English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ H ] / Heyecan

Heyecan traduction Portugais

6,430 traduction parallèle
Heyecan verici.
É a minha primeira viagem a Itália. É excitante.
Ancak Marie çalan her kapıya hep umut ve heyecan ile cevap verirdi.
Mas a Marie, atendia sempre com anseio e cordialidade, mesmo quando o seu primogénito partiu.
Duyduğuma göre para için değil heyecan için çalışıyormuşsunuz.
Ouvi dizer que trabalhas pela emoção, não pelo dinheiro.
Biraz korkutucu ama aynı zamanda heyecan verici.
Pois, é um pouco assustador, mas também um pouco entusiasmante.
Heyecan verici değil mi? Pekâlâ Cyril. Belki de bütün silahları atmamalısın diyecektim.
Emocionante, não é? O que ia dizer era...
Bu onun için heyecan verici bir zaman. Bu.
- É um momento emocionante para ela.
Yani heyecan verici.
É emocionante.
Ki bu da çok heyecan verici.
O que é bastante excitante.
Günah Keçisi Bonnie'nin heyecan veren başka bir bölümüne daha hoş geldiniz!
Bem-vindo ao excitante novo episódio de : Culpar a Bonnie!
Bizim memleketteki hemen herkesin düzeni budur. Heyecan yoktur.
É essa a rotina de todos na minha cidade, pouco empolgante.
Senin için heyecan verici olmasına sevindim. Burası beni ürkütüyor.
Ainda bem que foi tão estimulante para si, mas a mim este sítio dá-me arrepios.
Bunun heyecan vermesi gerekiyor ama gerçekten hiç vermiyor.
Isto devia deixar-me excitado, mas realmente não me deixou.
Paylaşmam gereken heyecan verici bir haberim var.
Eu tenho algumas notícias excitantes para partilhar.
Seni bilmem ama benim için heyecan verici bir şey bu.
É deveras excitante, não concorda?
- Biraz heyecan falan eklersin.
- Adicionamos um bocado de emoção.
Biraz daha uyuyup heyecanımı sindirmeye çalışacağım.
Vou pensar nisso enquanto durmo, decidir o que fazer com isso.
Heyecan için.
Pela emoção?
Bu tutuklamanın çevresinde çok heyecan var mı ya?
Há muita excitação em torno desta prisão?
Her zaman bu türün hayranı oldum yani bu sömestr "Aramızdaki Canavarlar" adlı bir ders açtıklarını gördüğümde yaşadığım heyecanı tahmin edebilirsin.
Sempre fui fã do género, por isso, pode imaginar como fiquei contente por terem um curso este semestre, Monstros do Nosso Meio.
Heyecan yaptım.
Precipitei-me.
Burası heyecan verici bir kentsel dönüşüm yaşamakta olan bariz bir multikültürel yatkınlığı bulunan ve gelecek vadeden bir mahalle.
É num bairro em ascensão com uma distinta tendência multicultural que está a passar por uma renovação urbana muito emocionante.
Sizinle tanışmak heyecan verici.
Estou animado em conhecê-lo pessoalmente, finalmente.
Ama gerçek anların heyecan dolu olduğunu anlayacaksın.
Mas irás descobrir que os momentos reais são vibrantes.
Size imreniyorum. Bu heyecan verici ve hassas girişime gönüllü olduğunuz için her birinize minnetarım.
E estou grata a cada uma de vocês por se inscreverem nesta grande e incrível aventura.
Heyecan verici.
É emocionante!
Biliyorum. İşe biraz heyecan katın hanımlar.
- E deem-lhe alguma ação, meninas.
Bu çok heyecan verici, oyunculuğun için de güzel bir fırsat olabilir...
É muito emocionante, e sinto que é uma boa oportunidade - para a tua carreira, mostrares-te...
O zaman neden bu heyecan, Henry?
Então, porque estás tão animado, Henry?
Bu, çok heyecan verici bir vakaya dönüşebilir.
Isto ainda vai ser um caso excitante.
Eskiden burada yaşayan insanların seninle aynı heyecanı paylaştığını sanmıyorum.
Os moradores que viviam aqui não devem estar tão animados como tu.
Bu çok heyecan verici!
Isto é tão empolgante!
Bu çok heyecan verici.
É tão incrível.
heyecanımı bağışlayın lütfen.
Desculpai os meus nervos.
Aşkın bana heyecan katıyor
O teu amor Dá-me uma grande emoção
Bu bizim işimiz ve bunu yapmaktan büyük heyecan duyuyoruz.
É o nosso trabalho e estamos ansiosas por fazê-lo.
Çok heyecan verici olmalı.
Deve ser algo muito excitante.
Bunu biliyorum ama yeni iş, yeni merkez kankalar, karmaşa... itfaiyeci olmanın verdiği heyecan vs. bilirsin işte.
Eu sei disso, mas novo emprego, novo cônju... Confusão, toda aquela confusão à tua volta por te tornares bombeira, aquele entusiasmo, sabes?
Amirin boğazımızdan aşağı bir diğerini tıkmasından ötürü ötürü heyecan duymadığımızı anlayabilirsiniz eminim.
Então, tenho a certeza que vai entender se não estivermos entusiasmados pelo Comandante nos forçar a engolir outra.
Üzerlerine güzel şeyler giymiş, heyecan içindeydiler.
Estavam tão entusiasmados, todos bem vestidos.
Novelli, biraz heyecan var mı yok mu?
Então, rapazinho... meteste-te numa alhada, não foi?
Hiç heyecan verici gelmiyor.
Bem, isso não me parece ser muito empolgante.
Bir gün için yeteri kadar heyecan yaşadık bence.
Acho que já tivemos excitação suficiente para um dia.
Böyle bir heyecan olmadığında bunun boşluğunu dolduracak bir şey bulmanız gerekiyor.
Quando não se tem emoção tem de se encontrar algo para preencher o vazio.
Çok heyecan yapar da.
Tem a certeza?
Bu çok heyecan verici.
Que emocionante.
- Arada bir heyecanı severim.
Gosto de uma agitação ocasional.
İlk sefer heyecanı.
Nervosismo de principiante.
Şey bence bundan heyecan duyuyor.
Penso que a excita.
- Çok heyecan vericiydi.
- A sério?
Gerçekten heyecan verici parmak hissi.
Dá uma sensação muito boa no dedo.
Ne heyecan verici değil mi?
Um novo mundo de humanos que não se diferencia entre protético e carne. É excitante, não é?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]