Gidip bir bakayım traduction Portugais
313 traduction parallèle
Ne konuşuyorlar gidip bir bakayım.
Vou verificar o que estão dizendo.
En iyisi ben gidip bir bakayım ne alemdeler.
Não? Vou ver qué aconteceu.
Gidip bir bakayım.
Bem, todos os ingleses estarão lá.
Gidip bir bakayım.
Vou dar uma olhada.
Gidip bir bakayım...
Verei o que posso achar...
Etrafta dolaşan bir hayvan olmalı gidip bir bakayım.
Deve ser um puma a escarafunchar. Vou dar uma olhadela.
- Bekle burada, gidip bir bakayım.
- espera aqui.
Gidip bir bakayım sana yiyecek bir şeyler bulabilecek miyim?
Vou ver se arranjo algo para comer.
Gidip bir bakayım. Sonra görüşürüz.
Acho melhor ir ver se os meus homens já trataram de tudo.
Olduğun yerde kal! Gidip bir bakayım.
Vou ver se chegou.
- Ben gidip bir bakayım. - Ben de kutu arayayım.
- Vou ver o que consigo encontrar.
- Gidip bir bakayım.
- Vou ver.
Gidip bir bakayım.
Vou dar uma olhadela.
Gidip bir bakayım.
Vou verificar.
Pekala, ben gidip bir bakayım.
Bem, vou dar a olhadela.
Gidip bir bakayım, başına bir şey gelmiş olabilir.
Tsurumaru, vou ver o que está a demorá-la.
Gidip bir bakayım.
Deixa-me ir ver.
Gidip bir bakayım.
Espere um pouco que vou ver.
Ben gidip bir... Ben gidip bir bakayım.
Eu vou... vou ver.
Ben gidip bir bakayım, ne yapıyor.
Vou ver o que ele está a fazer.
İşte orada, ben gidip bir bakayım.
Lá está ele!
Ben gidip bir bakayım. Sen burada yalnız kalabilecek misin?
Eu vou dar uma vista de olhos Fica bem cá em baixo, sozinha?
Ben gidip ihtiyar Zeke'ye bir bakayım.
Iréi ver ónde está Zeke.
Gidip, doktorun neye ihtiyacı var, bir bakayım.
E agora vou ver o que precisa o Dr. Meade.
Gidip ona bir bakayım.
Deixa-me vê-la.
- Gidip adama bir bakayım.
- É melhor ir espreitá-Io. - Mr.
Gidip bir bakayım.
Eu juro, diante de Deus, que nunca direi uma só palavra... sobre o que o Sr. Temple fez ontem. Pode deixar que vou procurá-lo.
Gidip katırlara bir bakayım, müzik çalıp biraz sakinleştireyim.
Será melhor ir ver as mulas e acalmá-las com música.
Evet, ben en iyisi gidip Bessie'ye bir bakayım.
Vou ver como a Bessie se está a sair.
Gidip polise yardımcı olabilir miyim bir bakayım.
Vou ver se posso ajudar a Policia,
Gidip bakayım. İzninizle. Bir kitabım var.
Com licença, tenho um livro.
Gidip bir bakayım.
Já deve ter terminado.
Şimdi gidip dengeleyicine bir bakayım.
Vou ver os teus estabilizadores.
Sen çantaları al, ben de gidip başka uçuş var mı, bir bakayım.
Recolhe tu as malas. Eu vou ver se há mais algum voo.
Ben gidip içeri bir bakayım.
É melhor ver a bancada de trabalho.
- Ben gidip çocuklara bir bakayım.
- Vou ver as crianças.
Gidip kim olduğuna bir bakayım Sybil.
É melhor ir ver quem é, Sybil.
Evet, gidip hazır mı diye bir bakayım.
- Sim, vou ver se está pronta.
İzniniz olursa ben haşmetmeapın yanına gidip gelişinin akıbetine bir bakayım.
Irei, com o vosso consentimento junto de sua Majestade para descobrir qual é o progresso real.
Gidip Ricky'ye bir bakayım.
Vou ver se o Ricky está bem.
Ben gidip şu depo kime ait bir bakayım.
Vou verificar de quem é o armazém.
Gidip ne yapıyorlar diye bir bakayım diye düşündüm.
Estava a pensar ir ver o que estão a fazer ali atrás.
İzin verirseniz gidip ne oluyor bir bakayım.
É melhor que me inteire do que se passa. Com a vossa licença.
Gidip bir bakayım.
Vou averiguar.
Bodruma gidip elimizde ne var, bir bakayım.
Vou ver o que temos na cave.
Pekala. Soğuk odaya ölü bir tane bırakmışlardı, gidip bakayım.
Os que morrem, são deixados ao relento.
Ben gidip ona bir bakayım.
Vou só ver como ele está.
Gidip bir daha bakayım.
Vou olhar lá atrás.
O zaman ben gidip, bir bakayım.
Bom, vou ver lá dentro...
Gidip çiğnemediğimiz kurallar var mı, bir bakayım.
Vou dar uma vista de olhos nas regras que ainda não quebrei.
Sıkı dur hayatım. Gidip ne yaptıklarına bir bakayım.
Deixa-te estar sentada, querida.