Plan bu traduction Portugais
5,197 traduction parallèle
- Ne tür bir yedek plan bu?
- Que tipo de plano de recurso?
- Plan bu.
- Esse é o plano. - Isso é uma loucura.
- Hayır plan bu değildi.
- Não, não era esse o plano.
Plan bu.
Este é o plano. - O quê?
- Plan bu zaten.
- É esse o plano
Ama Turner, Pena'yi kendi başına serbest bırakamaz. Ama plan bu değil.
Mas não é possível o Turner libertar o Peña sozinho.
Hayır plan bu değildi!
Não, não era o plano.
- Plan bu.
É esse o plano.
Kusursuz bir plan değil ama tek çarem bu.
Bem, não é um plano perfeito, mas é tudo o que eu tenho.
Eksper bir boka yaramadı. Ödeme planını bilmediği için bana bir tahminde bulunamıyor ama Montauk'da 200 yıldır çalışan başka bir çiftlik olmadığını bilmiyor ki zaten mesele de bu.
O avaliador é inútil, disse não poder dar-me uma estimativa por não ter comparativo, mas não há mais ranchos com 200 anos em Montauk, eis a questão.
Bu başından beri Haqqani'nin planıydı.
Sempre foi o plano do Haqqani.
Bu mübadele planının neyle alakalı olduğunu biliyorsun.
Sabes do que se trata este plano de troca.
Planım bu.
É esse o meu plano.
Ayarlanan uçuş planı, Colorado'nun bu bölgesinden geçmiyor. Geçmiyor, uçak rotadan 150 mil uzaklaşmış.
O plano de voo previsto não atravessa esta parte do Colorado.
Planın bu muydu?
Era esse o teu plano?
Bu berbat planı uygulamak için çılgın olmalısın.
Só um doido para tentar um plano tão mau como esse.
Eğer bu doğru ise,... onun arazisine bu tohumun düşmesi Tanrı'nın bir planı olması da mümkün değil mi?
Bem, se isso é verdade, não é possível que estas sementes no seu terreno façam, apenas, parte do plano de Deus?
Plan hakkında konuşabilir miyiz? Bu uygulama başladı mı, nedir?
Então, podemos conversar sobre o plano?
Ama sen bana bu planın asla işlemeyeceğini gösterdin.
Mas mostraste-me que esse plano nunca iria resultar.
Korkarım, karısını onun bu yönde bir planını durdurmaya çalıştığı için ondan kurtuldu.
Creio que ele se livrou da mulher, porque ela tentava impedi-lo de implementar um plano para fazer isso.
Arka plan gürültüleri bu mesafeyi aşmadığı sürece kayıt cihazı seslerimizi algılayabilir.
Então, enquanto a interferência a partir de qualquer tipo de ruído de fundo permanece dentro desta faixa, o dispositivo de gravação ainda pode gravar as nossas vozes.
Uzun zamandır bu plan üzerinde çalışıyorum.
Tenho trabalhado neste plano, há muito tempo.
Plan bu.
É esse o plano.
Makine sadece bu parka gelmemi ve planına uymamı söyledi.
A Máquina disse-me para vir, e seguir o seu plano.
Bu planımızın bir parçası değildi biliyorum ama bana Schuler geldi.
Sei que não fazia parte do plano, mas foi o Schuler que me abordou.
Pekala, önce başlangıçlar Cyrus, birkaç gün önce yeni bir telefon aldın, bu senin planın değildi...
Bem, para começar, Cyrus, compraste um telemóvel novo, há alguns dias. Mas não no teu plano. Numa nova conta.
- Bence bu garip bir plan, ama hadi sarhoş olalım. Kim benimle?
É um plano esquisito, mas bebamos a isso.
Eğer ortada bir asıl plan varsa, nedir ki bu?
Se há um plano maior, qual é?
Son planı bu.
É o objectivo final dela.
Sende bu delice planın bir parçasısın.
- Não. Fazes parte do plano desta louca.
- Planım bu değil.
- O plano não é esse.
Bu planın tek sevdiğim kısmı o dolabı görebilecek olmak.
A única parte de que gosto nisto é o poder ver este armário.
- Bu bir plan.
Está combinado.
Bu arada ben Kevin, Espo'nun ortağı ve teklifin plan kısmındaki suç ortağı.
Sou o Kevin, aliás. Parceiro do Esp, sabe, no crime e no plano de pedido de casamento.
- Bu planın bir parçası değildi.
Não fazia parte do plano.
"Metrodan Kaçış" filmi bu planın bir parçası olamaz.
"Assalto ao Metro 123" não poderia ter sido o seu plano.
Bu çok üstün bir plan!
Este é um plano superior!
- Ama bu benim planımdı.
- Mas era o meu plano!
Ama kaçmak için bir planım var, sadece bu harmonikayı kullanacağım ve suratlarına birkaç gitar patlatacağım.
Mas tenho um plano para fugir usando apenas esta harmónica e umas fotografia de guitarras com o meu rosto nelas.
Tatlım, Bu ahududulu jölenin bile sağlık planımızda olmadığının farkında mısın?
Minha querida, sabes que esta gelatina de framboesa nem sequer faz parte do nosso seguro de saúde?
- Sanırım bu hendekte ölümü bekleyebiliriz ya da ağaçların arasında hayatımız için savaşabiliriz. - Evet, o plan.
- Isso mesmo.
Bu süper gizli planı yürürlüğe koyuyoruz demektir.
É hora de avançar para o super plano secreto.
Planınız bu muydu?
Era este o teu plano?
Bu gece için planın var mı Burgess?
Tens planos para esta noite, Burgess?
Bu da planın bir parçası mı?
- Faz parte do plano?
Bu plan nasıl sonlanacaktı?
Como é que era o plano mesmo?
Fizikçiler bu kozmik mikrodalga arka planının evren boyunca haritasını çıkardı.
Físicos mapearam esse cenário de microondas cósmicas através do universo.
Kusura bakmayın ama bu işe yaramazsa, B planı nedir?
Com o devido respeito, - se isso não resultar, qual é o plano B?
- Planın bu mu?
É esse o teu plano?
Planın bu mu yani?
É esse o teu plano?
Bu planı sevdim.
Gosto do plano.