequadamente.
Saçmalık değil onlar.
Não é isso.
Hiç kimse onları güvenlik görevlisi belgesi almaya zorlamadı.
Mas ninguém... forçou estes homens a candidatarem-se a isto.
Onları istiyorum.
Quero-as.
Bunlar ne ve neden onları istiyor?
Porquê? O que são, e porque é que ele os quer?
Onları ne yapacağız.
- O que vamos fazer com eles?
Onlar öldü.
Estão mortos!
Çocuklara böyle şeyler öğretmek. Onlar çocuk yahu.
Não entenderiam.
Hepsi psikozlu onların.
Tudo aqui é.
onları 229
onların 83
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
onlar benim 87
onlara sor 23
onlar da ne 21
onların 83
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
onlar benim 87
onlara sor 23
onlar da ne 21