Onun değil traduction Portugais
7,371 traduction parallèle
Onun değil, benim.
Não é dele. É minha.
- Onun değil.
- Ele não!
Onun değil.
Não ela.
Fakat onun değil benim geleceğim söz konusuydu.
Mas não era o futuro dela em jogo, era o meu.
- Travis'in ona değil, onun Travis'e ulaşmasını sağladık biz.
Nós não levámos o Travis até ele. Levámo-lo até ao Travis. Terceiro tipo a contar da esquerda?
- Kardeşi şey değil miydi onun...
- O irmão dele não era...
Onun için artık biraz geç oldu, değil mi?
Já não vou a tempo disso.
Onun yeri burası değil ayrıca, sen de biliyorsun.
E o lugar dele não é aqui, sabes isso.
Onun tansiyonunu yükselttik değil mi?
Nós aumentamos a sua tensão não foi?
Lütfen, bu onun hatası değil.
Por favor, ele não tem culpa!
Bu onun suçu senin değil.
A culpa é dela, não é tua.
- Biliyor musun, onun bile değil.
Sabes bem que isto nem é dele.
Onun rehabilitasyona başladığını söylemiştim değil mi?
Eu disse-lhe que ela estava na reabilitação, não disse?
Onun dediği değil.
Não o que ele disse.
İyi de sevişiyorsun ve onun orgazm olmasını istiyorsun, değil mi?
- Está a comê-la e quer que ela tenha um orgasmo, certo?
Hayır, hayır. Onun için burada değil.
Não, ele não veio fazer isso.
Onun ne istediği önemli değil.
Não interessa o que ele quer.
Tek endişem, fazla önemli değil ama, onun da adının Jared olması.
A minha única preocupação, e é menor, é que também se chama Jared.
Onun hatası değil.
Isto não é culpa dele.
- Hayır, onun suçu değil.
- Não. A culpa não foi dele.
Onun babası değil ki.
Ele não é o pai dele.
Onun gibi özgürlükçü biri için çok muhafazakarca değil mi?
É muito conservador, de um modo liberal.
Ayrıca onun adı Mary değil.
Além do mais ela não se chama Mary.
Suárez balık gibi bir adamdı, tabii onun kadar tatlı değil.
Suárez era escorregadio como um peixe, sem charme nenhum.
Sana karşı nazik davranabilir, ama bu onun gerçekte olduğu kişi değil.
Ele pode aparentar ser simpático contigo, mas ele na realidade não é assim.
Olanların hiçbiri onun suçu değil.
Nada disto é culpa dela.
Ne yaptığndan gerçekten emin değilim ama en azından onun etrafında değil artık.
Não tenho bem a certeza daquilo que ele faz, mas... pelo menos, já não está perto dela.
Onun için önem arz edenler de yalnızca yatırımcılar öyle değil mi?
E são o tudo o que interessa para ela, não são?
Hayır, hayır. Onun tırnakları değil.
Não, não as unhas.
Bu dilin, ağzından kolayca çıkmasına izin verme... yoksa çok geçmeden o ağız senin değil, onun olur. Ve sadece yalan söyler.
Não deixe essa linguagem tornar-se fácil na sua boca ou em breve deixa de ser a sua boca, mas sim a dele, e vai só dizer mentiras.
Onun için endişeleniyorsun, değil mi?
Preocupa-se com ela, não é?
Tanrım dostum, hadi ama. Bu onun için iyi değil.
Para com isso, não lhe faz bem.
Bu bile onun tarzı değil.
" Esse nem é o estilo dele.
Bu onun suçu, senin değil.
A culpa de ele ir embora é dele, não é tua.
Şimdi onun küçük bir kadın mahkûm olduğunu hayal edelim Hightower olduğunu değil.
Agora, vamos imaginar que se trata de uma senhora interna diminuta e não uma Dona Torre como esta aqui.
Bu benimle yatman gibi bir istek değil ya da Lasagna Classico'nun artıklarını bana getirmen gibi ki onun da parasını ben ödüyorum.
Não te estou a pedir que durmas na minha cama ou que me tragas restos de Lasagna Classico,
Ne yaptığı veya onun ne yaptığını düşünüyorsan umurumda değil.
Não me interessa o que ela fez ou o que achas que fez.
Onun hatası değil. Benim hatamdı.
A culpa não é dele.
Onun hatası değil.
A culpa não é dele!
- Onun çapı yeterli değil.
A maneira dela não é suficientemente boa!
Doggett, onun rahatı bizim sikimizde bile değil.
Doggett, o conforto dele não nos diz respeito.
Burası onun yeri, değil mi?
- Bem, este é o ambiente dela, não?
John, bu onun suçu değil.
- John, ele não tem culpa.
Onun yeri burası değil.
Ela não pertence aqui.
Poitiers onun hamile olduğunu söylüyor, Ama hamile falan değil.
A Poitiers não para de dizer que está grávida, mas não está.
Şimdi, benim için, büyük bir anlaşma değil..... fakat onun için...
Para mim, não é grande coisa. Mas para ela...
Onun suçu değil ve bunu biliyorsunuz.
Bem, não é, e você sabe disso.
Lance Tucker onun için en iyisi değil.
O Lance Tucker não é o melhor para ela.
Bu onun için özel, biliyorsun değil mi?
Sabes que isto é pessoal para ele, certo?
Bu onun huyu değil ki.
Nem parece dele.
Onun Ghost olduğunu biliyorsun. Değil mi?
Sabes que ele é o Ghost, certo?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75