Ben öyle değilim traduction Portugais
633 traduction parallèle
Bugünlerde insanlar çocuklarının kimlerle görüştüğüne aldırmıyor ama ben öyle değilim.
Hoje em dia, a maioria dos pais não se importa com o tipo de pessoas com quem os seus filhos se envolvem, mas eu não sou assim.
Ama ben öyle değilim.
Bem, eu não.
Evet, fakat ben öyle değilim, otur yerine ve orada kal, o şekilde herkes daha güvende olur.
É um mau atirador. - Sei que não sou bom. Será melhor que se sente aí, assim estarão todos mais cómodos.
Yani Aron çok iyi... ama ben öyle değilim.
Quero dizer, o Aron é bom... e eu não sou.
Ben öyle değilim.
Eu não sou.
Ben öyle değilim.
Eu não sou assim.
O şeyleri neden söyledim bilmiyorum, Ben öyle değilim aslında.
Eu não sou assim.
Ben öyle değilim.
Não entendo.
Bazıları farkı söyleyemeyeceklerini iddia ediyorlar ama ben öyle değilim, canım.
Alguns dizem que eles não conseguem distinguir mas eu não, querida.
Gönlünü hoş ediyorum. Seni eğlendiriyorum. Ama hayatındaki tek kadın ben değilim, öyle değil mi?
Eu agrado-Ihe, divirto-o mas não sou a única, pois não?
30 yaş karar vermek için uygundur, ve ben hiç öyle değilim, Connor değil.
Trinta anos é uma boa idade para o fazer. E não sou isso. O Connor não é assim.
Bana öyle bakmayı kesmezsen, olacaklardan ben sorumlu değilim.
Se não paras de olhar para mim assim, não me responsabilizo por mim.
Niçin ben öyle değilim?
Porque não sou assim?
Artık genç ve kolay incinebilir değilim, ama genç kocam öyle idi ve ben neyse, boşver!
Já não sou jovem e vulnerável. O meu jovem esposo era, e eu... Isso agora não interessa.
Ben öyle modern kocalardan değilim. Metin olup, dudağını ısıran ve her şeyi hassas bir şekilde konuşan kocalardan.
Eu não sou um marido moderno, que permance digno, imperturbável, pronto para a discussão.
- Öyle değilim ben.
- Não estou de pernas para o ar.
Senin kafanda da altından çok emlak işleri var, öyle mi? Bir kasaba alanının taslağını belirlemek için tutulmuş bir araştırmacıyım. Ben bir tahmin uzmanı değilim Albay.
E planeia deixar de lado o ouro pelos bens imóveis?
Hiç korkmayın, Bay Flannagan. Ben hiç öyle biri değilim.
Fique tranqüilo, eu nãosou desse tipo.
Ben öyle değilim.
Eu não.
Ben hanımefendi olacak kadar yaşlı değilim, öyle değil mi, Cecile?
Eu adoro. Não tenho idade para ser "senhora". Tenho.
Kimi kandırıyorum ben? "Büyük Zeno." Hiçte öyle değilim.
Quem quero enganar? "O Grande Zeno." Nunca fui grande.
- Yani, ben yeterli değilim, öyle mi? - Hayır.
- Eu não sou suficientemente bom?
Ben öyle biri değilim.
Eu não sou assim.
- Ben pek öyle gergin değilim.
- Eu não estou nada nervoso.
Ben değil, Onlar öyle ; çünkü ben Yerli değilim!
Eu tenho, porque não sou índio!
Ben durumun öyle olduğundan emin değilim.
Bem, não tenho a certeza do que isso será.
Ben kötü bir adam değilim, öyle değil mi?
O trabalho onde eu estava dava cabo de mim e eu não sou assim tão mau.
- Ben öyle bir kız değilim.
- Eu näo sou dessas.
Ben öyle biri değilim.
Não sou assim.
Yok öyle şey. Ben mahallenin dedikoducusu değilim.
Eu não sou... um fofoqueiro de bairro nem nada para um estilo.
Ben öyle biri değilim.
Eu não sou.
Ben öyle degilim.
Nao estou a fugir.
Ben öyle bir dansçı değilim.
- Não sou bailarina.
Normal hayat süren insanlar var, neden ben de öyle değilim?
Há quem tenha vidas normais, por que não posso ser um deles?
Ben öyle bir kız değilim.
Não posso. Não sou esse tipo de garota.
Ama ben umurunda bile değilim, öyle değil mi?
Estás-te nas tintas para mim, não estás?
Ben öyle biri değilim ve Hannah'yı da çok seviyorum.
Não sou um homem desses, e dou valor à Hannah.
Babam öyle dedi. Ben iyi değilim.
Foi o meu pai que o disse.
Sen öyle sanabilirsin ama ben sana asik degilim.
" Ainda que assim te pareça, não estou apaixonado por ti.
Ben sakat değilim, tanığım, öyle değil mi?
Não sou inválida, sou uma testemunha, certo?
- Ama ben artık öyle biri değilim.
- Mas eu já não sou isso.
Bak ben öyle bir kız değilim.
Eu não sou aquela mulher.
Durum öyle gösterebilir ama ben böyle bir durumda değilim.
Talvez o comportamento o seja, mas eu não sou.
Ben öyle mükemmel konuşmalar yapabilen birisi değilim.
Eu não estou tão grande a fazer discursos.
Ben öyle biri değilim.
- Eu não engato.
Ben davetli değilim, öyle mi?
Não estou convidado?
"Ben sittiimin Derek Scully'siyim ve bi serseri değilim!" Öyle değil mi?
"Sou o Derek Scully e não sou um tosco!" não é isso?
Çünkü ben uzun, sarışın, mavi gözlü değilim. Öyle olmadığım öyle hissetmediğim anlamına gelmiyor. Ben neyim?
Só por não ser assim alto, loiro, de olhos azuis, não significa que não me sinra assim.
Ben içtenlik konusunda şöhretli biri değilim, ama öyle olanları takdir ederim.
Miss Merville, não sou dado a sentimentalismos. Mas percebo a gravidade da situação.
biliyorsun, ben bir sanat eleştirmeni değilim, ancak neyden nefret ettiğimi bilirim ama bundan nefret etmedim tablon çok cesur ancak yinede güzel ve az da olsa önemli olan şu ki ; genital organımı komik çizmediğin için teşekkürler öyle yaptım sanıyordum!
Sabe, não sou nenhum crítico de arte, mas eu sei o que é que eu odeio. E eu não odeio isto. A sua pintura é provocadora, mas bonita.
Öyle ama ben yerli değilim!
- É um prato indiano. Mas eu não sou indiano.
ben öyleyim 27
ben öyle düşünmüyorum 172
ben öyle demedim 40
ben öyle bir şey demedim 33
ben öyle düşünüyorum 22
ben öyle demezdim 26
ben öyle duymadım 16
değilim 815
ben öldüm 53
ben oldum 16
ben öyle düşünmüyorum 172
ben öyle demedim 40
ben öyle bir şey demedim 33
ben öyle düşünüyorum 22
ben öyle demezdim 26
ben öyle duymadım 16
değilim 815
ben öldüm 53
ben oldum 16
ben öleceğim 28
ben ölüyorum 52
ben onu seviyorum 16
ben onun 17
ben ona 29
ben olsam 77
ben özür dilerim 55
ben onu 25
ben öderim 70
ben olsaydım 38
ben ölüyorum 52
ben onu seviyorum 16
ben onun 17
ben ona 29
ben olsam 77
ben özür dilerim 55
ben onu 25
ben öderim 70
ben olsaydım 38