Sesin traduction Portugais
2,603 traduction parallèle
- Tamam, sesin iyi geldi kardeşim.
- Está bem. Pareces bem, mano.
Sesin iyi geldi.
Pareces bem.
Yeni hükümeti kurduğundan beri sesin çıkmıyor.
Manteve um perfil reservado, depois de formar um novo governo.
Sesin çok kızgın geliyordu.
Parecias irritado.
Bu arada, Stallone taklidin üzerine çalışmalısın. Biraz daha kalın sesin olmalı.
Precisas de um registo mais grave.
Leonard, sesin geliyor ama seni göremiyorum.
Leonard, consigo ouvir a tua voz, mas não te consigo ver.
Bu, aptallar tarafından çıkarılan sesin ta kendisi. - patırtı ve gürültü..
Esse é o barulho feito por idiotas, cheio de som e fúria...
Sesin endişeli geliyor.
Pareces preocupada.
Sırlar, zil sesin ve ortaya çıkan nakit paralar.
Os segredos e o toque de telemóvel e aparecer com aqule dinheiro todo?
Sesin çok ateşli geliyor.
- Tens uma voz sensual! O que tens vestido?
Çünkü sesin tehditkar çıkıyor dostum.
Porque pareceu tal e qual uma ameaça, bacano.
Sesin o kadar çakıllı ki tıpkı Lauren Bacall'in sesi gibi.
A tua voz é tão grave, como a da Lauren Bacall.
Tekrar kullanmaya başlamadın değil mi çünkü sesin...
Não estás a consumir de novo, porque parece mesmo que...
Hiç bir zaman şu lanet olasıca sesin ne taraftan geldiğini anlayamam.
Nunca consigo descobrir de onde vem aquela treta.
Sesin telefonda çok ciddi geliyordu.
Parecias tão séria ao telefone! - Estás bem?
- Sesin şimdi pişmanmışsın gibi geliyor.
Pareces-me arrependido.
Sesin bunda demek.
Tens os teus sons aí.
Vay canına, sesin çok normal geliyor.
Pareces... normal.
Sesin, rolünün hakkını verdin doğrusu.
Apanhaste mesmo bem.
Sesin birden bire hassaslaştı.
A tua voz, fica toda... delicada.
Sesin ne kadar çok havlayan bir köpek gibi çıkarsa seni o kadar iyi anlarlar.
Quanto mais parecer um cão a ladrar, melhor eles a irão compreender.
Lois, sesin kesiliyor.
Lois, estou a perder-te!
Sesin biraz tuhaf geldi.
Pareces mais animado.
Sesin çayır kuşları gibi, biliyor musun?
Tem uma voz como um rouxinol-do-campo, não tem?
Sesin beni tahrik ediyor.
A tua voz excita-me.
Sesin niye Elton John gibi çıkıyor?
Porque é que soas como o Elton John?
Senin sesin mi o?
- Aquilo é a tua voz?
Eğer tekila sesin buysa,... Tanrı bilir orgazm sesin nasıldır.
Se fazes esse barulho com a tequila, sabe Deus os orgasmos!
Arayan isim vermemiş,.. ... ama sesin bir erkeğe ait olduğunu söyledi.
Quem ligou não deu o nome, mas ela disse que a voz parecia masculina.
Otorite kuramıyorsun ve sesin gergin olduğun zaman yükselip böyle genzinden çıkmaya başlıyor.
Não tens autoridade e a tua voz é assim elevada e nasalada quando estás nervosa.
Sesin fısıltı gibi çıkmıyor, Kepner. Pardon.
Estás a sussurrar, Kepner.
Sesin biraz şey...
Pareces...
Sesin biraz garip de.
Estás esquisito.
- Sesin çatallı çıkıyordu üşütmüş ya da grip olmuş gibi.
- Como sabe isso? - Falou com a voz grave, como se tivesse gripe ou constipado ou uma coisa assim.
Sesin iyi olmasına rağmen ki sesin iyi. Dünyanın en büyülü sesi değil.
Ainda que tenhas uma boa voz, e tens mesmo, mas não é o som mais mágico do mundo.
Sesin sadece... iyi.
É apenas boa.
Her konuya söyleyecek sözün var ama niyeyse söz konusu sen olunca hiç sesin çıkmıyor.
Para alguém com as respostas todas, falas muito pouco sobre os teus problemas.
Sesin hiç iyi gelmedi.
Isso não me soa nada bem.
Jenna, sesin gidiyor.
Que cidade? Jenna, tu travaste.
Sesin çok kalpsizmişsin gibi çıkıyor.
Parece que não tens coração.
- Charlie telefondan sesin gelmiyor.
O teu telefone está todo lixado.
Sesin çok garipti.
Estás com uma voz estranha.
Öyle. Telefonda sesin kötü geliyordu, bende...
Pois, parecias deprimida ao telefone, por isso...
Mavi sesin, dışarı ayakkabıların ve tamir karelerin orada.
Guardas lá a voz azul calma, os sapatos de saída e os quadrados.
Seni yakaladığımda kaybettiğin tek şey, sesin olmayacak!
A tua voz não será a única coisa a faltar-te quando te apanhar!
Sesin yerine geldi mi?
A tua voz voltou?
Sesin aynı yanında kaldığım insanın, partiden eve geç geldiği zaman ki sesine benziyor.
Pareces mesmo o meu humano quando ele chega a casa tarde de uma festa.
Sesin çıkmıyor.
Está calado.
Rakibim ve ben çoğu zaman aynı fikirde olmuyoruz ama az önce söylediği her şeye katılıyorum. Her sesin ve her oyun önemli olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Vivemos num país onde toda voz e todo voto conta.
Olağanüstü bir sesin var.
- Tens uma voz fenomenal.
Anne, sesin gidiyor.
Mãe, não estou a conseguir ouvir-te.