Tıpkı traduction Portugais
16,930 traduction parallèle
Tıpkı eski Roma'daki askerlerin kendilerini bir düşmanı öldürerek kanıtlamaları gibi.
Como soldados na Roma Antiga, teriam de provar ser capazes de matar um inimigo.
Tıpkı benim gibi, tek bir gün bile yaşlanmadın.
Tal como eu, não envelheceu nada.
Küllerimizden çok daha güçlü doğacağız. Tıpkı Nazi istilasında olduğu gibi.
E das cinzas, renasceremos mais fortes, como quando os nazis nos invadiram.
Bu gizli buluşmalarımızdan hoşlanıyorsun. Tıpkı Bay Branson ile olduğun gibi.
Tu gostas de andar escondida, como fizeste com o sr. Branson.
- Tıpkı Elm Sokağı Kâbusu gibi.
- Como no "Pesadelo em Elm Street".
"Baştan ayağa... "... tıpkı bana benzer.
Ela é muito como eu, dos pés à cabeça.
- Tanrım, kokusu tıpkı -
- Jesus, isso cheira a...
Her şeyi tıpkı onların bıraktığı gibi bıraktım.
Deixei tudo tal como eles deixaram.
Tıpkı azizeler gibi ızdırap çekti.
Ela sofreu tal como os santos foram feitos para sofrer.
Tıpkı şuradaki gibi. Şuradaki gibi.
Tal como aquele... e aquele...
Tıpkı Hayden gibi.
Como a Hayden.
Tıpkı tablodaki gibiydi.
Era exactamente como a pintura.
Tıpkı dediğin gibi.
Exactamente o que tu disseste.
Tıpkı benim seni koruyacağım gibi.
Tal como eu te vou proteger a ti.
Tıpkı çalıştığımız gibi.
É como nós treinamos.
- Tıpkı Peter gibi.
- Como o Peter.
Tıpkı hayalet uzuv sendromuna yakalanmış gibisin.
É mais provável que tenhas o Síndrome de Membro Fantasma.
Tıpkı fizikteki gibi.
É como em física.
Tıpkı Phoebe'yi buldukları gibi.
Tal como à Phoebe.
Tıpkı Downton Abbey'de Bates'in mahkemeye çıkması gibi...
É como em "Downton Abbey", onde o Bates é julgado e... Hanna.
İnsanlar bir sebepten maske takar. Gerçekte kim olduğunu saklamak için. Tıpkı senin 5 sene önce yaptığın gibi.
As pessoas usam máscaras por uma razão, para esconderem quem são, como tens feito há cinco anos.
Tıpkı ikiz gibi göründüğümüzü söyledi.
Ela acha que parecemos gêmeas.
Kötü bir zamanda mı geldim? Bugün tıpkı Tribblelar gibisiniz.
- Vocês estão iguais aos Pingos.
Bu tıpkı şey gibi hani Jodie Foster'ın filmindeki gibi.
É como aquela coisa daquele filme... - O filme da Jodie Foster!
Bir anda deli gibi çıktın gittin tıpkı günü kurtaracak bir süper kahraman gibiydin.
Saíste daqui como um louco, como se fosses um super-herói.
Alex'i öldürdü ki o da Ruvé onu ilaçladığı için beni buraya getirmişti. Tıpkı senin bana ilaç verdiğin gibi.
Ele matou Alex, que me trouxe aqui, porque Ruvé o drogou, como fizeste comigo.
Eve gelmek istersen, kalan günlerimi seninle ilgilenerek geçireceğime söz veriyorum. Tıpkı senin her zaman benimle ilgilendiğin gibi.
E se estiveres disposta a voltar para casa, prometo que vou passar o resto dos meus dias a tomar conta de ti, da mesma maneira como tu sempre tomaste conta de mim.
Yaşasın! Tıpkı pijama partisi gibi!
Viva, tenho uma festa do pijama!
Tıpkı ulusal marş gibi.
Tal como o hino nacional.
- Tıpkı bir hava saldırısı gibi.
Vai ser como reforço aéreo. - Confiem em mim.
Tıpkı sana benziyordu.
Era igual a ti.
Tıpkı sizin gibi.
Igual a si.
- Tıpkı sizin gibi!
- Igual a si.
Ve küçük ama tehlikeli köktenci Katolik gruplar ortaya çıkmaya başladı. Tıpkı İslam'da olduğu gibi.
E enclaves pequenos mas perigosos de fundamentalismo católico começam a surgir, tal como no Islão.
Seni o zaman da bağışlayabilirdim tıpkı şimdi bağışladığım gibi.
Pois tinha-a perdoado. Tal como estou a perdoá-la agora.
Tıpkı senin gibi, ben de bu Dünya'daki görsel ikizimi bulmayı denedim. Hasar görmüş hücrelerimi onun sağlıklı hücreleriyle değiştirmek istemiştim.
Também pensei que se pudesse encontrar o meu sósia nesta Terra, podia substituir as minhas células pelas dele.
Tıpkı senin gibi.
Como tu.
Bugün de tıpkı dün gibi başladı ve ondan önceki gün gibi ve ondan önceki gün gibi ve geçen aydaki her gün gibi.
Hoje começou como ontem e o dia anterior a esse e o dia anterior a esse e todos os dias no último mês.
Tıpkı Omura'da ve Nagazaki'de katlettiğiniz rahipler gibi.
Tal como os padres que mataste em Omora, Nagasaki.
- Benimle konuşmaya hakkın yok. - Var çünkü tıpkı benim gibisin.
- Sim, tenho, porque és como eu!
Adamlar izleri siliyorlar. Tıpkı geçit saldırısında yaptıkları gibi.
A Célula está a limpar outra vez a casa, como fizeram na explosão do Portão.
Birkaç haftalığına geldim sonra gideceğim, tıpkı sizin gibi.
Fico por algumas semanas e depois saio, como vocês fazem.
Sadece kendini öldüren bir ihtiyar gibi tıpkı.
Como o velho que se matou...
Tıpkı senin gibi, diğerleri gibi yapıyorum.
Assim como você, quando age como os outros.
Sonra anladım ki tıpkı onun gibiyim.
E então dei-me conta. Eu era como ele.
Sadık Strix'ini terk etmesi için Elijah'ı zorladığında, Aya'yı ondan ayırmadın mı? Tıpkı onu senin benden ayırdığı gibi?
Não afastaste a Aya do Elijah quando o obrigaste a abandonar os Strix, tal como ele te afastou de mim?
Aya her zaman kendi oyununu oynayacaktır tıpkı şehirdeki diğer herkes gibi ama şimdi her zamankinden daha çok birlik olmamız gerek.
A Aya só se preocupa com os interesses dela, tal como toda a gente nesta cidade. Mas agora, mais do que nunca, temos de unir-nos.
Evet, güç için savaştı, tıpkı hepinizin de yaptığı gibi.
Sim, ele luta por poder, tal como todos vocês.
Tıpkı Alex gibi.
Tal como o Alex.
Tıpkı annem gibi konuştun.
- Já pareces a minha mãe.
Kart tıpkı Kupa gibi görünüyordu.
Só temos de encontrar a Dot. A carta é igualzinha a ela.