O kişi traduction Portugais
21,914 traduction parallèle
Bağlarını koparıyorsun çünkü içindeki o kişi dünyanı keşfedecek kadar gelişmiş değil.
Desassocias-te porque essa versão tua não foi capaz de navegar pelo teu mundo.
Vatikan'ın sana karşı komplosunu ortaya çıkaran kişi Gideon'du, ben değildim.
Foi o Gideon quem descobriu a conspiração do Vaticano, não eu.
Kayıp Kişi Birimi inceledi bile. Ama artık aradığımız şeyi bildiğimize göre bir şeyler çıkabilir.
Já os analisaram nas Pessoas Desaparecidas, mas agora que sabemos o que procurar, talvez algo sobressaia.
Tim göründüğü kişi değil.
O Tim não é quem ele diz ser.
- Yüzünü gören tek kişi o.
Ela foi a única que viu a tua cara.
- Peki ya gönderdiğin o iki kişi?
- E os dois que enviaste para ali?
Bunu da sadece cesedi bulan kişi bilebilir.
A única pessoa que saberia isso, seria a pessoa que encontrou o corpo.
Ne kadar çok kişi olursak o kadar iyi olur hem.
Tenho a certeza quantos mais melhor.
Belki o seni gerçekten tanıyordur bedeninin yatakta olmadığını ya da kafanın işte olduğunu biliyordur ama gizlediğin sen, o kimseye göstermek istemediğin kişi kendini tanıması bir yana rezil olan bir kadın var ve yine de seni seviyor o.
Talvez ele saiba como você é... não o seu corpo nú ou a sua mente no trabalho, mas o seu ser secreto, a pessoa que não quer que ninguém veja, muito menos reconhecer que existe, uma mulher que é uma confusão, e que ama mesmo assim.
Beni hayatımda tek tanıyan insan her şeyimi ; kusurlarımı, hırslarımı, yaralarımı bilen ve bunlara rağmen, belki o berbat yeteneklerime rağmen bile tek seven kişi sendin.
Que a única pessoa na minha vida que me viu como sou... As imperfeições, ambições, cicatrizes... E que ainda me amou, apesar disso tudo, talvez mesmo apesar dos meus terríveis talentos foste tu.
Açık ve dürüst olduğunuz kişidir ve yakın ilişki kurmaya teşebbüs edip güvende hissettiğimiz kişi ve o da benimle kendini güvende hissedecek tabii ki.
Alguém que seja aberto e honesto e... é claro, alguém com quem me sinta segura na tentativa de intimidade, e, que se sinta seguro em ser intimo comigo.
Bunu cevaplayacak tek kişi o olunca...
E já que só ela é que pode responder a ela...
Bunu bilmeyen tek kişi ben miyim?
Serei o único que não sabia de nada?
Kazanan kişi Preminger Araştırma Merkezi'nde bir yıllık araştırma bursuyla ödüllendirilecek.
" O vencedor é recompensado com um ano de pesquisa em residência no Centro Preminger de Pesquisa.
Birkaç farklı kişi Blake'in adını verdi.
- O nome dela foi mencionado.
Doğrusu, onun senin aradığın kişi olduğunu sanmıyorum.
Acho que ele não é o tipo que procura.
Acil servisin ortasında boşanma evrakları elime tutuşturulduğunda beni gören 35 kişi önemli değil de sesimi alçaltmam mı önemli?
O que importa quão alto eu falo quando 35 pessoas acabaram de me ver receber os papéis do divórcio no meio das urgências? !
Pilcher'ı öldüren kişi olduğunu söylüyorlar.
Dizem que foi ela que matou o Pilcher.
Onların nasıl yaşadığını gören tek kişi sensin. Nasıl hareket ettiklerini.
É o único que viu como eles vivem, como eles se movem.
Burada durup geçmişimizden bahsedebiliriz ya da şu anki sorunumuzu halledebiliriz. Bu konuda da bize yardımcı olabilecek en iyi kişi o.
Podemos ficar aqui a falar do nosso passado ou podemos lidar com o problema em questão e ela é a melhor pessoa para nos ajudar.
Wayward Pines'ta bu kan grubuna sahip olarak uyanan sadece dört kişi var.
Só há quatro pessoas acordadas em Wayward Pines que o têm.
O zaman yüzüstü bıraktığım son kişi sen olursun.
Então serás a última pessoa que desiludo.
... her zaman olmak istediğimiz kişi olmak için. Geçmişi arkamızda bırakabiliriz...
Para nos tornarmos quem queremos ser podemos deixar o passado para trás.
Şu ailede herhangi bir şey için sorumluluk üstlenen tek kişi ben miyim?
Sou o único da família que alguma vez assumiu a responsabilidade por alguma coisa?
Şu ana kadar gördüğü en güven verici kişi olduğunu söyledi.
Ela disse que tu tinhas o olho mais fiável que ela conhecia.
Bilen tek kişi o Kara Ejderhayı öldürmenin sırrı.
- Ele é o único que sabe o segredo para matar o dragão negro.
Black Dragon'un düşmanı görülen tek kişi o.
Ele é o único que já viu o inimigo do dragão negro.
Antidot ilacı olan Zombrex büyük miktarlarda... İşlemler devam ederken binlerce kişi hala kapana kısılmış halde.
Grandes lojas do antídoto Zombrex têm contido o processo, apesar de milhares...
Ordu dışında beni oraya sokabilecek tek kişi sensin.
Tu, és o único além do exército que me pode pôr lá dentro.
Yıllar geçmişti ve bana cüzzamlıymışım gibi davranmayan ilk kişi oydu.
Foi o primeiro tipo em anos que não me tratou como um leproso.
Birkaç oyuncunun parası bitmek üzereydi ama yine de zorluyorlardı, o sırada hokey maskeli iki kişi kapıyı kırarak içeri girdi...
Dois jogadores estavam quase sem nada, mas todos se aguentavam, quando dois tipos com máscaras de hóquei arrombaram a porta.
Bana saldıran kişi içinde değildi.
O homem que me atacou não esteve dentro dela.
Troy Spooner ve onunla beraber kaçan üç kişi de dahil.
Incluindo o Troy Spooner e os três homens com quem ele fugiu.
Lake Walker çocuğunu kaçırdığın gece beş kişi daha.
Outros cinco na noite em que roubaste o rapaz Lake Walker.
- Kişi evin içinde mi? - Bilmiyorum.
- O intruso está no interior?
Paul bir sürü kişi çağırdı, onlara çok önemliler demek istemiyorum ama hepsi 4.7 civarı veya yukarısı.
O Paul convidou tantas, não quero chamar-lhes "estrelas", mas têm todos mais de 4,7.
Biriniz bana neden iki kişi tarafından arandığımı açıklayabilir misiniz acaba? İki uzman beni arayıp kocamın aklını kaçırdığını söyledi.
Alguém me pode dizer por que recebi não um, mas dois, telefonemas de dois atendentes a dizer que o meu marido tinha perdido a cabeça?
Bunları yazan, imzalayan kişi senin en iyi arkadaşındı.
Esta pessoa que escreveu isto, que assinou isto... Era o teu melhor amigo.
Ölmemi isteyen çok kişi olabilir ama Doc Holliday değil.
Muita gente pode querer ver-me morto, mas não o Doc Holliday.
Tek yapmaları gereken bana tek bir kişiyi getirmek, ölü ya da diri. Ve o bir kişi...
Só terá de me trazer uma pessoa, morta ou viva, e essa pessoa é...
Ama o ağaç evde beni ziyarete gelip karanlığın içinde vaatlerde bulunan tek kişi o değildi.
Mas não foi o único a visitar-me na casa na árvore, a fazer promessas vãs.
Yani, o zehirleyen işi yapan kişi... Ben şef olamam.
Fui eu quem env enfatizou que não posso ser chef.
Doğum günüm. Beraber kutlamak istediğim tek kişi sensin.
É o meu aniversário, e não pensei noutra pessoa para comemorar.
... iki yıl önce kocamı kaybettim. O zamandan beri görüştüğüm ilk kişi sensin.
Eu perdi o meu marido há dois anos, e és a primeira pessoa com quem me envolvi desde então.
Kardiyo cerrahlarının aksine benim yaptıklarımı yapacak kadar yetenekli olan çok az kişi var.
- Chamei o Avery. - Não, o que se passou com ele?
Aradığım kişi o değildi zaten.
Acho que não era a tal.
O da güzel olurdu ama şöyle ki, birimizi terk ederse diğer kişi de ilişkiyi bitirmek zorunda.
Isso é boa ideia, mas se ela acabar com um de nós, a outra pessoa tem de a deixar.
Bence aradığım kişi o değildi.
- Acho que não era "a tal" para mim.
Bir çanta dolusu örümceği olan adam Castle ve beni öldürmeye çalışan kişi.
O tipo com o saco de aranhas que tentou acabar com o Castle e comigo.
Mike buradaki uyuşturucu operasyonunu yürüttüğümü bilen Tek kişi.
O Mike é o único aqui que sabe que a operação é minha.
Ölmesi gereken kişi, benim babam değil.
Não é o meu pai que precisa de morrer.
kişi 33
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34