Para senin traduction Portugais
46,325 traduction parallèle
Ve senin yalan konuştuğunu söylerim.
Se disser, não direi nada para ninguém, direi que você é um mentiroso.
Senin için belki.
Talvez para ti.
Senin adına sevindim.
Ainda bem para ti.
'Aklından geçeni öğrenmek için param feda olsun'derler ya, senin düşüncelerin beş para etmez.
Já ouviste a expressão'uma moeda pelos teus pensamentos'. Aqui estão dez moedas pelos teus pensamentos.
Senin için yazmadım.
Não o escrevi para ti.
Çünkü senin için yazdım.
Porque escrevi-o para ti.
Ama senin için iyi olmayabilir, üzgünüm.
Mas para ti talvez não, o que lamento.
Senin için yeni bir şey.
É novo para ti.
Bunlar senin.
Isto é para ti.
- Senin için çalmayacağım.
- Não vou roubar para ti.
Bu senin için hiçbir anlam ifade etmiyor mu?
Isso não significa nada para ti?
Andy, ben senin annenim ve bana bakmanı rica ediyorum.
Andy, eu sou tua mãe, e exijo que olhes para mim.
Senin yerine annene mesaj çektim.
Mandei um SMS para a tua mãe por vti.
Ve bir Americano. Senin için.
E um Americano para ti.
- Bak Ally, biliyorum, bu dans senin için önemli.
- Olha, Ally, sei que isto é muito importante para ti.
Ama senin için değil.
Mas para ti, não.
Senin için buradayım Ne zaman ihtiyacın olursa
Pequena, estou aqui para ti Sempre que precisares
Bu senin karanlık işlerinin entrikası değil mi?
É um estratagema para o seu negócio obscuro não é?
Fakat senin için denemeye çalışacağım.
Mas vou dar-lhe uma última chance para si. Adeus.
~ Bende senin benim kalbimde başıboş dolaşıp sonsuza dek yer edineceğini tahmin etmezdim. ~
Nem eu sabia que você iria entrar no meu coração e ficar para sempre
Bunlar senin için.
Estes são para si.
İşçiler, yıllardır senin için çalıştılar.
Os trabalhadores trabalhavam para si há anos.
Benim oy bankama giden yol senin mahallenden geçiyor.
A estrada para o meu escritório de voto passa pelo seu bairro.
İş senin için hayat demek.
Negócios significava vida para si.
Eğer söylersen, burada, Our World'de senin için bir daire ayarlayacağım.
Se quiser aqui no nosso mundo posso reservar uma casa para si.
Benim dünyamda senin için bir yer ayarlayacağım.
Vou reservar um lugar para si no meu mundo.
Senin için nasıl sonlanacağını bile bile neden geri döndün?
Quando sabia como isso ia acabar para si por que voltou?
Julia onu senin için özel olarak aldı.
A Julia comprou-o especialmente para ti, está bem?
Senin için ayarlanmış bir köşe küpümüz var, oradaki...
Temos uma cama para ti ali...
Senin gitmen iyidir.
Estás pronto para ir.
Senin için bir hediyem var.
Tenho um presente para ti.
Senin için dünya nüfuz edilemez bir gizem gibi. Ancak benim için açık bir kitap gibi.
Para ti o mundo continua a ser um mistério quando para mim é um livro aberto.
Ama bana güven, senin için doğru kişi değil.
- Não é mulher para ti.
Hayır, onu görüyorsun, senin arkanda ve sürekli bana bakıp duruyor.
Não, tu vê-o, ele está bem atrás de ti, continua a olhar para mim.
Tabi tahminim doğruysa, amcam... hayır, babam... senin elinden beni gizlice taşıdığın kutuyu... çoktan almış olması gerekiyor.
A menos que eu erre o meu palpite, o meu tio... não, o meu pai vai estar a puxar para cima e tu a contrabandear-me para fora naquela caixa que estás a carregar.
Bu yüzden senin gibi biri lazım. Balta girmemiş ormanlar konusundaki kabiliyet ve tecrübenle bize keşif seyahatimizde öncülük edeceksin.
Precisamos de alguém como você, com a sua capacidade e experiência única na selva por desbravar, para nos guiar na nossa expedição no terreno.
Benim aksime, senin saçmalıklarını uzun zaman önce anlamış birine ihtiyacım var.
Preciso de alguém que sabe ver para lá das tuas tretas todas.
Merak etme, senin gibi çaresiz, korkmuş kişiler için bir yer mevcut.
- Não te preocupes. Há um lugar para pessoas como tu, os desesperados, os aterrorizados.
Bunların hepsi senin hakkında, her şey seninle ilgili.
Isto é tudo para ti. Tudo.
Pek benim tarzım değil ama vücut senin.
Não é mesmo a minha cena, mas quem sou eu para julgar?
Hayır, bu senin emmen için.
Não, é para tu chupares.
Rocket kalan parçaları toplayıp yeniden birleştirmiş. Sanırım Yondu senin olmasını isterdi.
O Rocket juntou as peças e montou-a mas acho que o Yondu queria que ficasse para ti.
Tabii ya, senin için söylemesi kolay.
Oh, claro. É, isso é fácil para tu dizeres.
Senin için iyi haberim var. Belki yani.
Boa notícias para ti, talvez.
Bu bilgi senin için çok önemli gibi.
Essa informação parece bastante importante para ti.
Senin için kahve ve turtam var.
Tenho café e tarte para ti.
Senin için bir şey çalacağım Darya.
Vou tocar uma coisa para ti, Darya.
Senin için de sakladım biraz.
Ei, guardei um bocado para ti.
Senin için hazırız tatlım.
Estamos prontos para ti, queridinho.
Ve düğmeye senin için basıyorum.
E vou ativá-lo para ti.
Brooklyn'deki bir mülkü almak için senin desteğine ihtiyacım olacak.
Vou precisar do teu apoio para comprar uma propriedade em Brooklyn.
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
seninle mi 82
senin adına çok sevindim 42
senin mi 196
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
seninle mi 82
senin adına çok sevindim 42
senin mi 196