English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ L ] / La

La traduction Portugais

530,917 traduction parallèle
Seninle karşılaşmak nasıl da harikulade.
Belle, muito gosto em conhecê-la.
Eski kamp alanında. Ama Kanca, orası kayıp çocukların idaresinde.
Mas, Gancho, os Meninos Perdidos estão lá agora.
1780 yılına gittim ve David Rittenhouse'la tanıştım!
Eu fui a 1780 e encontrei o David Rittenhouse.
Radyoda kilometreler kala düştüğünü söylediler.
A rádio diz que se despenhou a quilómetros de lá.
Ama Milli Güvenlik Bakanlığı seni yeni göreve atayacak.
Mesmo assim, penso que a Segurança Interna quer transferi-la.
Picasso'ya, orada Scott ve Zelda Fitzgerald'la birlikte oturuyor.
O Picasso, sentado ali com o Scott e a Zelda Fitzgerald.
Belki de... ya da belki de dışarıda beni arayan insanlar vardır.
Talvez, ou talvez haja gente lá fora à minha procura.
Kızı kullanmak akıllıca.
É inteligente usá-la.
Flynn pilotlarına pek iyi davranmaz.
O Flynn não é lá muito bom a tomar conta dos seus pilotos.
- Onu öldürebilirler!
- Podem matá-la!
Ne yani Rufus'la ben hiçbir şey olmamış gibi işe gidip gelecek miyiz?
Então temos de ir trabalhar como se nada tivesse acontecido?
Ben yıllardır oraya kakamı veya neyse onu yapıyorum.
Tenho feito cocó, ou o que for, mantém o mistério, lá há anos!
Salağın teki benden habersiz tuvaleti kullanıyor.
Algum espertalhão anda a usá-la sem eu saber.
Toparlanıp beş dakikaya geliriz. "
Lava-te e está lá em baixo em cinco minutos. "
Aşağıda çok öfkeli Amerikan yerlileri tanesi 250 dolar olan Redskins formalarını yakıyor.
Bem, lá em baixo, um grupo de nativos americanos muito zangados está a queimar camisolas dos Redskins que custam 250 dólares cada.
Hem de Property Brothers'la teleferiğe binmiş biriyim.
E uma vez andei de roda gigante com os Property Brothers.
Sevgilimle gittim, babasıyla tanıştım.
Fui lá com a minha namorada, conhecer o pai dela.
"Los Angeles'ta kızımı koruyabilmen için evinde silah var mı?" dedi.
"Tens alguma arma em casa, em LA, para proteger a minha filha?"
Ketamin, bir tür at sakinleştiricisi ama aynı zamanda bir parti uyuşturucusu ve bunu depresyon için yazmaya başladılar.
Se sabem o que é cetamina, é um tranquilizante para cavalos que também é uma droga recreativa. Começaram a receitá-la para tratar a depressão.
Dave'le aynı ekipte olmak, Jordan'la aynı takımda oynamak gibi.
Ter uma equipa de escrita com o Dave é como estar na equipa do Michael Jordan.
İçimdeki his, Mike Schur'la yazmamı, sonra Chappelle's Show'u yapmamı, sonra da stand-up yapmamı söyledi.
Disse-me para escrever com o Mike Schur, para escrever o Chappelle's Show e depois disse-me para fazer stand-up.
Gelince cesaretinden tanırsın.
Vais reconhecê-la pela coragem dela, quando chegar.
Sizi çantaya tıkmaya çalışıyormuşuz gibi görünüyor.
Parece que estamos a tentar enfiá-la numa mala.
Bazen o pozisyondayken bacaklarınızı çok kapatıyorsunuz ve yüksekte kalıyorsunuz.
às vezes, estamos lá atrás e as vossas pernas estão demasiado juntas, por isso, ficam demasiado altas para nós.
Oraya umut dolu gittim. Davranışlarının sorumluluğunu üstleniyordu ve ailecek tek vücut olabileceğimizi umuyordum.
Então, fui lá com a esperança de que ele assumisse a responsabilidade pelo seu comportamento e todos pudéssemos unir-nos à sua volta.
Hastanedeki odasına gittim ve daha beş dakika geçmeden beni iki ağabeyim hakkında kötü konuşturmaya çalışmaya başladı.
Fui ao quarto dele no hospital e, ao fim de cinco minutos lá, ele estava a tentar fazer-me falar mal de dois dos meus irmãos.
Gittim, onunla konuştum, bana dedi ki
Então, vou lá, falo com ele e ele diz :
Ama onu son görüşüm olabileceğini biliyordum, o yüzden... 30 yıl boyunca sevgi göstermediğim birine sevgi göstermeyi becermek kolay değildi. Yani o yüzden ben de elimi öpüp alnına koydum
Mas sabia que podia ser a última vez que o via, por isso era difícil saber como ser afetuoso com um tipo com quem não fui afetuoso durante 30 anos, por isso... simplesmente dei um beijo na minha mão, pu-la na testa dele
Yapayım da çekip gidelim, olur mu?
Que tal dizê-la e pirarmo-nos daqui?
İhtiyacım olan bilgiyi verir vermez, onu sana derhal geri teslim edeceğim.
Vou devolvê-la à sua custódia assim que ela me der as informações que preciso.
Arkadaki garajda onları parçalara ayırdı.
Desmembrou-as na garagem, lá atrás.
Dr. Hopper, Pongo ile gidip bir bakmaya ne dersiniz?
Dr. Hopper, porque não vai lá ver com o Pongo?
Orada nelerim var hiçbir fikrin yok senin.
Não tens ideia do que está contra mim lá fora!
Olmaz.
Vamos lá limpar-te. Não.
Biri benimle dışarı gelse iyi olur.
Talvez possam levar-me lá para fora.
Oradan çıkacağını biliyordum.
Eu sabia que conseguirias sair de lá.
Jiya şuan orada!
A Jiya está lá agora.
Belki de içeriden birinin bizim için çalışıyor olması iyi bir şeydir.
Talvez isso seja bom, ter um de nós lá dentro. Bom?
Al işte.
Lá vem.
Orada gidemedim çünkü yanımda çıktığım adam vardı.
Não pude ir à casa de banho lá porque estava num encontro com um homem.
Hadi millet!
Vá lá, pessoal!
Gel, yiyorsa bunu bük.
Tenta lá dobrar isto!
Yetişmem mümkün değil!
Não chego lá a tempo!
Tepede dümen var.
Sabias que tem lá um leme?
" Bir dakika.
" Espera lá.
Yap şu hatunu. " der.
Constrói lá essa merda, mano. "
İkile.
Meu, vá lá, põe-te a andar.
Sence orada ne var?
PERIGO! - O que achas que há lá dentro?
Onu açıp, kafanı içine sokarak hızlıca bir göz atmaya ne dersin?
- Abre-a, enfia a cabeça lá dentro e espreita.
Oraya gittiğimizde ne yapacağız?
- O que vamos lá fazer?
Hadi ama, büyücüler.
Vá lá, génios.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]