English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ O ] / Onun da

Onun da traduction Portugais

21,419 traduction parallèle
- Onun da var.
- Também ela.
Belki onun da bizimle birlikte olmasını istedim. - Ama...
Ele não se meteu entre nós, quero-o connosco, talvez.
Karşındaki kişiye onun da mahvolduğunu söylememen gerektiğini biliyorum. Ama sen de mahvoldun.
Sei que não devemos dizer que a outra pessoa fez asneira, mas também fizeste asneira.
Daniel Lee de onları değiştirecek zamanı olduğunu düşünüyordu ama onun da bilmediği şey, hastasını öldüreceğinizdi.
E o Daniel Lee achou que teria tempo para trocá-lo, mas o que ele não sabia, é que a senhora ia matar o paciente dele.
Onun da başından çok şey geçti ve senin güçlü olman iyi gelebilir.
Ele também passou por muito e precisa da tua força neste momento.
Bizim olduğu kadar onun da şirketi bu.
A firma é tanto dele como nossa.
Bu konuda onun da söz hakkı var.
- Ele também decide. - Sim, claro.
Major'u bulup onun da işini bitirebilirim. Ya da sadece anlaşıp kendi yollarımıza gidebiliriz.
Podia ir procurar o major e terminar com ele também ou podemos concordar em afastarmo-nos.
- Liz'i takip edenler onun da peşindeymiş.
Quem seguia a Liz também andava atrás dele.
Onun duyamayacağı bir yerde özel konuşmalar yok.
Não há conversas privadas fora da sua presença.
Onun cazibesine kapılmaktan kaçamıyorsun.
Sentes uma atração magnética por ele, da qual não consegues fugir.
Gidip Camille'in kalbine kazık saplamak istiyorsan onun senin için tutarım.
Se quiseres espetar uma estaca no coração da Camille, eu seguro-a para ti.
Video'da, Robyn kafasının çok güzel olduğunu ve birşey hatırlamadığını söylüyor, arabayı onun çaldığı ne malum?
No vídeo, a Robyn disse que estava tão drogada que não se lembrava de nada. Então como é que sabia que foi ela quem roubou o carro?
Ama hoşuna gitsin ya da gitmesin hâlâ geleceğini düşünmek zorundasın. Bu onun için önemli.
Mas, quer queiras quer não, tens de pensar no teu futuro, e isto tem importância.
Bir şey onun chi'sini emiyor, yaşan enerjisini ya da biri.
Algo está a drenar o seu chi, a sua força vital. Ou alguém.
Veya onun adamları.
Ou os da laia dele.
Ve onun tek ortağının siz olduğunuzu da söyledi.
E disse que você é a única colega dele.
Kanada'nın görüşme kısmında onun varisi olan Christine Poule'un de Kime Ait Birliğinin bir parçası olduğu ihtimalini düşünebiliriz.
E podíamos considerar a possibilidade de que a Christine Poule, a aparente herdeira das negociações canadianas, seja um membro da "Legião de Quem?".
Ve söyleyebilirim ki karşılaştığımız zorluklar karşısında onun düşünceleri ortak paydada çözümler üretebilme yeteneği ve ihtiyaçları karşılamak için sarsılmaz bağlılığı Portland'ın tam da ihtiyacı olan şey.
E posso dizer que a sua visão... sobre os reais problemas que enfrentamos, a habilidade em encontrar boas soluções para todos... e o seu comprometimento em atender às necessidades... de cada comunidade desta cidade... é exactamente o que Portland precisa.
Onun bunun...
Filho da...
Hey, Ashley, muhtemelen Kristy nin sesini... duymadığın için şaşırmışsındır, ama onun telefonundan seni aramamın sebebi, Ben şuanda onun yanındayım, ve şu anda tam olarak nerde olduğumuzu bilmiyorum, ama, Kristy,
Ashley, deves de te estar a perguntar que essa não é a voz da Kristy a falar contigo, mas o motivo de eu ligar do telefone dela é que estou com ela agora, e eu não sei aonde estamos exactamente, mas a Kristy,
Hey, Ashley, muhtemelen Kristy nin sesini duymadığın için muhtemelen Kristy nin sesini duymadığın için şaşırmışsındır, ama onun telefonundan seni aramamın sebebi, Ben şuanda onun yanındayım, ve şu anda tamolarak nerde olduğumuzu bilmiyorum, ama...
Ashley, deves de te estar a perguntar se essa é ou não a voz da Kristy a falar contigo, mas o motivo de eu estar a ligar do telefone dela é que estou com ela agora, e eu não sei aonde estamos exactamente, mas...
Yani siz müvekkilimi herhangi birinin onu federallerle anlaşma yaparken görebileceği bu binadan içeri sokarak onun hayatını tehlikeye attınız. Ve sonra da onun güvende olması için bütün organizasyonunu, bildiği herkesi ispiyonlaması gerektiğini mi söylüyorsunuz?
Arriscaram a vida do meu cliente fazendo-o entrar neste edifício, onde toda a gente o pode ver a lidar com agentes, e dizem-lhe que deve denunciar a organização inteira?
Onun insanlarını da duyabiliyorum.
Consigo ouvir também a gente dela.
O, onun ruh toplayıcısıdır ve ona hizmet ederek, Xibalba'da yerimiz garantiliyoruz.
Ela é a coletora de almas de sua majestade e, servindo-a, ganharemos um lugar em Xibalba, quando chegar.
Onun için Kraliçenin işlerini yapmak için kardeşlerine ve kız kardeşlerine katılma zamanı.
Está na altura de se juntar aos seus irmãos e irmãs a fazer o bom trabalho da Rainha.
Geri kalan herkes, Ximena ve onun takımı da dahil ev ev dolaşacak.
Os outros, incluindo a Ximena e a equipa dela, vão de casa em casa.
Brasa da burada. Ama onun savaşçıları ortada yok.
O Brasa também está aqui, mas nenhum dos guerreiros dele.
- Buradaki adam da onun eski...
E este aqui é o antigo... Parceiro.
Pekala, sen sadece onun yaşadığını değil aynı zamanda Xibalbanları üzerimize saldığını da mı düşünüyorsun.
Então, agora, não só achas que está viva, como achas que está a acicatar os Xibalbans contra nós?
Vikram Makhija'nın pantolonuna yanlışlıkla meyve suyu döktüğünüzü ve onun size silahını doğrulttuğunu mu söylüyorsunuz?
Quer dizer que derramou sumo por acidente, nos sapatos de Vikram Makhija e ele sacou da arma e apontou-lha?
Hanım ölmeden önce onun bakımı için geceleri pek uyumamaya alıştım.
Habituei-me enquanto cuidava da minha mulher, antes dela morrer.
U.S. avukatlık ofisinden iki adam... onun yanına geldiler, ve onu tutukladılar.
- O quê? - Dois homens da Procuradoria entraram e prenderam-no.
Ondan da uzak durman gerekiyor, ve artık onun için çalışmadığın için şükret,
Tens de te afastar dele também e dar graças por já não trabalhares para ele.
Ve eğer birdenbire onun kapısında.. ... gözükmeye başlarsan kendini.. ... davacı listesinde sıradaki olarak bulabilirsin.
Porque, se começares a aparecer à porta dele, serás a próxima na lista da procuradora.
Onun hayatının en kötü anı, ve ben onun için orada değilim.
É o pior momento da vida dele e não estou a apoiá-lo.
İnan ya da inanma, onun fikriydi.
Por incrível que pareça, a ideia foi dele.
Onun, Harvard'ın adını kullanıp, okulun ismini lekelemesi bizi çok kızdırıyor.
E enoja-nos que ele pegue no bom nome da Faculdade de Direito de Harvard e o deite pela sanita.
Onun Arjantin'e gittiği gece, Sheila'nın evine gittiğimi biliyor.
Ela sabe que fui a casa da Sheila na noite em que foi para a Argentina.
Burada mevzu, benim avukat olup olmamam ya da onun hayatımı mahvetmesi ya da burada söylediğin saçmalıklar değil.
Isto não é sobre eu tornar-me advogada ou arruinar a minha vida ou qualquer outra desculpa que estás a dar.
Rachel'ın yarın evlendiğini biliyorum ve sana eğer yarın onun yanında olmazsan ömrünün sonuna kadar pişman olacağını söylüyorum.
Mas sei que a Rachel se vai casar amanhã e, digo-te, se não estiveres ao lado dela, irás arrepender-te o resto da tua vida.
Ancak çocuğunu evlat vermeyi kafana koyduysan bence onun hayatında olmamayı kabul etmelisin.
Mas se tem a intenção de abrir mão do seu filho, vai ter de aceitar que não pode fazer parte da vida dele.
Ben oğlumdan vazgeçemedim ancak ona baktığımda o çocukların onun gibi olmamaları gerektiğini gördüm onları yaşamak zorunda kalacakları hayattan kurtardım.
Não podia mandar o meu filho embora, mas quando olho para ele, vejo o que essas crianças não devem ser. E o que elas não vão ser, porque vejo a vida da qual as salvei.
Bu da onun sayesinde aldığımız kayıtlar.
Isto é o registo de descarregamentos que Mulgrew criou.
Ne Reddington'ı ne de onun adamlarını kızın hayatında istemiyorum.
Sim, mas não quero que Reddington e os seus rufias façam parte da vida dela.
Hem Liz'i hem de onu izleyen aynı kişi ise Liz'in katilini onun sayesinde bulabiliriz.
Se os mesmos que vigiaram a Liz estão a vigiá-lo, ele pode ser a chave para encontrarmos os assassinos da Liz.
Onun infazını beceremedin.
Você é que deu cabo da execução dele.
Telefon sahibinin kimliğini bulamayız ama bana inanmasanız da onun yerini bulabilirim.
Não se sabe o nome do proprietário, mas, acreditem ou não, está ligado neste momento. Portanto, tenho estado a triangular a localização dele.
Bu alet onun bilgisayarına girmemize ve şirketinin iletişim altyapısına girip E-postaları ve arama kayıtlarını göreceğiz
Tem um programa que nos permite ter acesso ao computador dela e à infraestrutura privada de telecomunicações da empresa. Emails, telefonemas...
- Raymond Reddington. Daha önceki konuşmamızda onun ölmesini istiyordun.
Se bem me lembro da nossa primeira conversa, quere-o morto.
Alexander Kirk'i yakalamak istiyorsak bunun için onun yardımına ihtiyacımız var.
Se queremos apanhar Alexander Kirk, vamos precisar da ajuda dela para fazê-lo.
david 2467
davıd 24
darling 44
daddy 17
danny 1357
daniel 570
dana 196
dash 20
dante 84
data 848
daphne 369
dale 159
daria 27
daisy 193
dave 763
dane 24
dani 91
danke 21
dallas 215
daniela 44

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]