Tıpkı onun gibi traduction Portugais
391 traduction parallèle
Tıpkı onun gibi.
Tal como ele.
Bak, canım, kocam tüm erkeklerin kendi kendilerine göz yumanlar olduğunu düşünüyor,... tıpkı onun gibi.
Ora, querido, é que... O meu marido pensa que todos os homens são acomodados como ele.
Ve tıpkı onun gibi yalnız yaşarsın.
E, então, ficará sozinho.
Tıpkı onun gibi.
- Tal como ela.
Tıpkı onun gibi, senin de gözlerinden başlayacak unutulmak. Tıpkı.
Como aconteceu com ele, o esquecimento começará nos teus olhos.
Sonra, tıpkı onun gibi, unutulmak sesini kaplayacak. Tıpkı.
Depois, tal como com ele, o esquecimento engolirá a tua voz.
Sonra, tıpkı onun gibi, her yanını kuşatacak... yavaş yavaş.
Depois, tal como com ele, consumir-te-á inteira, pouco a pouco
Tıpkı onun gibi İsrail için çalışmam gerektiğini anlamıyor musun?
Ele não entende que devo trabalhar por Israel do meu jeito... como ele o faz do jeito dele?
Tıpkı onun gibi.
É como ele.
- Tıpkı onun gibi.
- Tal como ela.
Tıpkı onun gibi sol elinle dövüş.
Lute com a mão esquerda, como ele.
Köpeği de tıpkı onun gibi konuşamıyor, Bayan Sullivan.
O cachorro não sabe o que ela diz, assim como ela não sabe o que você diz.
Cafcaflı gecekondu, tıpkı onun gibi.
- É uma barraca enfática como ele.
- Tıpkı onun gibi.
- É igual.
Tıpkı onun gibi.
Como ele.
Söyleyeyim : Senin sonun tıpkı onun gibi olacak o Fishfinger gibi.
Eu digo-te tu vais acabar como aquele Fishfinger.
Tıpkı onun gibi!
E descontração.
Şey, çünkü diğer mahkumların çoğu da tıpkı onun gibi birer hayvan.
Porque são todos uns animais como ele.
Geçen gece bir rüya gördüm Ronnie. Tıpkı onun gibi büyük bir kalabalığa sesleniyordun.
Tive um sonho na outra noite, Ronnie... em que falavas para uma grande multidão, tal como ele.
Tıpkı onun gibi.
tal como ele.
Tıpkı onun gibi sen de siyah saçlısın.
O teu cabelo é escuro, como o dele.
New Hampshire'da bir çocuğun büyükbabasının kişiğini... aldığına dair bir şeyler okumuştum bir zamanlar. Yani tıpkı onun gibi konuşuyor, onun gibi düşünüp, sadece onun bilebileceği şeyleri biliyormuş.
Li uma vez sobre um garoto em New Hampshire... que adotou a personalidade de seu falecido avô, quero dizer, falava como ele, pensava como ele, sabia de coisas que só seu avô saberia.
Bu arada, tıpkı onun gibi, kubanlarını emip kurutana kadar sıkacak ve biz onu durdurmak için kılımızı kıpırdatmayacağız.
Entretanto, fiel á sua natureza, espremerá as vítimas até á medula. E não estamos a fazer nada para o deter!
Tıpkı onun gibi... çok hayatlar yaşadım.
Tal como ele, também eu vivi muitas vidas.
Sen ise kısa bir süre için onun yerini alacaksın, sonra tekrar yükseleceksin, tıpkı benim yükseldiğim gibi.
Vós tomareis o seu lugar por breves momentos apenas, e depois ireis erguer-vos, como eu me ergui.
Fakat Tanrı, kendi elleriyle onun bu küstahlığını cezalandıracak. Onun öncü kuvvetleri ormanda tuzağa yakalandı, tıpkı bir ayı gibi.
O sua guarda avançada... está encurralada na floresta, como um urso.
Benim için ona iyi bak tıpkı bana baktığın gibi onun için.
Olha por ele, como já olhaste por mim para ele.
O onun küçük kardeşi, tıpkı Roger ve ben gibi.
É o irmão mais novo dela, tal como o Roger é o meu.
Bu onun Shelby'den kurtulma yöntemiydi tıpkı Jacoby'den kurtulduğu gibi.
Era a sua maneira de se livrar de Shelby... tal como fez com Jacoby.
Onun içtiğiniz zaman tıpkı bir yılan gibi atak olduğunuzu his edeceksiniz. Evet, bayanlar ve baylar...
Subam, senhoras e senhores...
Tıpkı bir postacı gibi, onun da bir görevi vardır ve bunu yerine getirir.
Tal como um carteiro, teria um trabalho a fazer e fá-lo-ia.
Bazen onun gülüşünü duyar gibi oluyorum, tıpkı onlar gibi.
Ás vezes acredito que posso ouví-la correndo e brincando aqui.
Gördüğün her şey ona aittir, tıpkı onun gömleği ve şapkası gibi.
Tudo o que vê por aqui é dele como a sua camisa e o seu sombreiro.
Onları alıp sarılmak, kucaklamak için ölüyordum, tıpkı Elsa ve onun kızkardeşlerine yaptığım gibi.
Estava ansiosa por pegar neles, como fizera com a Elsa e as suas irmãs.
Konuştuğum herkes onun tıpkı bir zamanlar senin olduğun gibi... bir dağcı olduğunu söylüyor.
Toda a gente com quem falo diz que é o tipo de montanhista... que costumavas ser.
Erkek olursa, onun tıpkı babası gibi olmasını isterim.
E se for um rapaz, quero que ele seja tal e qual o pai.
Tabii onun tıpkı şirin, sevimli, küçük bir ayıcık gibi olduğundan şüphe yok.
Já não para dizer que a constituição dele é a de um urso de peluche macio e gracioso.
Ona ait her şeyi seviyorsun, tıpkı onun seni sevdiği gibi.
Você ama o rapaz de corpo e alma, como ele a ama a si.
- Tıpkı diğerleri gibi onun da hak ettiği yer dar ağacı.
- O seu lugar é na forca...
Ama tıpkı bir borazan gibi onun da cilalanmaya ihtiyacı var.
Mas é um instrumento que precisa de ser polido.
Tıpkı babam, büyükbabam ve onun büyükbabası gibi.
Tal como o meu pai, o meu avô e o meu bisavô.
Bu adamı yargılamamız mümkün değil. Tıpkı onun yanlış mahkumiyetinden ve zamansız ölümünden sorumlu olanları yargılayamayacağımız gibi.
Não pudemos julgar esse homem... nem os que foram responsáveis... pela sua falsa prisão e a sua morte prematura.
Tıpkı onun da dediği gibi, hiç olmamasından daha iyidir.
Como ele disse, o importante é o todo, não só uma parte.
Onun ayağıma gelmesini sağla... tıpkı efendimiz yüce İsanın, Romalı vali Pontius Pilate'nin ayağına geldiği gibi.
Que ele se renda a meus pés, como Nosso Senhor Jesus Cristo rendeu-se aos pés de Pôncio de Pilatos.
Tıpkı şu Yahudi gibi yalancı bir hırsızsın, neydi onun adı?
Tu és um mentiroso e um ladrão, como aquele miúdo judeu. Como se chama?
Evlilik onun hobisi tıpkı briç oynamak ve köpek beslemek gibi.
Casar, para ela, é um passatempo, tipo jogar cartas ou criar cães.
Hayatını, tıpkı onun yaptığı gibi imkansız durumların üstesinden gelmek için savaşarak geçirdin.
Você lutou contra probabilidades impossíveis, assim como ele está a fazer.
Onun babası şakayla karışık onun yabancı olduğunu söyler tıpkı benim gibi.
Cheira mal dos pés. O meu pai goza com ele, chama-lhe "xarnego"
Tıpkı onun gibi
Tem muitas estrelas.
Tıpkı onun gibi yaptın.
É mesmo isso.
O seni insafının aracı yaptı tıpkı benim onun gazabının aracı olmam gibi.
Ele fez-te o vaso de Sua misericórdia como eu sou o vaso da Sua ira.
onun gibi bir şey 154
onun gibi 58
onun gibi birşey 22
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
tıpkı 157
tıpkı senin gibi 132
onun gibi 58
onun gibi birşey 22
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
tıpkı 157
tıpkı senin gibi 132