Onları duydum traduction Portugais
232 traduction parallèle
- Birkaç çocuk. Onları duydum.
- São só dois miúdos.
Sakin ol, Sam, onları duydum.
Quieto, Sam, eu ouvi-os.
Onları duydum.
Ouvi-os.
Onları duydum.
Sim.
Onları duydum.
Conheço.
- Babam olabilirmişsin, onları duydum.
- Ouvi coisas, podias ser meu pai.
Onları duydum.
Eu ouvi-os.
Ailesi okyanusta. Onları duydum.
A família dele anda além.
Oradalar, onları duydum!
Estão aqui, responderam-me!
Onları duydum!
Já os ouvi!
Hayır ama onları duydum.
Não, mas eu ouvi-os.
Onları duydum, adamım.
Eu ouvi-os.
- Onları duydum.
- Eu ouvi-os.
Sonra bir gün bir tren kazası hakkında bir haber gördüm.. ve onları duydum.
Até que um dia eu vi uma reportagem de um acidente de trem... e eu as ouvi.
Onları duydum.
Eu ouvi.
Onları duydum.
Eu ouvi-as.
- Sadece onları duydum.
- Só ouvi falar deles.
Ben, geceleri onların ulumalarını duydum.
Quanto a mim, eu já os ouvi a uivar durante noite.
Onları dinledim ve ağabeyinin ona bir cinayet işlediğini itiraf ettiğini duydum.
Estive a escutar e ouvi o seu irmão dizer-lhe que cometeu um crime.
Ama haklarında bir şeyler duydum. Bil ki... Paris raporunun gücüne dayanarak onları Konstantinopol'e gönderdim.
Tem de compreender... que foi baseado no seu relatório de Paris que os enviei para Constantinopla.
O ikisinin geceleri iyi olduğunu duydum. - Gece çalışırken gördüm onları.
Soube que aqueles dois trabalham bem à noite.
Onların Nil'in sularından içtiklerini duydum, asla bizim dışımızda kimse bunu yapamaz.
Dizem que aquele que bebeu das águas do Nilo... não poderá saciar a sede noutras terras.
Onların savaş kılıçlarının gökyüzünde gezinircesine şarkı söylediklerini duydum,
Ouvi o cântico das suas espadas de batalha quando cavalgavam no céu.
Onları öldürürken bile gurur duydum.
Mesmo quando os matava tinha orgulho neles.
Cocatlan'daki kadınlar hakkında bir şeyler duydum. İki haftadır da yalnızım. Onları görmek için birazcık sabırsızlanıyorum.
Bem, eu ouvi falar das mulheres de Cocatlan e já estou sozinho há duas semanas e estava ansioso por vê-las, sabe?
Onlar duymadıysa bile ben duydum.
Mesmo se não o ouviram, eu ouvi.
Onları da duydum ve hepsi yalan.
Eu também, mas é mentira.
Bunu kaynaklarımdan duydum ve onlar çok güvenilirdir.
Foi um passarinho que me contou.
- Onları duydum Karl.
- Acabei de os ouvir, Karl.
Hayır, onları daha önce duydum.
- Não, eu já os ouvi antes.
Onları tamamen yok ettiğimizi duydum.
Ouvi dizer que demos cabo daquilo.
Onların silah taşıdıklarını duydum.
- Ouvi dizer que têm armas.
Ben duydum onları.
Digo-te que os ouvi.
Onları, beni nasıl döveceklerini tartışırken duydum, o yüzden ayrıldım.
Ouvi-os falando que iam me espancar e fui embora.
Ben onların yeni sulama sistemi duydum ; görmeye gideceğim.
Ouvi dizer que o sistema de irrigação novo deles é digno de se ver.
Onlar konuşurken duydum. Her iki kızda senin müthiş olduğunu düşündü.
- Ouvi-as, gostaram as duas de ti.
Tanrım, onları bunu konuşurken çok duydum.
Ouvi-as falar nisso.
Onları konuşurken duydum...
Ouvi-os a falar.
Kelimeler yetersiz kalır. Düşüncelerini duydum, hislerini hissettim, onların gözleriyle gördüm.
Escutei seus pensamentos... senti o que sentiam... vi através de seus olhos.
Bu hafta onları 2.kez çileden çıkarışımdı. Bekliyordum sonra sesleri duydum.
Estavam furiosos, vai-lhes custar a esquecerem.
Onları sevdim, onlara ihtiyaç bile duydum.
Gostava deles. Até precisava deles.
Onları kliniğimden duydum.
Eu ouvia-os da minha clínica!
NE OLDU? ONLAR DEDiGiNi DUYDUM SANKi.
- Ouvi-te dizer "eles".
Erkeklerle yattıktan sonra onları yiyor diye duydum.
Eu ouvi dizer que ela acasala com homens e depois come-os.
Ailemle her zaman gurur duydum. Onları yakından tanıyınca korkmaya başladım.
Mas saber que descendia de uma casta militar afectou-me profundamente.
Onların insansı olduklarını duydum.
Ouvi dizer que eram humanóides.
Daha bu sabah sen onların düşmanıymış gibi yaptıkları savaş egzersizleri hakkında tartıştıklarını duydum.
Ainda esta manhã, ouvi-os a discutir a simulação de exercícios de batalha, contigo como objectivo.
Demek istediğim, yoldaydı ve çok karanlıktı, ve onların müzik sesini takip ettiklerini duydum.
Quer dizer, ele faz-se à estrada e tal e tava tão escuro, e então ouvi que eles seguiram o som da música dele.
Lambda'lardan para aldığını ve onlar için bir parti düzenlediğini duydum.
Eu gravei conversas de que recebeste dinheiro para dar a festa dos Lambdas.
Tam bir anda karşıma çıkan bir küçük limanda onları yakalayacakken korkunç bir gürleme duydum.
Quando estava quase a apanhá-los perto de uma marina inesperada, ouvi um rugido terrível.
Onların sıradan Vulkan olmadığını duydum.
Ouvi dizer que não são vulcanos comuns.
duydum 657
duydum ki 65
duydum seni 20
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
duydum ki 65
duydum seni 20
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
onlar benim 87
onlara sor 23
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onlar benim 87
onlara sor 23
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35