English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ T ] / Tıpkı bunun gibi

Tıpkı bunun gibi traduction Portugais

167 traduction parallèle
Tıpkı bunun gibi pek çok yetişkin de var, Tom.
Há muita gente crescida a fazer o mesmo.
Tıpkı bunun gibi.
Igual a esta.
Tıpkı bunun gibi.
É só que...
Tıpkı bunun gibi, New York başmakalesi.
Como este, um editorial de Nova Iorque.
Tıpkı bunun gibi.
Assim sem mais nem menos.
Tıpkı bunun gibi.
Isso é o que aqui está!
Tıpkı bunun gibi... "Biliyorum"?
Só isso... "Eu sei"?
Tıpkı bunun gibi.
Exactamente como este.
Lane'le ben tepeye çıkmıştık... Grady'yi ateşin başında bıraktık, tıpkı bunun gibi.
Eu e o Lane fomos para terreno alto... deixámos o Grady junto à fogueira, tal como esta.
Üç bin mil ötede Portofino Han'da tıpkı bunun gibi başka bir saat daha var.
A mais ou menos 5 mil km daqui, está outro relógio igual a este em Porto Pito.
Çirkin, korkunç kertenkeleler. Tıpkı bunun gibi.
São lagartos horríveis e assustadores, como este.
.. tıpkı bunun gibi.
como este.
Babanın da tıpkı bunun gibi bir tane vardı.
Seu pai tinha um igual.
Tıpkı bunun gibi büyük bir ağacın dibine oturmuştu.
Siddhartha sentou-se sob uma grande árvore igual a esta.
Beynin kafatasına baskı uygular tıpkı bunun gibi!
Os teus miolos fazem pressão contra o crânio e a sensação é esta!
Biliyorsun... tıpkı bunun gibi bir tanesini Magar'da finalleri kazanmak için kullandım.
Usei uma como esta para ganhar as finais no Magar.
- Ne? - Pazartesi günü de tıpkı bunun gibi bir tane giymiştiniz.
Trazia uma igualzinha na segunda-feira.
Onlar gezegen tıpkı bunun gibi.
Aquilo são planetas, tal como este.
Tıpkı bunun gibi.
Era mais ou menos deste género.
Ve tıpkı bunun gibi.
E é mesmo assim.
500 yıl önce.. generaller adamları ile bir hat oluşturdular... tıpkı bunun gibi silahlarla onları kararlaştırılmış pozisyonlarda gönderdiler...
Há 500 anos, os generais formavam os seus homens em linha, e mandavam-nos atacar posições fixas, com armas como esta.
Tıpkı bunun gibi.
Como isto.
Tıpkı bunun gibi mi? Şimdi bir dahaki sefere diğer ki pencereyi seçebilirsin.
Para a próxima, escolha a outra janela.
Bir gün, senin de bunlardan olacak. Tıpkı bunun gibi.
Um dia você terá um desses, igual a este.
Tıpkı bunun gibi.
Algo como aquilo.
Tıpkı bunun gibi.
Exactamente como esse.
- Evet, sonsuza dek sürecekmiş gibi gelen o anlardan biriydi. - Tıpkı bunun gibi.
Sim, foi um daqueles momentos que parecem intermináveis.
Tıpkı bunun gibi bir pena arıyoruz.
Sim, procuramos uma palheta igual a esta.
Tıpkı bunun gibi bir şey yapabilirim.
Posso fazer um igualzinho.
Diğer ikisi Broward'daydı ve tıpkı bunun gibi doğranmışlardı.
As outras duas foram embrulhadas e retalhadas, tal como esta.
Onlarca yıl sonra, savaşlar komuta ekranlarından yapılacak tıpkı bunun gibi.
No final da década, as guerras serão travadas através de ecrãs de comando iguais a este.
Ve o zamana kadar, istediğin herşeyi almana rağmen, toplantı yeri tamamiyle hazır olmazsa, sana söz veriyorum, sevdiğin herkesin icabına bakarım... tıpkı bunun gibi!
E ainda assim, depois de teres tudo o que pediste, se o local não estiver completo a tempo do conclave, prometo-te que vou dar cabo de todos aqueles que amaste até hoje. Tão simples como isto.
Bunu hatırlıyorum, çünkü tam o sırada bir kek yiyordun ve sen, "Ahbap, bu dönem tıpkı bunun gibi olacak."
Lembro-me porque estavas a comer canja na altura e disseste, "Meu, o meu semestre vai ser isto."
20 yıI içinde, Camden Kasabası tıpkı bunun gibi gözükecek.
Se os glaciares continuarem a derreter, daqui a 20 anos Camden County vai ser assim.
Artık, benim doğum günüme geçebiliriz. Bisiklet istiyorum, tıpkı bunun gibi.
LAR DE IDOSOS Sunny Ridge
Tıpkı bunun gibi.
- Igualzinho a esse.
Tepenin arkasında, tıpkı bunun gibi bir tane daha var.
Do outro lado da colina, há outro igual a ele.
Evet, tıpkı bunun gibi.
Sim, tal como este.
Vince Tıpkı kasabanın geri kalanı gibi seni de idare ediyor. Herkes bunun farkında.
Vince manda em si, como no resto da cidade e todos sabem isso.
Bir mühendis bunun mutlak bir şey olduğunu söyler. Tıpkı üstüne bastığımız toprak gibi.
Qualquer engenheiro dir-te-á que é uma máxima... igual à da firmeza da terra.
Tıpkı benim gibi. Bunun için...
Basta ligar...
Peh, bunun tadı tıpkı tuvalet kağıdı gibi.
Deus, esta coisa sabe a papel higiénico.
Tıpkı Yaponchik gibi bunun da gerçek ismi olduğundan şüpheliyim.
Duvido que seja o nome verdadeiro dele, tanto como Yaponchik.
O yüzden gerçekten bunun olup olmadığını söylemek çok zor. Tıpkı dumanı üstünde bir kanıt veya volkan bulmaya çalışmak gibi. Bulması kolay değil.
É difícil dizer se está a acontecer - como tentar encontrar a pistola, ou o vulcão, que deita fumo.
Dolap çeviriyorlarsa bunun bedelini ödemeleri gerek. Tıpkı herkes gibi.
Pois se querem "comer", têm de pagar, como toda a gente.
Tıpkı bunun Kurba yediği zamanki gibi.
Igual quando ele comeu a rã.
Bunun farkındayım, Binbaşı, tıpkı Başkan gibi.
Eu sei disso, Major, e o Presidente tambem.
Tıpkı... bunun gibi mi?
Assim?
Bu tıpkı George Washington'un yabancı rakipler ve bunun gibi şeylere yönelik söylediklerine benziyor. Babam, artık kontrolden çıkmış askeri endüstriyel komplekslerine yönelik uyarısını veriyordu.
Como George Washington, que alertou sobre as complicações externas... e coisas assim, meu pai estava dando um aviso contra... deixar este complexo industrial-militar fugir ao controle.
ve kötü şeyler yapmamıza karşın bunun iyi birşey için olduğunu biliyordum, tıpkı Robin Hood ve onun hırsızlığı gibi.
E embora estivéssemos a fazer uma coisa má, sabíamos que era por bem.
Bunun gibi, tıpkı gerçeği gibi, değil mi, Jamie, ha?
Até parece que é a coisa verdadeira, não é, Jamie?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]