Düşünmedim traduction Portugais
2,447 traduction parallèle
Doğru olduğunu düşünmedim.
Não achei que estivesse certo.
Ama uyandığım hiç bir sabah, o günün kardeşimi görmeden geçirdiğim bir başka gün olduğunu düşünmedim.
Mas a cada manhã, eu acordo e não penso que vai ser outro dia sem ver o meu irmão.
Özür dilerim, dert edeceğinizi düşünmedim.
Não percebi que isso lhe iria aborrecer. Ela é claramente uma sociopata. Ya, eu sei, é.
Önemli bir şey olduğunu düşünmedim.
Não pensei que fosse algo desse tipo.
- Açabileceğini düşünmedim zaten.
Cheira-me que não consegues destrancar a porta.
Aslında bu kadar derinlemesine düşünmedim.
A verdade, é que ainda não pensei nisso.
- Fazla düşünmedim.
- Não penso grande coisa.
Yani, ben... ben onunla alakalı hiçbir şey düşünmedim, ama bu yeni yetme herkes gittikten sonra ortaya çıktı.
Não notei nada de estranho na altura, mas este novato ficou até todos se irem embora.
- Asla ciddi olarak düşünmedim.
Eu nunca levei a sério.
Asla böyle bir şeye karışabileceğimi düşünmedim.
Nunca pensei que chegaria a isso.
Sen ne giyeceksin, Alex? Pek düşünmedim.
- Nem pensei nisso.
Tamam, başına pek çok dert açtım ve ben, ben benden hoşlandığını düşünmedim.
Eu sei que sou um poço de drama. E não achei que gostasses de mim.
Yani, bundan sonrasını pek düşünmedim, yemek yemeğe gidebiliriz.
Estive a pensar que talvez, depois disto, poderíamos comer alguma coisa.
Aylardır seni düşünmedim.
Não penso em ti há meses.
Kendini göstereceğini düşünmedim.
Não pensei que aparecerias.
Önemli olduğunu düşünmedim.
Não achei que fosse importante.
Üstünde düşünmedim bile.
Eu ainda nem pensei bem nisto.
Etmem gerektiğini düşünmedim.
Não pensei que era preciso.
Düşünmedim!
Não pensei.
Ekspres kasa için çok fazla eşyası vardı ama bilerek yaptığını düşünmedim ben.
Ela tinha itens demais para a fila rápida, mas... acho que não era de propósito.
İlgisi olduğunu düşünmedim.
Não pensei que fosse relevante.
Hiçbir şey düşünmedim.
- Não pensei em nada.
Mark'ı terk edeceğini hiç düşünmedim, ben de başka birilerine kaydım.
Eu não sabia se alguma vez ias deixar o Mark, por isso mantive-me aberto a outras opções.
- Hiç de düşünmedim.
Nem pensava nisso.
- Bunu neden düşünmedim? - Amelia.
Não podem salvar os dois?
Daha 14 yaşındayken, kendinden büyük... iki adamla yatabileceğini düşünmedim.
Não suspeitava que, com 14 anos, já dormisse com dois homens mais velhos!
- Ben neden bunu düşünmedim ki?
- Como é que não pensei nisso?
Daha düşünmedim. Hala kaçma aşamasındayız.
Ainda... não estamos a reconstruir.
Asla Kral'ın armasını gasp etmeyi düşünmedim. Herkes, atalarımın o armaları kullandığını biliyor!
Nunca procurei usurpar o brasão do rei.
Rıhtımdan bir gürültü geldi ama böyle bir şey olacağını düşünmedim. Tökezleyip düştüğünü sandım tamam mı?
Ouvi um barulho na doca, mas... não dei grande importância.
Bu konuda pek düşünmedim sanırım.
- Acho que nunca pensei muito nisso.
Uğrayacağını düşünmedim.
Não sabia que me vinhas visitar.
Beraber olmadığımızdan beri bunun önemli olduğunu düşünmedim.
E como já não estávamos juntas, achei que não tivesse importância.
Asla... Asla kovulacağını kalacak bir yer bulamayacağını düşünmedim.
Nunca... sequer pensei que ia ser... tu sabes...
Sanırım, gerçekle baş edebileceğinizi düşünmedim.
Suponho que não achei que vocês conseguissem lidar com a verdade.
Keseceğini düşünmedim kafasını herhalde!
Fazer cortar a cabeça dele fora eu não fiz!
Durup şöyle bir düşünmedim hiç.
Nunca parei para pensar.
Allah'ım. Bunu hiç düşünmedim.
Pois, não tinha pensado nisso.
Cadaloz olduğunu hiç düşünmedim.
Eu nunca achei que fosses uma cabra.
Yapacağını düşünmedim.
Não acho que faria.
Mide sorunumla bir ilgisi olabileceğini düşünmedim.
Não pensei que tivesse relação com os meus problemas de estômago.
Hiç öyle bir şey düşünmedim.
Não pensei isso.
Ve Mark'ın Amy ile yattığını biliyordum ama bunu önemseyeceğini düşünmedim.
E eu sabia que o Mark tinha dormido com a Amy, mas não pensei que te ralasses.
Dört çeker araban olduğunu hiç düşünmedim.
Não te imaginava com um carro de tracção dupla.
New York'ta büyümek, bunu hiç düşünmedim. Harika bir komedyen olacaktım.
Cresci em Nova York, e nunca pensei que me convertiría num grande comediante.
Asla anladığımı düşünmedim...
Nunca pensei que o faria e...
Evet, bunu daha önce düşünmedim ama fedailer, King'in dün gece müşterilerden bir adamı geri çevirmesiyle birlikte adamın oldukça hiddetlendiğinden söz etmişlerdi.
Eu não tinha pensado nisso. Mas os seguranças falaram que um cara ficou muito bravo com o King ontem - quando foi recusado.
Olabileceğimizi hiç düşünmedim.
Acho que nunca o poderemos ser.
Düzgün düşünmedim, o yüzden yasal olarak hâlâ benimdir.
Não pensei bem na altura, por isso legalmente ele ainda é meu.
Konuyla alakası olduğunu düşünmedim.
Não me pareceu relevante.
- Hayır, düşünmedim.
- Não, não pensei.
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünemiyorum 69
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmeliyim 39
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünüyordum 129
düşünüyorum ki 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmeliyim 39
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünüyordum 129
düşünüyorum ki 20
düşünüyor musun 27
düşünsenize 76
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47
düşünsenize 76
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47