Ilgi traduction Portugais
5,803 traduction parallèle
Bu gözlükleri takıp etraflarına ilgi göstermeyen gerzeklerin videolarını izliyorum.
Estou a ver vídeos de idiotas a usar estes óculos e a não prestar atenção ao mundo em seu redor.
Biraz ilgi görüyorsan, buna değer ver. Tamam.
Podes apenas sorrir ou murmurar se tiveres alguma dúvida, é só dizer.
Şöyle bir şey var ki, o adam pazarlamadan çok daha ilgi çekici.
Digo-te o seguinte. Esse tipo é muito mais interessante que marketing.
Bugün buraya yaptığımız işe sıfır ilgi ile geldi.
Ele chegou aqui hoje sem interesse nenhum por aquilo que estamos a fazer.
Burada ilgi duyduğun bir şey görmüşsündür.
Deve haver algo aqui em que fique interessado.
Böyle artistik bir şey olsun ama daha az ilgi çekici. Hey!
Alguma coisa artística, talvez menos desafiadora?
Bu durum da bizim ilgi alanımıza giriyor demektir.
Isso enquadra-se directamente sob a nossa alçada.
- İhtiyacım yok. Hastanın ilgi çekici yanı kapakçık şeklinin biçimsiz olması.
O interessante neste paciente é que ele tem uma válvula moldada irregularmente.
Burda bile üstadının seni kontrol etmesine izin vermen ilgi çekici.
Curioso como mesmo aqui... ainda deixas o teu Maestro controlar-te.
Kardeşinizle ilgi elime bir ipucu geçerse, haber veririm.
ENCONTRE-ME NA POMEROY 2412 Tenho que ir. Se eu souber alguma coisa do seu irmão
"Sapkın ilgi" demişken bir hafta önce, bir kaçıktan mektup geldi.
E tanto quanto este "interesse doentio", recebo uma carta por semana de um maluco.
BatıI şeylerden kurtulup, insanları Radcliffe'ten korkmak yerine ona ilgi duymaya yönlendirirsek yaptığın iş, hak ettiği değeri görür.
Se podermos dissipar a superstição, incentivar as pessoas a olhar para Radcliffe com fascínio em vez de medo, você poderá ser capaz de restaurá-lo ao estado que merece.
Ölüm Ana Ortiz de ilgi kişiler olarak Arquero polis departmanı ikinizi sahiptir.
A Polícia de Arquero tem vocês os dois como pessoas de interesse na morte da Ana Ortiz.
Ana'nın kaybolması ilgi çok oluyor edildi.
O desaparecimento da Ana recebeu um pouco de atenção.
Biraz adam hakkında işitme ilgi değildi, elinde fırça ile eşim bakarak orada oturdu.
Eu não estava interessado a ouvir falar sobre um tipo, que olhava para a minha mulher com um pincel na mão.
O yeni gelini Diane'yi hoplatırken, sence O'ndan ne kadar ilgi görürler?
Quanta atenção achais que receberão enquanto estiver enrolado com Diana?
Onlara bir süreliğine fazladan ilgi göstermeliyiz.
Temos de lhes dar mais atenção durante uns tempos.
Herhangi bir ciddi suç soruşturmasında her zaman soruşturma ekibine ilgi duyan insanlar olmuştur.
Em qualquer investigação de crime grave, há sempre pessoas que se tornam de interesse, para a equipa de investigação.
Ve sadece beni yanında tutmaya yetecek kadar ilgi gösteriyor.
E afecto suficiente para me manter interessado nela.
Çünkü benim işyerimdeki birini pompalıyorsun buda olayı benim ilgi alanıma sokuyor.
Porque estás a foder alguém que trabalha comigo, - o que envolve os meus negócios!
Ama belli ki adamı senin bulduğundan çok daha ilgi çekici buluyorum.
Mas obviamente acha-o muito menos interessante do que eu.
Baban emekli olduğundan beri milyonlarca hobisi ve farklı ilgi alanları oldu.
Desde que o teu pai se reformou, ele tem milhões de passatempos e interesses diferentes.
Daha fazla ilgi isteyecek, ki bu yüzden son kurbanı halka açık yerde bulunmuştur.
Irá querer mais atenção, talvez por isso, a última vítima tenha sido encontrada num local público.
Las Vegas'taki gizli bir sihirbazlik cemiyetinin seçmelerine davet edilmistim. Ama provalarim sirasinda Claire'a hiç ilgi göstermedim.
Fui convidado a fazer uma audição para uma sociedade de magia secreta em Las Vegas, mas em todos os meus ensaios não liguei nada à Claire.
Bay Blunt'a ilgi duymaya başladığından beri Cindy neredeyse Bill'in evliliğini yıkmıştı.
Quando a Cindy chamou a atenção do Sr. Blunt, já tinha quase destruído o casamento do Bill.
Ancak son araştırmalar beynin üst bölümlerinin, beyindeki olumsuz önyargıyı gidermek için gayelerimizi, ilgi odaklarımızı sürekli, belirli yollarla kullanmamızı sağlayan alt bölümleri nasıl değiştirdiğini ortaya koymaktadır.
Mas, descobertas recentes sugerem que, as regiões mais altas do cérebro podem modificar a forma como as regiões baixas funcionam, que podemos utilizar a nossa intenção e atenção em formas concentradas e sustentadas de superar as coisas negativas do cérebro,
Seni bir entrümana ilgi duyarken görmek ne güzel.
É bom ver que aprendeste um instrumento.
Onların "ilgi çekmeye" çalıştıklarını düşünüyorum.
- Gosto de pensar que são um desafio.
Özgürlük'ün şirketinize ilgi duyduğuna bizi inandıran bir sebebimiz hâlâ var.
Ainda temos razão para acreditar que a Liber8 está interessada na sua empresa.
Ve bu küçük oyunun yaptığın işten daha mı ilgi çekici? Evet.
Este jogo é mais interessante que o seu trabalho?
Cılgın Kekler bundan çok daha fazla ilgi çekici.
Sim, o "Kwazy Cupcakes" é muito mais interessante que isto.
Sevgili kocam Walter öldüğünden beri bana ilgi gösteren ilk erkek sen oldun. Ve sanırım ben de bundan yararlanmaya kalktım.
É que desde que o meu querido Walter morreu, és o primeiro homem que me deu alguma atenção e acho que me aproveitei disso.
Üşütükler benim ilgi alanımdır.
- Os maluquinhos são a minha onda.
Dün birahanede gösterdiğin ilgi için teşekkür etmek istedim.
Queria apenas agradecer-te por teres mostrado um profundo cuidado, ontem na taberna.
Ona kızlara ilgi duymadığımı söylemiştim.
Eu disse-lhe que não gostava de mulheres.
Belki ilgi duymayabilirsiniz ama Toskana'daki stüdyoma bir çırak arıyorum.
Então, talvez isto não lhe interesse, mas estou à procura de um aprendiz para o meu estúdio na Toscânia.
Çok ilgi gören böbrek nakli ameliyatın.
O Keith e a Marty, estão prontos.
Eğer sadece "sporcu" buldum diyorsan, pek ilgi çekici bulmadım.
Só o facto de teres dito "um homem do desporto" já é um não.
Neden Kanada'ya gitmek istemediğini belirten 3 tane açık sebebimiz var ve 4 tane de ilgi çekici kart stoğumuz var.
Temos óptimas introduções, três explicações bem razoáveis para não queres ir para o Canadá, e quatro opções muito boas para o convite.
Akıl hastalığını ilgi çekici bulup bulmamana göre değişir.
Depende... Se consideras doença mental intrigante ou não.
Bu sana ilgi duymama neden oldu.
Isso fez-me interessar em ti.
Kirlenmiş beynin her ne kadar ilgi çekici olsa da enfeksiyon yayılmadan bağlantımızı kesmek durumundayım.
O teu cérebro contaminado é intrigante, mas vou cortar a nossa ligação antes que a infecção se espalhe.
Resmen gelmek için yalvardı. İlgi çekiyoruz, millet.
Praticamente suplicou-me para entrar.
İlgi çekici geliyor
Interessante.
Sıradan şeyler var. İlgi çeken bir şey yok.
Nada que levantasse bandeiras vermelhas.
- İlgi duyabileceğin biri değil.
Ninguém que possa interessar-te.
İlgi çekici bir çiftsiniz.
São um bonito casal.
Birkaç hafta önce ortopediye ilgi duymasını sağladım.
Um braço partido, deixa-te feliz.
İlgi çekici bir şey var mı?
Vês algo interessante?
İlgi çekmek için sapkınlık yapmasına gerek yoktu. Nasıl bir dünya burası?
Não podia permitir que tamanha heresia ganhasse força.
İlgi meraklısı gibi görünmek istemem ama son birkaç yılımı bir kampta geçirdim. Bir tür manastır ve çalışma tarlası gibi bir yer.
Eu não quero parecer lamechas, mas eu passei os últimos anos num... lugar mais parecido, entre um mosteiro e uma quinta agrícola.