English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ S ] / Sen de öyle

Sen de öyle traduction Portugais

3,407 traduction parallèle
Tabi sen de öyle.
E tu também.
- Sen de öyle.
– Nem tu.
Asıl önemli olan dışarıdayım. Sen de öyle.
O que importa é que eu sai de lá e tu também.
- Sen de öyle sevgilim.
Tu também, querido.
Sen de öyle.
Tu também.
- Eve gidiyoruz, sen de öyle.
Vou para casa e você também.
Çocukken babanın öldürüldüğünü görseydin sen de öyle olurdun.
Também terias, se tivesses visto o teu pai a ser assassinado em pequeno.
Sen de öyle, ayrıca çok da güzelsin, gerçekten.
- Tu também e és muito bonita.
Şafağın sönük ışığında sen de öyle solgunsun
Voce também é claro a luz do amanhecer escuro.
Ama gemi rotasında kalıyor ve sen de öyle.
Mas o barco fica no curso, e tu também.
- Sen de öyle.
Tu também.
Umarım sen de öyle değildir, dostum.
Espero que estejas nela, amigo.
Sen de öyle yapmak ister misin?
Queres fazer isso?
Sen de öyle.
Você também.
Oldukça sıkıcı, sen de öyle düşünmüyor musun?
É uma seca, não achas?
- Evet. Sen de öyle.
Sim, e tu também.
Sen de öyle düşünüyorsun, değil mi?
Digo, pelo menos achas-a óptima, certo?
- Sen de öyle.
- O teu também.
- Sen de öyle.
E você...
Sen de öyle.
E tu também não.
Ben görmelerine izin verdiğimde beni görürler, Lisa, sen de öyle.
Eles só vêem o que eu os deixo ver, Lisa, e tu também.
- Sen de öyle.
Já está a sentir-se melhor, não é?
Sen hala yanıldığımı düşünüyorsun. Öyle değil mi?
Ainda estás duvidando de mim!
O şey o şey beni öldürmeye çalıştı! Onu sen de gördün, öyle değil mi?
Ele tentou me matar... tu viste?
Bir sivil olarak başa yüzlerce siteyi yıkmak istiyorsan öyle olsun ancak Bolton Village kalıyor ve sen çekip gidiyorsun.
Se quiser fazer outros 100 projectos como civil, faça-os. Mas Bolton Village vai ficar de pé e você vai afastar-se.
Doug! Sen de benim için öyle.
Doug, tu também.
- Sen göz alıcı bir ışıksın. Vogue'un kapağına çıkabilecek gibi görünüyor, sence de öyle değil mi?
Está cintilante, podia ser capa da Vogue.
Sen de kızını öldürmek için adamlarını gönderdin, öyle mi?
Então, mandou matar a filha. Foi isso?
- Sen de öyle.
Assim como tu.
Biliyor musun, sen hafta sonu gözlerini halletmek için izindeyken, Paul beni Martha'nın üzüm bağına bağ evini göstermeye götürdü. Hem öyle turistlerin sevdiği aptal Cod burnu evlerinden de değildi.
Enquanto foste operado aos olhos no fim de semana, o Paul levou-me a Martha's Vineyard para me mostrar uma casa e não foi uma daquelas casas de Cape Cod que os turistas adoram.
- Demek sen ve garson kız öyle mi?
Então, tu e a empregada de mesa?
Hayır, sen ineğin tekisin. Ben de öyle diyorum.
- Não, és um palerma merdoso.
Sen işini yap ben de öyle
Então, vou trabalhar e não chego tarde para o jantar.
Öyle görünüyor ki, kolay öldürülemeyen tek melez sen değilsin.
Não é o único semideus difícil de matar.
Belki de sen öyle düşünüyorsun.
Talvez tenhas sido tu a descobrir isso.
Sen de nasıl taşımacılık ve taraçalandırma yapıldığını biliyorsun öyle mi?
E sabe alguma coisa de transporte de madeira?
Sen benden de ileriyi düşünüyorsun öyle değil mi?
Estás muito à minha frente, não estás?
Bucket o lanet moruk tarafından vuruldu ve sen de dışarı çıktın öyle mi?
Hinken foi atingido pelo velho de 100 anos, e tu andas nas compras.
Bunu sen de istiyorsun, öyle değil mi?
É o que queres, não é?
Öyle mi? Şüphesiz sen de benim başıma gelen en kötü şeysin.
Foste, sem dúvida, a pior coisa que já me aconteceu.
Bu işte öyle güçler rol oynuyor ki ne ben, ne sen, ne de Başbakan durumu kontrol altında tutabilir.
Há poderes aqui em jogo que nem tu, nem eu, nem sequer o primeiro-ministro, pode aspirar a controlar.
Sen de nasıI olduğunu biliyorsun öyle mi?
E como é que sabes isso?
Sen de öyle.
E tu também és.
Sen de düşündün, öyle mi?
Então, pensaste, não foi?
Sen de öyle.
E tu também.
- Sen de onu salıverdin, öyle mi?
E você... deixou-o ir?
Sen de arkadaşların gibi değilsin, öyle değil mi?
Não és como os teus amigos, pois não?
- Öyle ama sen de kendi rolünü oynamalısın.
- E vou. Mas tens de cumprir a tua parte.
Sen de o karışık tiplerden birisin. Öyle mi?
És um daqueles tipos complicados, não és?
Ekibim Yuri'nin Asim için ayarladığı silah satışını bozacak ve sen de ikisini birden teslim edeceksin öyle mi?
A minha equipa acaba com o negócio de armas que o Yuri preparou para o Asim e vocês entregam-nos os dois?
Wallace dosyanın kapandığına ikna oldu. sen ve benim için öyle olmasa da,
Que foi enganado a pensar que o caso Wallace estava encerrado e que se não fosse por nós dois, o Karl Simmons teria explodido um avião cheio de gente...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]