Hayali traduction Portugais
2,343 traduction parallèle
Hayali seks.
Sexo imaginativo!
* Bir adamın ıslak hayali olarak kalabilir *
O sonho molhado De uma pessoa especial
Eğer büyük bir şey planlıyorsa gününü bunu hayal ederek geçirir, hem gerçek hem de hayali şeylerden öc alır.
Se ele planeia algo grande, passará o dia a sonhar com isso, regressando de visões reais e imaginadas.
Bu hayali beraber gerçekleştirebiliriz.
E podemos construir este sonho juntos
Narin, küçük bir çocukluk hayali.
Uma inocente fantasia infantil. Eu ainda a tenho.
- Hayali yaşıyorum yavrum.
- Estou a viver o sonho.
On bir yaşında bir kız başında sıyrıkla geldi ve beni hayali arkadaşıyla konuşturdu.
Talvez sim, talvez não. Estudos comprovaram que crianças com amigos imaginários destacam-se intelectualmente. - Aos 11 anos?
Belki de değil. Çalışmalara göre, hayali arkadaşı olan çocuklar akademik açıdan üstündür.
Preocupa-me que esteja a usar o amigo imaginário para se ostracizar.
Hayali arkadaşını kendini soyutlamak için kullandığından endişeliyim.
Tenho uma desistência às 14 : 00.
Hayali arkadaşı olan 11 yaşında bir kız. Bu çok saçma.
Uma criança de 11 anos sabe a diferença entre o que é real e o que não é.
Belki Rusya'da, her annenin hayali, oğlunun, bir ineğin içinin neye benzediğini görmesidir, ama bu benim evimde geçerli değil! - Lynette, sakin ol.
Talvez na Rússia, todas as mães sonhem que os seus filhos saibam como é o interior de uma vaca, mas não na minha casa!
Her genç kızın hayali de bu değil midir?
E não é esse o sonho de todas as mulheres?
Hayali arkadaşın bile olsa umurumda değil.
Não me importa se é o seu amigo imaginário.
Ama ben Rush Limbaugh'un Fred Savage tarafından oynanan hayali bir karakter olduğunu sanıyordum.
Mas eu pensava que o Rush Limbaugh era uma personagem ficcional interpretada pelo Fred Savage.
Benim bildiğime göre Rush Limbaugh Fred Savage tarafından oynanmış hayali bir karakter.
Mas eu pensava que o Rush Limbaugh era uma personagem ficcional interpretada pelo Fred Savage.
Birden bire hayali bir hikâyeye dönüştü.
De repente, passou a uma história de fantasia.
Az önce toplu bir mezar gördüm ve aklımdaki tek şey hayali bir bebek.
Acabei de ver um jazigo comum, e só consigo pensar num bebé imaginário.
! Babe Ruth ve Hitler'in hayali bir buluşması hakkında olsun.
Devia ser sobre um encontro imaginário entre Babe Ruth e Hitler.
Çünkü, bu ülkede bilimi birazcık seven bütün çocukların hayali.
Porque... É o sonho de cada miúdo deste país que gosta de ciência nem que seja só um pouco.
bu yüzden pete kendince kendisini seven, hayali bir aile yarattı.
Então, acho que o Pete criou uma imagem de pais que o adoravam na sua mente.
Bir de hayali mermi mevzuu var. Evet.
E ainda há a questão das balas fantasmas.
Hayali veya gerçek olabilir.
Poderia ser real ou não.
Evet. "Ajanlar, gölgelerin içinde yaşamlarını sürdürüler." "Bunu ; bir gün, gün yüzü görecekleri hayali ile yaparlar."
Os espiões vivem nas sombras, mas sonham com a luz.
Doğada var olmayan hayali bir ahlaki konsepttir.
É um conceito moral ilusório, que não existe na natureza.
Gerçek ya da hayali olabilir, ama bir sebepten içine kapanık.
Real ou não, tem auto-consciência de algo.
Tamam, hayali olayları konuşacağız bugün bir de zaman aşımına uğramış davaları tabii.
Bom, limitaremos tudo a acções hipotéticas e dentro das limitações.
Bu hayali imgelemelerin gerçekle uyuşmaması çok garip.
É engraçado como temos estas imagens mentais que nem sempre correspondem à realidade.
Bu hayali treni ışık hızına mümkün olduğu kadar yaklaşmak ve nasıl bir zaman makinesine dönüştüğünü görmek için kullanacağız.
Usaremos esse trem imaginário para alcançarmos o máximo possível da velocidade da luz, e vermos como ele se torna uma máquina do tempo.
ve gerçekten buluşuyorlar mı? yoksa sadece kendilerinin hayali yansıması mı?
E será que se encontram mesmo ou é apenas o reflexo imaginário no espelho?
Daha portakalda vitaminken bu gecenin hayali kuruyordum.
Tenho sonhado em ser rainha do baile desde que era um espermatezóide do meu pai.
Sene 1975 ve Menlo park, California'daki bir bilgisayar kulübüne, herkesin kullanabileceği bir bilgisayar yapma hayali olan yeni zengin bir adam katıldı.
Era 1975, quando o Clube de Computação caseiro em Menlo Park, Califórnia, ganhou um novo membro. Uma nova celebridade que tinha o sonho de construir um computador que todos podiam usar.
Bu hayali insan aynı zamanda defans hattımızın altına mikrofon gizlemiş de olabilir.
Essa pessoa hipotética também pode ter colocado microfones na nossa lateral.
Çok hayali bir işmiş gibi duruyor koç.
Parece muito trabalho hipotético, treinador.
Bakın beyler. Uzun zamandır bunun hayali ile yaşıyordum.
Vejam, rapazes, sonho com isto desde que era bébé.
Elimizde Grant'ın en sevdiği hayali roket silosunun uydu görüntüleri var.
Temos fotos de satélite dos silos imaginários de mísseis do Grant.
Yedi tane hayali şirketi var hepsi Cayman Adası'na kayıtlı.
Ele tem sete empresas fictícias, registadas nas Ilhas Cayman.
Hayali bir şirketin boş ofisine zorla girmeyi mi?
Invadiu o escritório vazio de uma empresa inexistente?
Hayır. Hayali bir şirket için boş ofis ayarlama işini.
Criei um escritório vazio para uma empresa inexistente.
Ve birisi belirli bir mal varlığına ulaştığında bu varlıkları kaybetmemek için bu yüzden... boş ofisler, hayali şirketler, vasiyetlere ek maddeler, bunlar akla bir soruyu getiriyor.
E quando acumulamos uma certa quantidade de riqueza, preferimos guardá-la e... Então escritórios vazios, empresas de fachada cláusulas em testamentos.
Affedersin Abs ama Yüzbaşı Thorson'ın paranoyasının hayali olduğu ihtimalini düşünmemiz lazım.
Desculpa Abbs, só penso que precisamos considerar a possibilidade da paranóia da Tenente Thorson ter sido imaginada.
- Bu hayali değil bence.
- Não acho que isso foi imaginado.
Şayet insanlıktan çıkıp hayali olarak başka bir yaratığın dünyasına girmek mümkün olsaydı seçimim kesinlikle gorillerden yana olurdu.
E assim se houver a possibilidade de... escapar da condição humana, e viver imaginariamente... no mundo de outra criatura, deve ser com o gorila.
Annemin tek hayali New Orleans'a gitmekti.
O único sonho que a mãe teve, foi ir a Nova Orleães.
Bir çok sıradan kadın gibi, sıradışı bir hayali vardı.
E como a maioria das mulheres normais, ela tinha um sonho extraordinário.
Evet, Emma'nın yeteneklerini gösterme hayali sonunda gerçekleşmişti.
Sim, o sonho da Emma de partilhar o seu talento, tinha-se finalmente tornado verdade.
Hayali bir canavar yüzünden o tünele girmemi engelleyemezsin
Não vou levar o meu barco para um túnel por causa de um monstro imaginário.
Onun hayali evine geri dönüp burada doktorluk yapmak.
O sonho dele é voltar. E exercer a profissão aqui.
Artık bu evde bir bebek olduğuna göre hayali botunuza ne isim vereceğinize değil, bebeğe konsantre olmalısınız.
Agora há um bebé cá em casa, têm de começar a concentrar-se nela, em vez do nome que vão dar ao vosso barco imaginário.
Hayali alışverişime çıkıyorum.
Bem, vou sair para fazer compras imaginárias.
Peki o zaman, hayali biri.
Delira.
Hayalî ailenin olduğu hayalî şehirlerle ilgili bilgim yok.
O meu conhecimento de cidades imaginárias com famílias imaginarias é de facto inexistente, por isso...
hayal 40
hayalet 78
hayaller 22
hayal et 37
hayal kırıklığı 16
hayal meyal 31
hayal bile edemezsin 21
hayaletler 48
hayalet mi 23
hayal gücü 25
hayalet 78
hayaller 22
hayal et 37
hayal kırıklığı 16
hayal meyal 31
hayal bile edemezsin 21
hayaletler 48
hayalet mi 23
hayal gücü 25