Gidip bakacağım traduction Portugais
539 traduction parallèle
- Bilmiyorum.Gidip bakacağım
- Não sei. Irei dar uma olhada.
- Bay Marlowe'a ne oldu gidip bakacağım.
Descobrir o que aconteceu com o Sr. Marlowe.
Gidip bakacağım.
Vou ver o que é.
McLean ne yapıyor gidip bakacağım.
Vou ver o que anda a fazer o McLean.
Gidip bakacağım.
Vou ver.
Yarım saat daha bekleyeceğim sonra gidip bakacağım.
Esperarei outra meia hora. Depois baixarei a ver. Não podemos ficar aqui.
Bir gidip bakacağım.
Vou dar uma vista de olhos.
- Çok iyi lokanta bu, gidip bakacağım.
A comida é boa. Vou verificar.
Gidip bakacağım ama görünen şehirden ayrılmış olduğu!
Eu vou até lá confirmar mas parece mesmo que ele viajou.
- Gidip bakacağım.
- Vou lá ver.
Karanlık odada. Yanına gidip bakacağım.
- Está na sala escura, vou à procura dele.
Gidip bakacağım.
Eu vou ver.
- Gidip bakacağım.
- Vamos dar uma vista de olhos,
Yine de gidip bakacağım.
Vou na mesma.
Gidip bakacağım, Kaptan.
Capitão, permissão para inspecionar a casa das máquinas.
Pekala, efendim. Gidip, eve bakacağım, eğer sizin için sakıncası yoksa. Belki adam dikkatsiz davranmıştır.
Bem, se não se importar vou dar uma vista de olhos pela casa, pode ser que o ladrão tenha sido descuidado.
Zeke, kızılderililerin köylerine dönüp dönmediklerinden emin olmak için gidip izlerine bakacağım.
Bem, Zeke, vou acompanhar os Ingram e me asseguraréi de que suas carroças cheguem bem.
Wynant'ın dükkanına gidip niye kapalı olduğuna bakacağım.
Vou à oficina do Wynant, descobrir por que fechou.
Ben gidip bir daha bakacağım.
Acho que vou espreitar de novo.
Yok, ama dairesinde bir tane olduğunu düşünüyorum. - Pekala, gidip bir bakacağım.
Não, mas creio que há uma no seu apartamento.
Ben gidip, Matecumbe Yoluna bakacağım.
Vou até Matecumbe.
Gece mahkemesine gidip bir şey var mı diye bakacağım.
Vou até ao tribunal nocturno ver se apanho algo por lá.
Gidip bir bakacağım Benimle kim gelir?
Eu vou ver. Quem quer vir?
Gidip Angie ve çocuklar ne yapıyor, bir bakacağım.
Acho que vou ver o que os outros vão fazer.
Ridley ile çabucak gidip, bir kaç resim çekip ve ne bulacağıma bakacağım.
Vou até lá com o Ridley, tiro algumas fotos, para ver o que consigo descobrir.
Gidip bir bakacağım.
Vou dar uma olhadela.
Ben gidip bir bakacağım.
Vou ver.
Sanırım gidip o portreye bir bakacağım. Hoşçakal.
Acho que vou ver aquele retrato.
Gidip bir bakacağım.
Ah, sim, vou ver.
Gidip ona bakacağım.
Eu irei vê-lo.
Bunkerlere gidip bir bakacağım.
Vou para a minha casamata, ver o que se passa.
Aşağı gidip Dan'ın yaptıklarına bakacağım.
Vou ali em baixo ver como o Dan se está a sair.
- Ben gidip şu atlara bir bakacağım.
- Eu vou ver os cavalos.
M-4'le gidip daha çok ryetalyn toplayıp kendim bakacağım.
Extraem zenite para expedição, até ao solo.
Gidip bir bakacağım.
Vou ver.
Londra'ya gidip, galerilere bir bakacağım.
Irei até Londres dar uma olhada nas galerias.
Hayır, sadece oturma odasına gidip bazı şeylere bakacağım.
Não, só vou ao salão ver como estão as coisas.
Tatlım, gidip yardım edebilirmiyim diye bakacağım, ama senin burda oturmanı istiyorum.
Querido, vou ver se posso ajudar, mas não quero que saias do teu lugar.
Gidip ona bakacağım.
Vou procurá-la lá.
Köprüye gidip tarayıcıda bir şey bulmuşlar mı bakacağım.
Vou para a ponte, ver se apanharam alguma coisa.
Ben gidip vakit varken keyfime bakacağım.
Eu vou gozar enquanto sou nova e posso.
Mutfağa gidip dana rostoya bakacağım.
Tenho de ir ver a comida.
Sadece oraya gidip etrafa bir bakacağım.
Eu apenas vou até lá e dar uma olhada.
Gidip bir bakacağım.
Eu vou lá espreitar.
Ormana gidip, civcivler yumurtadan çıkmış mı, ona bakacağım.
Até aos bosques, ver se as galinhas têm chocado.
Gidip mutfağa bakacağım. Hayır!
- Vou ver na cozinha.
Eğer rahat bırakırsanız, gidip bir bakacağım.
Deixava-vos mais tranquilos se eu entrasse e verificasse?
- Gidip bakacağım.
- Vou ver.
Evime gidip, dosyalarıma bakacağım.
Vou a casa para comparar isto com as minhas fichas.
Sanırım, gidip Hattie'nin odasına dönüp dönmediğine bir bakacağım.
Vou ver se Hattie voltou ao seu quarto.
Gidip bir bakacağım.
Vou procurá-lo.