English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ O ] / O da

O da traduction Portugais

554,784 traduction parallèle
WHO ve Gabonlu sağlık bakanı Ogooue-ivindo eyaletinde kanamalı ateş salgınının patlak verdiğini duyurdular.
A OMS e o Ministério da Saúde do Gabão tinham declarado um surto de febre hemorrágica na província de Oogué-Ivindo.
O da stresten ve arka tarafları diş ipiyle almamaktan düşmüş.
E caiu por causa do stresse e de não usar o fio dentário.
Sokak ortasında İkinci Dünya Savaşı'nda hemşireye saldıran denizci gibi yiyiştik.
Acabámos de curtir na rua, como o retrato da II Guerra Mundial do marinheiro agarrado à enfermeira.
Bu annemin ve Adam'ın incinmiş hislerinden bahsetmekten aciz olduğunu söyleme şekli bu yüzden uyuya kalana kadar seks yaptılar.
É o jeito carinhoso da minha mãe dizer que ela e o Adam não conseguiram falar sobre sentimentos, por isso fizeram sexo até adormecerem.
Ve bu, Ada'nın HEPA filtresi için yegâne güç kaynağı itfaiye 50.000 watt gücünde bir jeneratör getirmediği sürece tabii.
É o único recurso da Ada para o filtro de ar HEPA, a menos que os bombeiros localizem um gerador de reserva com capacidade de 50000 watts.
Evin planlarıyla birlikte, odanın ve tavandaki molozun 3B modelini yapabileceğiz.
Junto com o projecto da casa, podemos fazer um modelo 3D da sala e dos detritos em cima dela.
İşte bu, plastik içinde geçen bir hayatı tersine çevirmek.
Aí está o lado positivo da vida dentro do plástico.
Sadece bir nakil protokolü var o da planlı ameliyat için, ve hazırlanılması bir hafta sürüyor.
Só há um protocolo de transporte, que é para uma cirurgia, e leva uma semana para preparar.
Hiç alınmamış ; terli elleri o da sevmiyormuş.
Ele não se ofendeu e também não gosta de apertos de mão suados.
Tarihi Bölgeleme Komisyonu'nun himayesi altına girecek kadar eski bu yüzden yıkımı önlemek için gerekli evrakları hazırlıyorum.
Velho o suficiente para cair no auspício da Comissão de Zoneamento Histórico, estou a juntar papéis para impedir a destruição.
Ama patronun su katılmamış bir O.Ç.
- Mas o teu chefe é um filho da mãe.
- O da nesi?
- O que é isso?
Üzülme Ralph. Sen çok gençsin o da çok Walter.
- Não te preocupes, és muito jovem, e ele é muito Walter.
Bugün bağış galasında ana konuşmayı yapan isim.
O presidente é Dr. Sperry. É o orador principal da gala de caridade de hoje. "
Bu Isabella Stone'un, Reddington'a karşı yürüttüğü bir kampanya.
Isto faz parte da campanha da Stone contra o Reddington.
Tamam, Isabella Stone'nun ve sıradaki hedefi olduğuna inandığımız,
- Temos uma pista sobre a Stone e sobre o homem que acreditamos ser o seu próximo alvo, o presidente da Fundação Médica Sperry.
Onlarca yıldır, Raymond Reddington'dan milyonlarca dolar kabul etmekle kalmadım, aynı zamanda, çeşitli ülkelere girebilmek için bilerek misyonumuza da ihanet ettim.
Durante décadas, não só aceitei milhões de dólares de Raymond Reddington, um criminoso reconhecido, mas subverti a nossa missão, usando o nosso acesso a várias nações.
ya da bu dünyada birinin olabileceği kadar aziz.
Ou o mais próximo de um santo que é possível, neste mundo.
Onunla 10 yıl önce Batı Afrika'da tanışmıştık.
Conheci-o há uma década, na África Ocidental.
Harvard Tıp Fakültesinden yeni mezun olmuş arabadan inen o genç ve zayıf çocuk...
Ordenei que limpassem a estrada quando aparece um miúdo magricela, acabado de sair da Faculdade de Medicina de Harvard.
yine de o zaman bile eninde sonunda hareketini kısıtlayacak ALS hastalığını erken semptomlarını gösteriyordu.
Apesar de, mesmo na altura, já apresentar sinais inicias da ELA que lhe veio a retirar a mobilidade.
Reddington işin içinde olsa da olmasa da bu senin işin.
Quer o Reddington esteja envolvido ou não, é o teu trabalho.
Titus, tuzlu ve dünyanın yüzde yetmişini kaplayan şey nedir?
Titus, o que é salgado e cobre 70 % da Terra?
Frank ve Maria Spinelli'nin muhteşem mermer döşemesi.
O lindo deck de mármore do Frank e da Marie Spinelli.
Bir daha o Okyanus Kaşarı'ndan da, filikadan da, gemilerde tuvaletin duşta olduğundan da konuşmamız gerekmiyor.
Nunca mais temos de falar do Ocean Skank nem do salva-vidas nem de as sanitas dos navios serem no duche.
İpucu'nun da ipi kayıp, en iyi dördüncü silah o.
E falta a corda do Cluedo, que é a quarta melhor arma!
O sadece gizli utancım için geçerli Kimberly.
Só da vergonha secreta, Kimberly.
Bayan Warwick havuz kaydırağından kayma hatasına düştü.
A menina Warwick cometeu o erro de descer o escorrega da piscina.
Aynı otellerde klozet üstüne konan kâğıtlar gibi.
É como o papel em volta da sanita nos motéis.
1989'da ama Bill Cosby çorbaları değiştirdiğimi anlamadı.
Em 1989, mas o Bill Cosby não sabia que eu tinha trocado as sopas.
Üst ve alt girintili, sol çıkıntı daha küçük, hangisi üst, makarnadan anlarsın.
As partes de cima e de baixo são lisas e o encaixe esquerdo é mais pequeno, mas dá para ver qual fica para cima pelo noodle.
Bu da ne?
E o que é isto?
Muhtemelen sonrasında ağlayacak, bu da kedileri yine çıldırtacak.
Provavelmente vai chorar a seguir, o que vai assustar o gato outra vez.
Uzan, elimi tut
Dá o passo, dá-me a mão
O zaman bir şans daha ver.
Então dá-Ihe outra oportunidade.
- Seni ilgilendirmez.
O que interessa é cortar a energia daquele fio antes da casa pegar fogo. Não interessa.
Şefin de dışarıda dediği gibi, itfaiye ne yapacağını bilemez durumda ve baloncuğu yapan NASA mühendisleri de ev kül olmadan burada olamayacak kadar uzaktalar.
Pelo que o chefe disse, o Corpo de Bombeiros está perdido, e os engenheiros que fizeram a bolha estão muito longe para chegarem antes da casa pegar fogo.
Düşün. En yakın et deposunu bulurdum ya da bir restoranın derin dondurucusuna giderdim.
Procurava o frigorífico mais perto ou o frigorífico de um restaurante.
- Paige? Başka bir telsiz al ve Ada'nın babasına steril etmesini söyle böylece tehlikeli madde giysisinin içindeyken bizimle iletişim kurabilir. - Anlaşıldı.
Paige, pega num comunicador e pede ao pai da Ada que o esterilize para ela falar quando estiver no traje.
Bazen düşünüyorum da... ne anlamı var ki?
Às vezes pergunto-me, qual é o objectivo?
- Hemen sokağın aşağısında.
O Ralph foi lá. - É no fim da rua.
Evet, Ada'nın HEPA filtresini evde defalarca onardım. Talimatlarını takip etmem yetti.
Sim, ajustei o filtro HEPA da Ada mil vezes em casa.
- Krank mili.
É o eixo da manivela.
Bu, dört ya da beş ay sürebilir veya bu sürenin iki ya da üç katı bile olabilir... -... fakat sonsuza kadar sürmez.
Pode demorar quatro ou cinco meses, ou talvez o dobro ou o triplo disso, mas não vai levar a eternidade.
Kaptan mağara adamı ne kadar kaptansa bu adam da o kadar doktor.
Este tipo é médico como o Crunch é capitão.
Evet, ama ağzından çıkan her sonuç "deli saçması".
Sim, mas tudo o que sai da tua boca é asneira.
İkinizi didiştirecek bir söz ya da davranış sergilediğiniz her seferde sayaca basıyor. Sayısını tutuyor.
Todas as vezes que disseres ou fizeres qualquer coisa que cause uma discussão, ele aperta o botão.
Sandviç Düzlemi Döşeme Hipotezimi denemek üzereyim.
Vou ver o que é. Vou testar a minha hipótese da total cobertura da sanduíche.
- Bu da nesi?
- O que é isso?
Hayır, Ralph daha önce hiç saçını ya da ne giydiğini ya da benzeri şeyleri önemsemezdi.
Não, é que ele nunca ligou para o cabelo ou o que usava nem nada assim antes.
- Avcı, maymunun hayati değerlerini kaydetmiş ; yani 45 cm. boyunda bir kilo ağırlığında bir şey arıyoruz, vücut sıcaklığı da 40 derece.
O caçador mediu os sinais vitais do macaco, estamos à procura de uma coisa com 45 cm de altura, massa de 900 g e temperatura corpórea de 40ºC.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]