English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ K ] / Kötü günde

Kötü günde traduction Portugais

331 traduction parallèle
Gün ışığında ve gece karanlığında zenginlikte, fakirlikte, iyi günde, kötü günde hastalıkta ve sağlıkta ve...
À luz do dia e na escuridão da noite, na riqueza e na pobreza, na tristeza e na alegria, na doença e na saúde e...
Memleketimiz Fransa'ya... Memleketimiz Fransa'ya iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza ulaşmak için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum. ... ulaşmak için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum.
... prometo que farei tudo ao meu alcance... para alcançar França, o nosso, país... a mãe-pátria que amamos, na bonança ou na tempestade... prometo lutar por ela... até à última gota do meu sangue.
Evlendiğimizde, sulh hakimi "İyi günde, kötü günde." demişti.
Quando casámos o padre disse algo do género "na riqueza, pobreza, para o bem e para o mal".
İyi günde, kötü günde.
No melhor e no pior.
Onu seveceğine, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde hayatınızın sonuna kadar onunla birlikte olacağına yemin eder misin?
Amá-lo-à, confortá-lo-à, honrá-lo-à e cuidadá-lo-à... na doença e na saúde, sendo-lhe fiel para o resto das vossas vidas?
Sevgilim, iyi ve kötü günde diye yemin ettik.
Querido, fui sincera quando... disse "na alegria e na tristeza".
İyi günde kötü günde sana muhtaç
Precisa, faça chuva ou faça sol.
İyi günde, kötü günde, tasada, kederde yıllarca babanın dostuydu insanlar.
Pela espada e pela cruz... homens que foram seus amigos por anos.
" İyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta...
" Aceitam-se um ao outro, para o melhor e para o pior,
Katsumi, bu adamı yaşadığın sürece kocan olarak kabul edeceğine Tanrı'nın huzurunda ve yasalar önünde ikinizin de yaşadığınız sürece ona bağlı ve sadık kalacağına iyi günde ve kötü günde her zaman onun yanında olacağına söz veriyor musun?
Katsumi, aceita este homem como seu marido e aceita viver com ele com o consentimento de Deus, sob o santo matrimónio, amá-lo, confortá-lo, honrá-lo, protegê-lo, na doença e na saúde, renunciar aos outros e manter-se leal a ele, até que a morte vos separe?
İyi ve kötü günde...
Na riqueza e na pobreza...
Bu günden sonra ona sahip çıkacağıma iyi ve kötü günde, zenginlikte ve fakirlikte, hastalıkta ve sağlıkta.
Para compreender e defender a partir deste dia, no melhor e no pior, na riqueza e na pobreza, na saúde e na doença.
İyi günde, kötü günde, sonuna kadar dostunum.
Amigo até o fim, para o melhor ou para o pior.
Gerek zenginlikte, gerek fakirlikte, gerek iyi günde, gerek kötü günde, gerek hastalıkta, gerek sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar seni seveceğim ve üstün tutacağım.
Na riqueza e na pobreza, nos bons e maus momentos, na saúde e na doença, prometo amar-te e respeitar-te até que a morte nos separe.
İyi günde kötü günde yanında olacağımıza güvenebilirsin.
Pode vonf ¡ ar que estaremos ao seu lado o tempo todo, até o f ¡ m.
Elisabet Emilie Josefin Ekdahl'i... iyi günde, kötü günde, sonsuza dek seni nikâhlı eşim olarak seçiyorum ve aşkımın bir sembolü olarak bu yüzüğü sana veriyorum.
eu te recebo, Elizabeth Emilie Josefin Ekdahl... - "como minha legítima esposa." - como minha legítima esposa. "Na riqueza e na pobreza..."
... iyi günde, kötü günde, sonsuza dek seni nikâhlı eşim olarak seçiyorum.
- "como meu legítimo esposo..." - Como meu legítimo esposo. "na riqueza e na pobreza..."
İyi günde, kötü günde hayatınızın geri kalanını mutlu yaşayın.
Que sejam muito felizes um com o outro para o resto das suas vidas.
Sen, Richard Ernesto Gassko... Deborah Julie Thompson'u bugünden itibaren birlikte olarak iyi ya da kötü günde, zenginlikte ve fakirlikte sağlıkta ve hastalıkta, ölüm sizi ayırıncaya kadar karın olarak kabul ediyor musun?
Você, Richard Ernesto Gassko, aceita Deborah Julie Thompson como sua legítima esposa, a partir deste dia, para o bem e para o mal, na doença e na saúde, até que a morte vos separe?
Sen, Mark, bu kadını karın olarak kabul edip, hayatının sonuna dek onu seveceğine, sayacağına, iyi ve kötü günde yanında olacağına söz veriyor musun?
Mark, aceita esta mulher como sua esposa, para a amar, para a honrar, para a acarinhar na alegria e na tristeza até que a morte os separe?
Sen, Rachel, bu adamı kocan olarak kabul edip hayatının sonuna kadar onu seveceğine, sayacağına, iyi ve kötü günde yanında olacağına söz veriyor musun?
Rachel, aceita este homem como seu marido, para o amar, para o honrar, para o acarinhar na alegria e na tristeza até que a morte os separe?
Buraya nasıl geldiniz, niye bizi seçtiniz bilmiyorum ama... hastalıkta ve sağlıkta... yağmurda ve sulusepkende... iyi günde ve kötü günde... sizi koruyup sayacağımıza... ve size bağlı kalacağımıza yemin ederiz.
Não sei como é que chegaram aqui ou porque é que nos escolheram, mas... Prometemos que vamos horá-los e protegê-los. Na doênça e na saúde e...
Şimdi birbirimize aitiz. İyi günde, kötü günde.
Agora pertencemos um ao outro para o pior
Hastalıkta... iyi günde, kötü günde, ölüm sizi ayırıncaya kadar?
Na doença... na riqueza ou na pobreza, até que a morte os separe?
Bu adamı, Charlie Marno'yu, hastalıkta ve sağlıkta iyi günde ve kötü günde, ölüm sizi ayırana kadar kocan olarak kabul ediyor musun?
Aceita este homem, Charlie Marno, como seu legítimo esposo tanto na saúde como na doença, na riqueza e na pobreza até que a morte os separe?
Anlarsınız ya, kötü günde, berbat günde.
Já sabem, para amar e perecer.
İyi günde, kötü günde.
Para o bem e para o mal.
"Hastalıkta ve sağlıkta yi günde ve kötü günde onun yanında..."
Para ter e prezar, na doença e na saúde, no melhor e no pior...
Birbirinize, sevgi saygı, güven ya da kötü günde bağlısınızdır.
Serão mantidos unidos pelo amor, confiança, respeito, ou perda.
Bu şanssız kötü günde sıcak bir gülümseme!
Um sorriso neste dia tão complicado!
Korumak ve kollamak için... iyi günde ve kötü günde... varlıkta ve yoklukta... hastalıkta ve sağlıkta... ölüm bizi ayırana dek.
Para amar e respeitar... para o melhor e para o pior... na riqueza e na pobreza... na saúde e na doença... até que a morte nos separe.
" iyi günde ve kötü günde...
" para o melhor e para o pior...
"... iyi günde ve kötü günde, varlıkta ve yoklukta... "
"para o melhor e para o pior, na riqueza e na pobreza..."
Bay MacKenzie, bu hanımı iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta eşiniz olarak kabul ediyorsanız lütfen "ediyorum" deyin.
MacKenzie, se aceita esta mulher como sua esposa aconteça o que acontecer, no bom e no mau diga "sim".
Sen Harriet, bu adamı iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta sonsuza dek eşin olarak kabul ediyorsan, lütfen "ediyorum" de.
Harriet, se aceita este homem na alegria e na tristeza para ser seu marido para sempre, diga "sim".
Bunu benim için sakla iyi günde, kötü günde.
Guarda-o por mim... para o bem ou para o mal.
Kötü günde onun yanında olacağım.
Estarei com Ele nos maus momentos.
Bugün zavaIIı karım onu cennetten görebiIiyor ve annesini mutIu etti çünkü iyi günde, kötü günde bir karısı var ve her ne kadar karısının hayaI etmediği bir iş oIsa da, işi de var.
Hoje, no céu, a minha pobre mulher vê que ele lhe fez a vontade, pois, pelo menos, tem uma esposa e trabalha. Mesmo que não seja o emprego que ela sonhava para ele.
İyi günde kötü günde. Olacağız hep birlikte.
Esteja bom ou mau tempo Estaremos sempre juntos
Burada, bu kötü günde... hayatı trajik bir ölümle sonlanmış... ona inanmış birçok insan olan... bir adamı defnetmek için buradayız.
Estamos aqui reunidos, neste dia de grande tristeza, para sepultar um homem cuja morte trágica abreviou uma vida cheia de promessas para aqueles que acreditavam em si.
İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar.
Para o melhor e para o pior, na doença e na saúde, até que a morte nos separe.
İyi ve kötü günde onu sevmeyi, huzur vermeyi, ve kendini başkalarına değil sadece ona adamayı kabul ediyor musun?
Pare ser fiel, na saúde e na doença, na alegria e na tristeza, até que a morte os separe?
Bugünden itibaren iyi günde, kötü günde zenginlikte, yoksullukta, hastalıkta ve sağlıkta seni sevip sayacağıma söz veriyorum.
Prometo amar-te e respeitar-te... todos os dias da minha vida... na alegria e na tristeza... na riqueza e na pobreza... na saúde e na doença.
Onu desteklerim, iyi günde kötü günde.
Eu apoio-o, para o melhor ou para o pior.
Sen, Leo, şu andan itibaren iyi ve kötü günde zenginlikte ve yoksullukta birlikte olmak sevmek ve değer vermek üzere Sarah'yı karın olarak kabul ediyor musun?
Leo, aceitas Sarah como tua esposa, para manter e preservar de hoje em diante, para o bem e para o mal, na riqueza e na pobreza, para amar e acarinhar?
İyi günde kötü günde ona karşı dürüst olacağına söz veriyor musun?
"Promete ser-lhe fiel nos bons e nos maus momentos?"
Beni çok kötü bir günde yakaladınız.
- Apanhou-me no pior dia possível.
İki günde ikinci olması sadece bizim kötü şansımız.
Duas vezes em dois dias é só pouca sorte.
Sen hatırlıyor musun ; sırtındaki sakatlıktan dolayı artık günde altı saat alıştırma yapamadığın için çalışının kötüleştiğini ve daha kötü çaldığını.
As tuas costas impediram-te de ensaiar 6 horas por dia.
Bu özel günde kendimi hep kötü hissediyorum.
Sempre me chateio nesse dia.
Onları kötü bir günde yakalamış olmalıyım.
Devo tê-los apanhado num dia de folga.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]