Temız traduction Portugais
30,966 traduction parallèle
Kız kardeşi Mahdiya Kattan'la temas kurmuş.
Tem falado com a irmã, Madiyah Kattan.
Bize zulmedenlere, dayanıklılığımızın sınırsız olduğunu gösterelim!
Vamos mostrar aos que nos oprimem que a nossa resistência não tem limite.
Artık koruyucularımız var.
Tem quem a proteja.
Rayna'nın bir küçük yaramaz kaçaklarımız hakkında bir planı var.
A Rayna tem uma pista sobre os nossos pequenos fugitivos.
Ne yapacağız yani?
Então alguém tem que entrar no subconsciente dela e...
Yaptığınız takdir edilesi fakat Olivia çok nadir bulunan bir kan grubuna sahip...
- Agradeço, mas a Olívia tem um tipo raro de sangue,
Şanslıyız ki şirketim Wilcox İlaç Grup, daha fazla yayılmayı önleyecek bir aşıya sahip.
Por sorte, a minha empresa, o Grupo Farmacêutico Wilcox, tem a vacina para prevenir a sua expansão.
Eğer karşılaşırsanız, sana ulaşırsa şunu bilmesini istiyorum sen sevdiği Lucifer'ın durumu pek iyi değil
Se vocês se cruzarem, se ele vos contactar, ele tem que saber isto... Lucifer, o seu favorito, não está lá muito bem.
Domuz pastırmanız var mı?
- Tem algum bacon?
Sen ve Sam varsınız.
Ela tem a ti... e ao Sam.
Bize inanmak zorundasınız.
Tem de acreditar em nós.
" Memur Burgess, resmi olarak polis güçleriniz ve görevleriniz elinizden alınmış olup bu departmanda açığa alınmış bulunmaktasınız silah taşıma yetkiniz yoktur eğer herhangi bir suç işlendiğini görürseniz 911'i aramak ve müdahale etmemek zorundasınız.
" Agente Burgess, você foi oficialmente dispensada dos seus deveres e poderes de polícia e está pendente o afastamento deste departamento. Já não tem autoridade para transportar uma arma. Se você vir algum acto criminoso você deve ligar para o 911 e não agir como polícia.
-... bize söylemek zorundasınız.
Se você tem informações tem de dizer-nos.
Bay Bennett... itiraf edeyim, genel olarak... yaşınıza göre çok sağlıklısınız.
Bem, Sr. Bennett, tenho de dizer que, no geral, tem uma saúde impressionante para a idade.
34 yaşında bir erkek olduğun halde, 18 yaşından beri... ciddi bir kız arkadaşın olmadığı gerçeğinden söz ediyorum.
Estou a falar do facto de seres um homem de 34 anos que não tem uma namorada a sério desde os 18 anos.
Evet zorundasınız bayım!
- Mas tem!
Chambers ile konuşmalısınız.
- Tem de falar com o Chambers.
Kızı, Hayes. Hayes ve Harper'ın ilişkisi... yıllar boyunca gergin olarak tanımlandı
A relação entre Hayes e Harper tem sido descrita como tensa ao longo dos anos...
Yelp'de sadece 3,5 yıldızı var.
Só tem três estrelas e meia no Yelp.
O yüzden gördüğünüz üzere başka şansınız yok.
Por isso como podem ver, não tem escolha.
Dormammu akılsız yaratıklarını ve uçan iblislerini şehrin her yanına gönderiyor.
Dormammu tem soltado os seus Sem Mente e demónios voadores pela cidade.
Bir makine dükkanınız var, bir dökümhane.
Tem uma oficina, uma fundição.
Bizimki daha büyük, daha güçIü, daha hızlı olmalı. Dayanıklı yapacağız.
A nossa tem de ser maior, mais potente e mais rápida e construímo-la robusta.
Yolda Harley Davidson olmalı, tartışmasız.
Tem de haver uma Harley-Davidson naquela pista, ponto final.
Eyaleti destekleyen anormal yüksek derecede sonuçlarınız var.
E tem uma taxa alta e invulgar que apoia o Ministério Público.
Davaya olan yaklaşımımızı etkiliyorsa özel değil.
Não é, se potencialmente tem impacto na tua abordagem ao caso.
Kayıt numaranız bile yok!
Nem sequer tem a matrícula.
Sadece sürekli paraya ihtiyacınız olduğunu ve başka gelirinizin olmadığını anlamak istedim.
Só queria fazer entender que está sempre a precisar de dinheiro pois não tem mais fontes de rendimento.
Davalının soruşturma memurunu sindirmek yerine ifadeyi haksız çıkarması daha uygun olacaktır.
Em vez de intimidar a agente de investigação seria melhor que o senhor provasse que ela não tem razão.
'Arkadaşınız'sizden yaşça büyük, boşanmış - ve bir çocuk sahibi...
O seu "amigo" é mais velho, divorciado e também tem um filho...
Evli misin? Kız arkadaş?
Tem namorada?
Çünkü benim tencerem bir yılı aşkın süredir kapaksız dolaşıyor.
Porque o meu pote não tem uma tampa há um ano.
Bir mesajınız var.
Tem uma nova mensagem.
Kız bence de haklı, Caroline.
Ela tem raz? o, Caroline.
Kız kardeşi var mı onun?
Ela tem uma irmã?
- Demek ki hanımımızın kalbi varmış.
- Então a dama tem um coração.
Önemli olan, kostüm Şogun'dayken sadece Masako'yu ve köylüleri korumamız yetmez.
Malta, se o Shogun tem o fato do Átomo, não é só a Masako e a aldeia que teremos que proteger.
Jax şu an otelde ona neden doğum gününde yalnız olduğunu açıklıyor.
Jax está no seu hotel a explicar porque é que ela tem que passar o seu aniversário sozinha.
Görünüşe göre yeni dostlarımızın da dostları varmış.
Parece que o nosso novo amigo também tem amigos.
Sizde ihtiyacımız olan bir şey var. Ve ortaklarım bunu denediğim için beni aptal olarak görse de, sizinle bir anlaşma yapmak istiyorum.
Tem uma coisa de que precisamos, e enquanto meus parceiros acham que sou tolo por tentar, quero fazer um acordo convosco.
Zavallı kız yıllarca ev ev gezmiş.
A coitada tem ido e voltado de lares durante anos.
Dinle... Jesse'nin hızı olduğunu görmek senin için zordu, biliyorum.
Olha, sei que tem sido difícil para ti, ver a Jesse com velocidade.
Yani sence aşağıdaki kızın, Frankie'nin, DNA'sında da aynı madde mi var?
Achas que aquela miúda, a Frankie, tem o mesmo elemento no ADN?
- Bazen haklı oluyor, bazen de haksız.
Bem, de vez em quando ele tem razão.
- Diggle'ın kız yerine erkek çocuğu var.
O Diggle tem um filho, não uma filha.
Yani, çok spesifik bir planı var ve bir sonraki aşamasına geçmeden önce onu bulmalıyız.
Ele tem um plano. Precisamos de encontrá-lo antes que comece a próxima fase.
Bir arkadaşım tüm ihtiyacımı senin karşılayabileceğini söyledi. 5.56 milimetrelik zırh delici çekirdek?
Disseram-me que tem projécteis de ponta côncava de 5,56 mm que perfura armaduras?
Ne yapacaksak çabuk yapmalıyız çünkü Hakimiyetçiler bize her ne yaptıysa buraya tedbirler koymuşlardır.
Seja o que for, tem de ser rápido. Os Dominadores devem ter construído qualquer coisa segura.
Bir kasa kiralamış. Dedektifler, sanıyorum ki kurbanımızın Ani nakit akışının
Detectives, acho que o repentino fluxo de capital da vítima tem algo a ver com...
Cinlerin lambalardan çıktığını ve üç dileğinizi yerine getireceğini kanıtlayamayacağınız gibi Bu anlattığınız hikayeyi de kanıtlamak için elinizde hiçbir delil yok.
Tem tantas provas dessa história como de génios a saírem de lâmpadas e concederem 3 desejos.
Sinyal seviyesi tek çubuğa düşmüş. Doktora ya da yabancının tekine siyasi görüşlerinin aptalca olduğunu söylemeye ihtiyacınız varsa şimdi tam sırası.
O serviço de telemóvel só tem uma barra, portanto, se alguém precisar de um médico, ou dizer a um estranho que a sua visão política é estúpida esta é a hora.
temizlik 36
temiz 345
temizlikçi 22
temiz hava 68
temizle 48
temiz mi 32
temizlikçi kadın 25
temizlen 16
temiz iş 20
temizim 25
temiz 345
temizlikçi 22
temiz hava 68
temizle 48
temiz mi 32
temizlikçi kadın 25
temizlen 16
temiz iş 20
temizim 25